#smrgSAHAF Tarihle Söyleşiler 1: Ali Alfatlı, Ali Başpınar, Mehmet Ali Yılmaz, Melih Pekdemir -
"… Tarihle Söyleşiler, Türkiyenin 1980 öncesi en devinimli günlerine damgasını vurmuş, en kitlesel devrimci hareketi olmuş Devrimci Yolun önde gelen isimlerinden dördünün; Ali Alfatlı, Ali Başpınar, Mehmet Ali Yılmaz ve Melih Pekdemirin kendi ağızlarından anlatılan yaşam öykülerinin derlenmesinden oluşuyor."Tarihle Söyleşiler anlatılanlardan bir sonuç çıkarıp bir yargıya varmıyor. Anlatanların anlatılarını olduğu gibi okuyucuya aktarıyor. Bu hâliyle, gerek akademik gerekse de politik sonuç çıkarma çabalarına önemli bir veri demeti sunuyor. "
Okuyucu, anlatılan hikâyeden kendi sonuçlarını çıkarabilir. Ancak, bilinmelidir ki, bu dört anlatı üzerinden tarihte bir yolculuğa çıkmak, "Yol"culuğu anlamak için yeterli olmayacak, mutlaka benzer başka yaşam öykülerini de okumak gerekecektir."
Özgür Açılım, bundan önce yakın tarihimize dair hazırladığı belgesellerle geniş kesimlerde yankı uyandırdı. Bu ilk kitabıyla da hepimizi yakın tarihimiz kadar kendi yaşamlarımız üzerinde de düşünmeye zorlayacağını zorlayacağı söylenebilir.
Türkiye solunun en kitlesel hareketi olarak bilinir, Devrimci Yol hareketi. İşte bu kitlesel harekete mensup "Devrim yolcularının" serüvenini anlamaya, anlatmaya yönelik kitaplara bir yenisi eklendi. Cahit Akçam ve Veli Sevil, hareketin önde gelen isimlerinden Ali Alfatlı, Ali Başpınar, Mehmet Ali Yılmaz ve Melih Pekdemir'le "Devrimrimci Yol" hareketinin geçmişten bugüne uzanan hikâyesini konuştu ve ortaya "Tarihle Söyleşiler" adlı kapsamlı bir kitap çıktı.
Geçen günlerde yayımlanan kitapta hareketin 12 Mart ve 12 Eylül darbelerindeki tavrı, sol içinde yıllardır tartışılan "ordu-gençlik elele, mili cephede" sloganları, 9 Mart-12 Mart tartışmaları, 1980 askeri darbesi öncesi örgüte iletilen "darbe geliyor" uyarısı, "204 operasyonu", yenilgi ve tartışma süreçleriyle ilgili tanıklıklar ve değerlendirmeler aktarılıyor.
Cahit Akçam ve Veli Sevil, Devrimci Yol çizgisinden geliyorlar, aynı davada yargılanmışlar. Cahit Akçam, 1988 yılında cezaevinden çıktıktan sonra yarım kalan öğretimini tamamlamış ve SBF'yi bitirmiş. Özgür Açılım Kolektif İnisiyatifi olarak uzun süredir belgesel çalışmalarını sürdürüyorlar. Yeni Çeltek, Tariş-Gültepe-Çimentepe direnişleri, Maraş katliamı, Fatsa ve 3 bölümden oluşan 12 Eylül Adaleti belgesellerini hazırlamışlar.
Cahit Akçam, sözlü tarih çalışmasını başlatmalarının arkasında iki acı hikâye olduğunu anlatıyor. 2005'te Ali Başpınar'la söyleşiye başlamışlar, ancak bir süre sonra bu yol arkadaşlarını kaybetmişler. THKPC'nin mali saymanı Ziya Yılmaz'la bir sözlü tarih çalışmasına başlamışlar, sonra o da yaşamını yitirmiş. Akçam, "İki çok önemli tanığın tanıklıklarını kayıt altına alamadan onları yitirdik. Bunun üzerine 7 belgeselle sonuçlanmış olan yakın tarih çalışmamızı sözlü tarih çalışması şeklinde sürdürmemizin doğru olacağına karar verdik. Esas amacımız kayıt altına almak, bir tür vakanüvisliktir yaptığımız" diyor.
