Herkes ekmek yapamadığı, deprem haritası çizemediği, nota bilmediği için tabii. Böylece bilgilerimizi, işlerimizi, düşünce ve duygularımızı aramızda paylaştık. Peki ama fırıncının ekmeğe dair bilgiyi bizden saklamasına ne demeli?
Ya da ressamın renk konusunda bir tek ben konuşabilirim demesine?
Genetikçinin, şimdilerde olduğu gibi bizden habersiz bize ait genlerle oynamasına?
Bilmediğimiz diller, okuyamadığımız yazılar her zaman tehlikeli olmuştur. Onların etrafına her zaman büyük mabetler dikilmiş, anlaşılmazlığın ve korkunun egemen olduğu dışarıda bizler boyun eğmek zorunda kalmışızdır.
Psikiyatri ve psikoloji: Bu kadar insana dair, bu kadar da insandan uzak...
Bu kitap, mabetlerden sadece birinden bilgi kaçırmaya ve onu yıkmaya çalışıyor.
Başka mabetlerin de yıkılmasını arzulayanların, bu kitabı bir dizinin ilk kitabı olarak görmelerini arzu ediyoruz.
Psikoterapi, Türkçe karşılığı ile ruhsal iyileştirme anlamındadır. Bireysel psikoterapi ise biri psikoterapist olmak üzere iki insanın karşılıklı iletişim ve etkileşiminin insan insana başlayıp profesyonel bir düzeye sıçradığı bir sürece verilen isim. Bu süreç -tanım olarak- iyileştirici bir ilişkiyi içermektedir.
İlişki neyi iyileştiriyor?
Hangi yönde, ne adına ve ne kadar?
İnsan ilişkisinin belli kalıplar doğrultusunda metalaştırıldığı ve tüketim nesnesi haline geldiği bir ortamda, şeyleşen onca örnek varken, psikoterapi bundan kendini kurtarabiliyor mu?
Psikoterapinin gerek bireysel mahremiyet gerekse meslek etiği adına gizli saklı bir ilişki olması, bu sorulara uygun yanıtların bulunmasını zorlaştırıyor. İdealize edilmiş meslek ilkeleri, psikoterapi uygulamalarına gerçek anlamda yön veren tek şey mi?
Yazarlar, yaşayan veya yaşamayan herhangi bir psikoterapistle ve yaşanmış ya da yaşanmakta olan herhangi bir psikoterapi seansıyla benzerlik tamamen rastlantı eseri olup asla amaçlanmadığını söylüyor ve şunu ekliyorlar: Öte yandan hayatın matematiğinin hazırladığı benzerliklerden de hayatın kendisi sorumludur...
Hem komik hem de son derece ciddi bir kitap...
Herkes ekmek yapamadığı, deprem haritası çizemediği, nota bilmediği için tabii. Böylece bilgilerimizi, işlerimizi, düşünce ve duygularımızı aramızda paylaştık. Peki ama fırıncının ekmeğe dair bilgiyi bizden saklamasına ne demeli?
Ya da ressamın renk konusunda bir tek ben konuşabilirim demesine?
Genetikçinin, şimdilerde olduğu gibi bizden habersiz bize ait genlerle oynamasına?
Bilmediğimiz diller, okuyamadığımız yazılar her zaman tehlikeli olmuştur. Onların etrafına her zaman büyük mabetler dikilmiş, anlaşılmazlığın ve korkunun egemen olduğu dışarıda bizler boyun eğmek zorunda kalmışızdır.
Psikiyatri ve psikoloji: Bu kadar insana dair, bu kadar da insandan uzak...
Bu kitap, mabetlerden sadece birinden bilgi kaçırmaya ve onu yıkmaya çalışıyor.
Başka mabetlerin de yıkılmasını arzulayanların, bu kitabı bir dizinin ilk kitabı olarak görmelerini arzu ediyoruz.
Psikoterapi, Türkçe karşılığı ile ruhsal iyileştirme anlamındadır. Bireysel psikoterapi ise biri psikoterapist olmak üzere iki insanın karşılıklı iletişim ve etkileşiminin insan insana başlayıp profesyonel bir düzeye sıçradığı bir sürece verilen isim. Bu süreç -tanım olarak- iyileştirici bir ilişkiyi içermektedir.
İlişki neyi iyileştiriyor?
Hangi yönde, ne adına ve ne kadar?
İnsan ilişkisinin belli kalıplar doğrultusunda metalaştırıldığı ve tüketim nesnesi haline geldiği bir ortamda, şeyleşen onca örnek varken, psikoterapi bundan kendini kurtarabiliyor mu?
Psikoterapinin gerek bireysel mahremiyet gerekse meslek etiği adına gizli saklı bir ilişki olması, bu sorulara uygun yanıtların bulunmasını zorlaştırıyor. İdealize edilmiş meslek ilkeleri, psikoterapi uygulamalarına gerçek anlamda yön veren tek şey mi?
Yazarlar, yaşayan veya yaşamayan herhangi bir psikoterapistle ve yaşanmış ya da yaşanmakta olan herhangi bir psikoterapi seansıyla benzerlik tamamen rastlantı eseri olup asla amaçlanmadığını söylüyor ve şunu ekliyorlar: Öte yandan hayatın matematiğinin hazırladığı benzerliklerden de hayatın kendisi sorumludur...
Hem komik hem de son derece ciddi bir kitap...