Tabiat, fizik, kimya, biyoloji... bilgileriyle sosyal ve endüstriyel meseleleri içine alan tarım gibi çok çetin ve geniş bir bahsi ortaokul çağındaki çocuklara öğretmeye kalkışırken, işin derhal teknik tarafına saparak öğrencinin bunaltılmasına yer verilmemelidir. Zira her zaman, her yerde ve herkesin hatırlaması gerekir ki, çiftçilik "olgun bir erkeğin" işidir.
Ortaokullarımızdaki coğrafya ve matematik derslerini, çocuklarımızın coğrafyacı veya matematikçi olarak yetişmeleri için değil, sadece bugünün modern dünyasını daha geniş ölçüde tanıyabilmelerini sağlamak için okutuyoruz. Keza okuttuğumuz fizik, kimya, makine... derslerini de, fizik, kimya veya makine uzmanları yetiştirmek için değil, yine bugünün endüstrileşmiş dünyasını daha iyi anlıyabilmeleri için okutuyoruz.
Bu umumi prensipe uyarak ortaokullarımızdaki ziraatın de, çocuklarımızın mutlak pratik çiftçi olmalarını sağlamak gayesiyle değil, bu modern hayatın her an karşılaştığımız çeşitli ve çetrefil problemlerini az çok kavrıyabilmelerini sağlamak gayesiyle öğretilmesi gerekir. Nitekim bu cihet, son zamanlarda Millî Eğitim Bakanlığınca ve Yüksek Maarif Şûrasınca hazırlanan ortaokul programlarının, Tarım Bilgisine ait açıklamalarında çok iyi belirtilmiştir.
Göz önünde tutulan bu noktaların yanısıra eski zaman şartları altında, tarım bugünkü haline gelmeden çok önceleri, ilk insanın "karın doyurmak" zarureti karşısında tabiatla yaptığı savaşın mâna ve mahiyetini, romantik bir dille, fakat tamamiyle gerçeklere uygun olarak, anlatmak suretiyle bir "giriş" yapmak, hususiyle bir ortaokul kitabı için maksada daha uygun görülmüştür. Yine bu maksatla, insanoğlu ile birlikte ziraatın de geliştiğini anlatan eski zamanlara ait, biraz da heyecan kokusu olan, hâdiselerin genç dimağlar üzerinde faydalı tesirler yapacağına inanarak, ziraatin tarihine, "hikâyesine" de az çok yer verilmiştir. Zira eski klâsik metotla, sade de olsa, işin hemen tekniğine dalmanın, ortaokul çağındaki çocuklar üzerinde faydasından fazla zararı olduğuna şüphe kalmamıştır. (Önsözden)
Tabiat, fizik, kimya, biyoloji... bilgileriyle sosyal ve endüstriyel meseleleri içine alan tarım gibi çok çetin ve geniş bir bahsi ortaokul çağındaki çocuklara öğretmeye kalkışırken, işin derhal teknik tarafına saparak öğrencinin bunaltılmasına yer verilmemelidir. Zira her zaman, her yerde ve herkesin hatırlaması gerekir ki, çiftçilik "olgun bir erkeğin" işidir.
Ortaokullarımızdaki coğrafya ve matematik derslerini, çocuklarımızın coğrafyacı veya matematikçi olarak yetişmeleri için değil, sadece bugünün modern dünyasını daha geniş ölçüde tanıyabilmelerini sağlamak için okutuyoruz. Keza okuttuğumuz fizik, kimya, makine... derslerini de, fizik, kimya veya makine uzmanları yetiştirmek için değil, yine bugünün endüstrileşmiş dünyasını daha iyi anlıyabilmeleri için okutuyoruz.
Bu umumi prensipe uyarak ortaokullarımızdaki ziraatın de, çocuklarımızın mutlak pratik çiftçi olmalarını sağlamak gayesiyle değil, bu modern hayatın her an karşılaştığımız çeşitli ve çetrefil problemlerini az çok kavrıyabilmelerini sağlamak gayesiyle öğretilmesi gerekir. Nitekim bu cihet, son zamanlarda Millî Eğitim Bakanlığınca ve Yüksek Maarif Şûrasınca hazırlanan ortaokul programlarının, Tarım Bilgisine ait açıklamalarında çok iyi belirtilmiştir.
Göz önünde tutulan bu noktaların yanısıra eski zaman şartları altında, tarım bugünkü haline gelmeden çok önceleri, ilk insanın "karın doyurmak" zarureti karşısında tabiatla yaptığı savaşın mâna ve mahiyetini, romantik bir dille, fakat tamamiyle gerçeklere uygun olarak, anlatmak suretiyle bir "giriş" yapmak, hususiyle bir ortaokul kitabı için maksada daha uygun görülmüştür. Yine bu maksatla, insanoğlu ile birlikte ziraatın de geliştiğini anlatan eski zamanlara ait, biraz da heyecan kokusu olan, hâdiselerin genç dimağlar üzerinde faydalı tesirler yapacağına inanarak, ziraatin tarihine, "hikâyesine" de az çok yer verilmiştir. Zira eski klâsik metotla, sade de olsa, işin hemen tekniğine dalmanın, ortaokul çağındaki çocuklar üzerinde faydasından fazla zararı olduğuna şüphe kalmamıştır. (Önsözden)