1960-1990 süreci içinde sol, sosyalist muhalefet içinde önemli görevler üstlenmiş kritik tanıklıkları olan insanların kendi hayat hikâyelerini anlatmalarını istemişler. 130 kişiyle konuşmuşlar ve bu söyleşiler için 170 bin kilometre yol yapmışlar. İlk kitap, Devrimci Yol hareketinin tarihine ışık tutuyor.
Cahit Akçam, "Diğer kitaplar da aynı çizgide mi sürecek, diğer sol örgütler de olacak mı" sorumuza şu yanıtı veriyor: "130 kişinin yüzde 70'i Devrimci Yol hareketinden gelen insanlar, kalan yüzde 30 THKP-C'nin bizzat o dönemde Mahir Çayan'ın önderliğini yaptığı hareket içinde yer alanların anlatımları. Orhan Savaşçı var bunların içinde, THKO, Halkın Kurtuluşu, TDKP çizgisinde olan oldukça fazla insanla görüştük. Bir müddet daha Devrimci Yol'un Devrimci Yol olmasında emeği olan insanlarla devam etmeyi düşünüyoruz, sonra diğerlerine geçeceğiz. En az 10 kitap çıkacaktır. İlk kitapta Devrimci Yol'da en üst düzeyde görev ve sorumluluk üstlenmiş kişiler var, ondan sonra ikinci halka var, 2. kitap onu içerecek."
Yakın tarih üzerinde çalışmanın çeşitli açmazları var. Ne de olsa bu ortak tarih üzerinde Cahit Akçam, kendi kardeşi Taner Akçam'la bile aynı düşünmüyor. Yolları ayrılalı epey olmuş. Bunu anımsattığımızda "Onla da aynı bakmadığımız ortada. Söyleşi yaptığımız kişilerin yorumlarına katılıp katılmamam birinci planda önemli değil, Devrimci Yol hareketine çok ciddi emeği olan insanların neler yaptıklarını, bugün nerede durduklarını, düne, bugüne ve geleceğe nasıl baktıklarını insanların öğrenme ve bilme hakları var. O insanların da başkalarına saygısızlık etmeden, ötekileştirmeden görüşlerini paylaşma hakları vardır. Bugüne dair değerlendirmesi en sağlıklı olanlar, geçmişe de en sağlıklı değerlendirmeyi koyacaktır" diyor.
Cahit Akçam, Devrimci Yol hareketi için sıklıklıkla kullanılan "Orta yolcu" eleştirilerine "Devrimci Yol niye kitselleşti' diye sorulsa, onun nedeni Devrimci Yolun Türkiyeli olmasıdır, Çin, Arnavutluk ya da SBKP tezlerinden herhangi birini kendisine adres olarak almamasıdır, derim. Yani bunların dışında bir yol çizmiş olmak orta yolculuk olarak yorumlandı. Bu orta yolculuk güzel bir şey" karşılığını veriyor. Darbeden önce duyum-bilgi geldiği haberlerine dikkat çekerek yönelttiğimiz sorular üzerine de Akçam, "Bütün solun gelecek darbeye karşı ortak direnişi sağlanamadı. 'En fazla kitselleşmiş hareket olarak bunun başarılamamış olmasının sorumlusu biziz', diye açıkça özeleştiri yapıyorlar. Ne yazık ki, 80 öncesi sol içinde mevcut olan rekabetçilik, benmerkezcilik buna sebep olmuştur, Devrimci Yol da tümüyle bundan azade değildir herhalde" diyor.
"Fatsa örneğinde yerel iktidarı yaşamış bir çizgiden geliyorsunuz. Gezi size ne hissettirdi" diye sorduğumuzda da Cahit Akçam, şu yanıtı veriyor: "Gezi çıktı ah işte tamam halk kendi iktidarını kendisi kuruyor, falan diye düşünmedim. İlk olarak ülke çapında bu denli bir ayağa kalkışın yaşanması, hele hele devrimcilikle geçmiş bir hayatı olan insanların, herhalde o ölü toprağını kaldırmak mümkün olmayacak duygusuna kapıldıkları bir ortada hepimizi çok mutlu, etti, umutlarımızı tazeledi.
