Başka bir müdür zamanında Sinan Paşa'nın İncili Köşkünde 'kazılar ve araştırmalar yaptım. Bunlar o zamanlar asistanım olan Köksal Anadol'un yardımlarıyla oldu. Aynı tarihlerde Fenerbahçe'de Fener Köşkünde de hafriyat yaptık. Bu, zannediyorum Sarayda 'ilk defa yapılan bir araştırma kazısıydı.
Kazıda köşke ait önemli duvarların temelleri bol bol su yolları, künkler ve yer yer eski döşemeler meydana çıktı. Köşkün demiryolu inşaatından sonra yıktırılmış olduğu kesinleşti. Çünkü, birazdan izah edeceğim bol çinilerin yıkıntıdan evvel ayıklanmalarına bile lüzum gösterilmemiş olduğu anlaşıldı. Duvarların inceliği ve kalitesi kesinlikle kubbe taşımak üzere yapılmamış olduklarını açığa vurdu.
Asıl ilginç keşif, XVI. Yüzyıl çinileri oldu. Bulduklarımızın sıklaşması neticesinde Saraydan nöbetçi istedik, verilmeyince, çinileri, çıktıkça o zamanlar Sarayın mimarı olan, eski öğrencim Mualla Anhagger'e teslim ettik. Ancak bu yüzden o yerler gerekli şekilde tespit edilmediği gibi büyük bir sayı tutan çinilerin gruplandırılmaları da layıkıyla yapılamadı.
Mualla hanım'ın bize ayırdığı uzun masanın üzerinde bu işi tamamlamaya çalıştık, birçok parçayı birbirine uyduracak duruma gelmişken kazı müsaadesi durduruldu. Köşk hakkındaki incelemelerimi tamamlamak için o zamandan beri yaptığım teşebbüs ve araştırmalara rağmen meydana çıkardığım çinileri bir daha göremedim.
Bu arada Mihriban hanım'ın Üçüncü Yeri Köşkünden çıkan kıymetli çinilerle bir kompozisyon çalışması yaptığını öğrendim, kendilerinin nazik rızasıyla yaptığını gördüm ve çok ilginç buldum. Ancak bu işin de, arkası gelemedi. (Önsözden)
Başka bir müdür zamanında Sinan Paşa'nın İncili Köşkünde 'kazılar ve araştırmalar yaptım. Bunlar o zamanlar asistanım olan Köksal Anadol'un yardımlarıyla oldu. Aynı tarihlerde Fenerbahçe'de Fener Köşkünde de hafriyat yaptık. Bu, zannediyorum Sarayda 'ilk defa yapılan bir araştırma kazısıydı.
Kazıda köşke ait önemli duvarların temelleri bol bol su yolları, künkler ve yer yer eski döşemeler meydana çıktı. Köşkün demiryolu inşaatından sonra yıktırılmış olduğu kesinleşti. Çünkü, birazdan izah edeceğim bol çinilerin yıkıntıdan evvel ayıklanmalarına bile lüzum gösterilmemiş olduğu anlaşıldı. Duvarların inceliği ve kalitesi kesinlikle kubbe taşımak üzere yapılmamış olduklarını açığa vurdu.
Asıl ilginç keşif, XVI. Yüzyıl çinileri oldu. Bulduklarımızın sıklaşması neticesinde Saraydan nöbetçi istedik, verilmeyince, çinileri, çıktıkça o zamanlar Sarayın mimarı olan, eski öğrencim Mualla Anhagger'e teslim ettik. Ancak bu yüzden o yerler gerekli şekilde tespit edilmediği gibi büyük bir sayı tutan çinilerin gruplandırılmaları da layıkıyla yapılamadı.
Mualla hanım'ın bize ayırdığı uzun masanın üzerinde bu işi tamamlamaya çalıştık, birçok parçayı birbirine uyduracak duruma gelmişken kazı müsaadesi durduruldu. Köşk hakkındaki incelemelerimi tamamlamak için o zamandan beri yaptığım teşebbüs ve araştırmalara rağmen meydana çıkardığım çinileri bir daha göremedim.
Bu arada Mihriban hanım'ın Üçüncü Yeri Köşkünden çıkan kıymetli çinilerle bir kompozisyon çalışması yaptığını öğrendim, kendilerinin nazik rızasıyla yaptığını gördüm ve çok ilginç buldum. Ancak bu işin de, arkası gelemedi. (Önsözden)