Çok yıl önce Abdurrahman Şeref Bey (1835-1925) Tarih-i Osmani Mecmuası'nda yayınlanan on iki makalesinde ilk defa olarak Topkapı Sarayını etraflı bir biçimde anlatmıştı. Ne yazık ki bu değerli araştırma hiçbir vakit kitap haline getirilemeden kalmış ve eski harflerle yazılı olması ondan faydalanmayı kısıtlamıştır.
Bu araştırmaya geniş ölçüde dayanmak suretiyle hazırlanan Topkapı Sarayı rehberi ise, çok iyi olmakla beraber ancak 1933 yılında açık olan yerleri anlatmakta ve sonraları açılan, meydana çıkarılan özelliklerin bahsi geçmemektedir. Bu rehberin 1936'da İngilizcesi basılmış, aynı yıl Penzer'in Harem hakkındaki güzel incelemesi yayınlanmıştır. Bundan sonra basılan pek çok sayıdaki kitap ve makale ya Saray'ın bir bölümü veya dairesi veya daha çok içindeki müze eşyasına dairdir.
Hâlbuki Topkapı Sarayı, saray olarak tanımak isteyenleri cevaplayacak bir yayının yokluğu duyuluyordu. Fanny Davis'in İngilizce kitabı bu boşluğu bir dereceye kadar doldurmakla beraber, aralara sıkıştırılan Osmanlı saray hayatı, olaylar, kişiler hakkındaki uzun bilgiler bu karışık yapılar topluluğunu çabuk ve açık biçimde tanımağı engelliyordu. Reşad Ekrem Koçu'nun Topkapı Sarayı hakkındaki kitabı ise daha çok olaylara yer vermiş ve anlatılan mekânlar sadece çizgi resimlerle tanıtılmıştı.
Son yıllarda basılan Sedat Eldem ve Feridun Akozan'ın büyük eseri ise, çok ayrıntılı rölöveleri ve resimleri ile Saray'ın çeşitli dairelerinin mimarilerini tarih içindeki gelişmeleri ile tanıtmakla beraber basit ve sadece meraklı bir okuyucuyu çok aşmaktadır. Biz ilmi iddia taşımayan, inceden inceye teknik konulara girmeyen, fazla ağır olmaktan kaçınan, sadece meraklı bir ziyaretçiye Sarayı kolay okunur özlü, küçük bir kitabın sahifeleri içinde tanıtma yolunu seçtik…
Çok yıl önce Abdurrahman Şeref Bey (1835-1925) Tarih-i Osmani Mecmuası'nda yayınlanan on iki makalesinde ilk defa olarak Topkapı Sarayını etraflı bir biçimde anlatmıştı. Ne yazık ki bu değerli araştırma hiçbir vakit kitap haline getirilemeden kalmış ve eski harflerle yazılı olması ondan faydalanmayı kısıtlamıştır.
Bu araştırmaya geniş ölçüde dayanmak suretiyle hazırlanan Topkapı Sarayı rehberi ise, çok iyi olmakla beraber ancak 1933 yılında açık olan yerleri anlatmakta ve sonraları açılan, meydana çıkarılan özelliklerin bahsi geçmemektedir. Bu rehberin 1936'da İngilizcesi basılmış, aynı yıl Penzer'in Harem hakkındaki güzel incelemesi yayınlanmıştır. Bundan sonra basılan pek çok sayıdaki kitap ve makale ya Saray'ın bir bölümü veya dairesi veya daha çok içindeki müze eşyasına dairdir.
Hâlbuki Topkapı Sarayı, saray olarak tanımak isteyenleri cevaplayacak bir yayının yokluğu duyuluyordu. Fanny Davis'in İngilizce kitabı bu boşluğu bir dereceye kadar doldurmakla beraber, aralara sıkıştırılan Osmanlı saray hayatı, olaylar, kişiler hakkındaki uzun bilgiler bu karışık yapılar topluluğunu çabuk ve açık biçimde tanımağı engelliyordu. Reşad Ekrem Koçu'nun Topkapı Sarayı hakkındaki kitabı ise daha çok olaylara yer vermiş ve anlatılan mekânlar sadece çizgi resimlerle tanıtılmıştı.
Son yıllarda basılan Sedat Eldem ve Feridun Akozan'ın büyük eseri ise, çok ayrıntılı rölöveleri ve resimleri ile Saray'ın çeşitli dairelerinin mimarilerini tarih içindeki gelişmeleri ile tanıtmakla beraber basit ve sadece meraklı bir okuyucuyu çok aşmaktadır. Biz ilmi iddia taşımayan, inceden inceye teknik konulara girmeyen, fazla ağır olmaktan kaçınan, sadece meraklı bir ziyaretçiye Sarayı kolay okunur özlü, küçük bir kitabın sahifeleri içinde tanıtma yolunu seçtik…