O hareket 'yetti gari' hareketiydi. Hedefleri olan, planlı, örgütlü olan bir hareket değildi, bu da doğaldı, onun güzelliği belki de bu doğallığındaydı. Ama, başka Fatsalar da doğacak diye bir beklentim olmadı." Cumhuriyet Gazetesi, Pazar Eki, 22 Haziran 2014
"… Tarihle Söyleşiler, Türkiyenin 1980 öncesi en devinimli günlerine damgasını vurmuş, en kitlesel devrimci hareketi olmuş Devrimci Yolun önde gelen isimlerinden dördünün; Ali Alfatlı, Ali Başpınar, Mehmet Ali Yılmaz ve Melih Pekdemirin kendi ağızlarından anlatılan yaşam öykülerinin derlenmesinden oluşuyor."Tarihle Söyleşiler anlatılanlardan bir sonuç çıkarıp bir yargıya varmıyor. Anlatanların anlatılarını olduğu gibi okuyucuya aktarıyor. Bu hâliyle, gerek akademik gerekse de politik sonuç çıkarma çabalarına önemli bir veri demeti sunuyor. "
Okuyucu, anlatılan hikâyeden kendi sonuçlarını çıkarabilir. Ancak, bilinmelidir ki, bu dört anlatı üzerinden tarihte bir yolculuğa çıkmak, "Yol"culuğu anlamak için yeterli olmayacak, mutlaka benzer başka yaşam öykülerini de okumak gerekecektir."
Özgür Açılım, bundan önce yakın tarihimize dair hazırladığı belgesellerle geniş kesimlerde yankı uyandırdı. Bu ilk kitabıyla da hepimizi yakın tarihimiz kadar kendi yaşamlarımız üzerinde de düşünmeye zorlayacağını zorlayacağı söylenebilir.
Türkiye solunun en kitlesel hareketi olarak bilinir, Devrimci Yol hareketi. İşte bu kitlesel harekete mensup "Devrim yolcularının" serüvenini anlamaya, anlatmaya yönelik kitaplara bir yenisi eklendi. Cahit Akçam ve Veli Sevil, hareketin önde gelen isimlerinden Ali Alfatlı, Ali Başpınar, Mehmet Ali Yılmaz ve Melih Pekdemir'le "Devrimrimci Yol" hareketinin geçmişten bugüne uzanan hikâyesini konuştu ve ortaya "Tarihle Söyleşiler" adlı kapsamlı bir kitap çıktı.
Geçen günlerde yayımlanan kitapta hareketin 12 Mart ve 12 Eylül darbelerindeki tavrı, sol içinde yıllardır tartışılan "ordu-gençlik elele, mili cephede" sloganları, 9 Mart-12 Mart tartışmaları, 1980 askeri darbesi öncesi örgüte iletilen "darbe geliyor" uyarısı, "204 operasyonu", yenilgi ve tartışma süreçleriyle ilgili tanıklıklar ve değerlendirmeler aktarılıyor.
Cahit Akçam ve Veli Sevil, Devrimci Yol çizgisinden geliyorlar, aynı davada yargılanmışlar. Cahit Akçam, 1988 yılında cezaevinden çıktıktan sonra yarım kalan öğretimini tamamlamış ve SBF'yi bitirmiş. Özgür Açılım Kolektif İnisiyatifi olarak uzun süredir belgesel çalışmalarını sürdürüyorlar. Yeni Çeltek, Tariş-Gültepe-Çimentepe direnişleri, Maraş katliamı, Fatsa ve 3 bölümden oluşan 12 Eylül Adaleti belgesellerini hazırlamışlar.
Cahit Akçam, sözlü tarih çalışmasını başlatmalarının arkasında iki acı hikâye olduğunu anlatıyor. 2005'te Ali Başpınar'la söyleşiye başlamışlar, ancak bir süre sonra bu yol arkadaşlarını kaybetmişler. THKPC'nin mali saymanı Ziya Yılmaz'la bir sözlü tarih çalışmasına başlamışlar, sonra o da yaşamını yitirmiş. Akçam, "İki çok önemli tanığın tanıklıklarını kayıt altına alamadan onları yitirdik. Bunun üzerine 7 belgeselle sonuçlanmış olan yakın tarih çalışmamızı sözlü tarih çalışması şeklinde sürdürmemizin doğru olacağına karar verdik. Esas amacımız kayıt altına almak, bir tür vakanüvisliktir yaptığımız" diyor.
