Dünyanın en ünlü dedektifi Sherlock Holmes'u yaratan Sir Arthur Conan Doyle'un, aynı tadı veren kısa öyküleri bunlar. Okuru alacakaranlık kuşağının gizemlerinin içine çeken, bunu edebî bir tat katarak yapan Doyle, gerçeklik takıntısını da sürdürüyor. Gerçek mekânlar, öyküleri daha bir inanılır kılıyor. Okurken hem kurmaca olduğunu biliyor hem de "acaba" sorusunu sormadan geçemiyorsunuz.
"'Karanlık da öyle korkunç bir şey ki. Bir keresinde öylesine bir deneme yapmıştım. Bir deneyelim mi?' Fenerin üzerine eğilmesiyle görünmez bir el Kennedy'nin her iki gözünü de sıkıca kapatmış gibi oldu. Böyle bir karanlığın nasıl bir şey olduğunu daha önce hiç yaşamamıştı. Karanlık üzerine yükleniyor ve onu boğuyordu sanki. Kaskatı bir engel gibiydi, vücudunu hareket etmekten alıkoyuyordu. Ellerini öne doğru uzatıp karanlığı iterek kendisinden uzaklaştırmak istedi."
Dünyanın en ünlü dedektifi Sherlock Holmes'u yaratan Sir Arthur Conan Doyle'un, aynı tadı veren kısa öyküleri bunlar. Okuru alacakaranlık kuşağının gizemlerinin içine çeken, bunu edebî bir tat katarak yapan Doyle, gerçeklik takıntısını da sürdürüyor. Gerçek mekânlar, öyküleri daha bir inanılır kılıyor. Okurken hem kurmaca olduğunu biliyor hem de "acaba" sorusunu sormadan geçemiyorsunuz.
"'Karanlık da öyle korkunç bir şey ki. Bir keresinde öylesine bir deneme yapmıştım. Bir deneyelim mi?' Fenerin üzerine eğilmesiyle görünmez bir el Kennedy'nin her iki gözünü de sıkıca kapatmış gibi oldu. Böyle bir karanlığın nasıl bir şey olduğunu daha önce hiç yaşamamıştı. Karanlık üzerine yükleniyor ve onu boğuyordu sanki. Kaskatı bir engel gibiydi, vücudunu hareket etmekten alıkoyuyordu. Ellerini öne doğru uzatıp karanlığı iterek kendisinden uzaklaştırmak istedi."