#smrgKİTABEVİ Türk Dış Politikasında Ahdi Hukukun İhlâlinden Doğan Krizler - 2023
Çalışmanın giriş bölümün takiben, ilk olarak, kavramsal ve kuramsal çerçeve verilmiştir. Bu çerçevede öncelikle ahdî hukuk kavramı irdelenmiş, ardından da dış politika krizi ve bunun ahdî hukuk ile ilişkisi ortaya konulmuştur. Söz konusu kriz-ahdî hukuk ilişkisi de Türkiye'nin doğrudan taraf olduğu 34 dış politika krizi içerisinden (1923-2016) ahdî hukukun ihlâl edilmesinden kaynaklanmış 13 kriz özelinde üçüncü bölüm içerisinde incelenmiştir.
Türkiye'nin garantörlük statüsünün ihlâlinden doğan krizler, azınlıkların statüsünün ihlâlinden doğan krizler ve egemenlik ve güvenliğe ilişkin statünün ihlâlinden doğan krizler olmak üzere üç kategoriye ayrılan bu krizlerden dört tanesi ilk kategoride, üç tanesi ikinci kategoride ve altı tanesi de son kategoride karşılaştırmalı bir biçimde incelenmiştir. Bu kapsamda çalışmada elde edilen en önemli bulgulardan bir tanesi, Türkiye'nin ahdî hukukun ihlâl edildiği dış politika krizlerinde statükocu bir yaklaşım benimsediğidir. Bunun yanında bir diğer önemli bulgu ise bu tür krizlerin yönetiminde Türkiye'nin güç kullanımını meşru gördüğüdür.
Çalışmanın giriş bölümün takiben, ilk olarak, kavramsal ve kuramsal çerçeve verilmiştir. Bu çerçevede öncelikle ahdî hukuk kavramı irdelenmiş, ardından da dış politika krizi ve bunun ahdî hukuk ile ilişkisi ortaya konulmuştur. Söz konusu kriz-ahdî hukuk ilişkisi de Türkiye'nin doğrudan taraf olduğu 34 dış politika krizi içerisinden (1923-2016) ahdî hukukun ihlâl edilmesinden kaynaklanmış 13 kriz özelinde üçüncü bölüm içerisinde incelenmiştir.
Türkiye'nin garantörlük statüsünün ihlâlinden doğan krizler, azınlıkların statüsünün ihlâlinden doğan krizler ve egemenlik ve güvenliğe ilişkin statünün ihlâlinden doğan krizler olmak üzere üç kategoriye ayrılan bu krizlerden dört tanesi ilk kategoride, üç tanesi ikinci kategoride ve altı tanesi de son kategoride karşılaştırmalı bir biçimde incelenmiştir. Bu kapsamda çalışmada elde edilen en önemli bulgulardan bir tanesi, Türkiye'nin ahdî hukukun ihlâl edildiği dış politika krizlerinde statükocu bir yaklaşım benimsediğidir. Bunun yanında bir diğer önemli bulgu ise bu tür krizlerin yönetiminde Türkiye'nin güç kullanımını meşru gördüğüdür.