1960-1990 süreci içinde sol, sosyalist muhalefet içinde önemli görevler üstlenmiş kritik tanıklıkları olan insanların kendi hayat hikâyelerini anlatmalarını istemişler. 130 kişiyle konuşmuşlar ve bu söyleşiler için 170 bin kilometre yol yapmışlar. İlk kitap, Devrimci Yol hareketinin tarihine ışık tutuyor.
Cahit Akçam, "Diğer kitaplar da aynı çizgide mi sürecek, diğer sol örgütler de olacak mı" sorumuza şu yanıtı veriyor: "130 kişinin yüzde 70'i Devrimci Yol hareketinden gelen insanlar, kalan yüzde 30 THKP-C'nin bizzat o dönemde Mahir Çayan'ın önderliğini yaptığı hareket içinde yer alanların anlatımları. Orhan Savaşçı var bunların içinde, THKO, Halkın Kurtuluşu, TDKP çizgisinde olan oldukça fazla insanla görüştük. Bir müddet daha Devrimci Yol'un Devrimci Yol olmasında emeği olan insanlarla devam etmeyi düşünüyoruz, sonra diğerlerine geçeceğiz. En az 10 kitap çıkacaktır. İlk kitapta Devrimci Yol'da en üst düzeyde görev ve sorumluluk üstlenmiş kişiler var, ondan sonra ikinci halka var, 2. kitap onu içerecek."
Yakın tarih üzerinde çalışmanın çeşitli açmazları var. Ne de olsa bu ortak tarih üzerinde Cahit Akçam, kendi kardeşi Taner Akçam'la bile aynı düşünmüyor. Yolları ayrılalı epey olmuş. Bunu anımsattığımızda "Onla da aynı bakmadığımız ortada. Söyleşi yaptığımız kişilerin yorumlarına katılıp katılmamam birinci planda önemli değil, Devrimci Yol hareketine çok ciddi emeği olan insanların neler yaptıklarını, bugün nerede durduklarını, düne, bugüne ve geleceğe nasıl baktıklarını insanların öğrenme ve bilme hakları var. O insanların da başkalarına saygısızlık etmeden, ötekileştirmeden görüşlerini paylaşma hakları vardır. Bugüne dair değerlendirmesi en sağlıklı olanlar, geçmişe de en sağlıklı değerlendirmeyi koyacaktır" diyor.
Cahit Akçam, Devrimci Yol hareketi için sıklıklıkla kullanılan "Orta yolcu" eleştirilerine "Devrimci Yol niye kitselleşti' diye sorulsa, onun nedeni Devrimci Yolun Türkiyeli olmasıdır, Çin, Arnavutluk ya da SBKP tezlerinden herhangi birini kendisine adres olarak almamasıdır, derim. Yani bunların dışında bir yol çizmiş olmak orta yolculuk olarak yorumlandı. Bu orta yolculuk güzel bir şey" karşılığını veriyor. Darbeden önce duyum-bilgi geldiği haberlerine dikkat çekerek yönelttiğimiz sorular üzerine de Akçam, "Bütün solun gelecek darbeye karşı ortak direnişi sağlanamadı. 'En fazla kitselleşmiş hareket olarak bunun başarılamamış olmasının sorumlusu biziz', diye açıkça özeleştiri yapıyorlar. Ne yazık ki, 80 öncesi sol içinde mevcut olan rekabetçilik, benmerkezcilik buna sebep olmuştur, Devrimci Yol da tümüyle bundan azade değildir herhalde" diyor.
"Fatsa örneğinde yerel iktidarı yaşamış bir çizgiden geliyorsunuz. Gezi size ne hissettirdi" diye sorduğumuzda da Cahit Akçam, şu yanıtı veriyor: "Gezi çıktı ah işte tamam halk kendi iktidarını kendisi kuruyor, falan diye düşünmedim. İlk olarak ülke çapında bu denli bir ayağa kalkışın yaşanması, hele hele devrimcilikle geçmiş bir hayatı olan insanların, herhalde o ölü toprağını kaldırmak mümkün olmayacak duygusuna kapıldıkları bir ortada hepimizi çok mutlu, etti, umutlarımızı tazeledi.
O hareket 'yetti gari' hareketiydi. Hedefleri olan, planlı, örgütlü olan bir hareket değildi, bu da doğaldı, onun güzelliği belki de bu doğallığındaydı. Ama, başka Fatsalar da doğacak diye bir beklentim olmadı." Cumhuriyet Gazetesi, Pazar Eki, 22 Haziran 2014