Bir toplumun kültürel kimliğinin oluşmasında mitler, epik destanlar ve efsanelerin ne kadar önemli olduğunu düşündüğümüzde, unutmamamız gereken ilk husus bütün bunların kaynağının ve temelinin memoratlar olduğudur. Eğer memoratlar İnançları olmasaydı, ne mitler, ne efsaneler ve ne de epik destanlar binlerce yıl boyunca "gerçek"miş gibi anlatılabilme ve ifade ettikleri sosyo-kültürel değerlere dinleyenleri inandırabilirle özelliği kazandırabilirlerdi. Anlattıklarının gerçek olduğuna inandırabilme, sözlü kültürde yaşayan bazı türler açısından son derece hayati bir özelliktir. Bu özelliğini kaybeden bazı türlerin en fazla birkaç kuşaklık bir ömrü vardır. Bu bağlamda memoratlar halk inançlarıyla iç içe bir hüviyete sahiptirler ve halk felsefesinin oluşumunda, birinci dereceden etki eden unsurların başında gelmektedirler.
Bu çalışmada, Türk halkbilimi çalışmalarında bugüne kadar bağımsız bir tür olarak kabul edilmeyen memorat türü bir monografi bütünlüğü içinde ele alınarak, yapısal, bağlamsal, işlevsel ve tematik özellikleri bakımından tahlil edilmiştir.
Her toplumun kendi karakterini kendisinin ortaya çıkardığı, yoğurduğu, geliştirdiği ve değiştirdiği; kendi kültürünün adeta mimarı olduğu bilinen bir gerçektir. Memorat olarak adlandırılan bu anlatılarda halkın inandığı, sosyo-kültürel olarak kabul ettiği olağanüstü durumları, iletişim biçimlerini, halkın onları algılayışlarını, yorumlayışlarını ve bu süreçteki mantık yürütmelerinin nasıl şekillenip geliştiğini ve değiştiğini görmek mümkündür. Bir başka ifadeyle, halkın neye nasıl inandığını ve bunun toplumsal kültüre etkisini görmenin en kestirme yolu memoratlardan geçmektedir. (Arka kapaktan)
Bir toplumun kültürel kimliğinin oluşmasında mitler, epik destanlar ve efsanelerin ne kadar önemli olduğunu düşündüğümüzde, unutmamamız gereken ilk husus bütün bunların kaynağının ve temelinin memoratlar olduğudur. Eğer memoratlar İnançları olmasaydı, ne mitler, ne efsaneler ve ne de epik destanlar binlerce yıl boyunca "gerçek"miş gibi anlatılabilme ve ifade ettikleri sosyo-kültürel değerlere dinleyenleri inandırabilirle özelliği kazandırabilirlerdi. Anlattıklarının gerçek olduğuna inandırabilme, sözlü kültürde yaşayan bazı türler açısından son derece hayati bir özelliktir. Bu özelliğini kaybeden bazı türlerin en fazla birkaç kuşaklık bir ömrü vardır. Bu bağlamda memoratlar halk inançlarıyla iç içe bir hüviyete sahiptirler ve halk felsefesinin oluşumunda, birinci dereceden etki eden unsurların başında gelmektedirler.
Bu çalışmada, Türk halkbilimi çalışmalarında bugüne kadar bağımsız bir tür olarak kabul edilmeyen memorat türü bir monografi bütünlüğü içinde ele alınarak, yapısal, bağlamsal, işlevsel ve tematik özellikleri bakımından tahlil edilmiştir.
Her toplumun kendi karakterini kendisinin ortaya çıkardığı, yoğurduğu, geliştirdiği ve değiştirdiği; kendi kültürünün adeta mimarı olduğu bilinen bir gerçektir. Memorat olarak adlandırılan bu anlatılarda halkın inandığı, sosyo-kültürel olarak kabul ettiği olağanüstü durumları, iletişim biçimlerini, halkın onları algılayışlarını, yorumlayışlarını ve bu süreçteki mantık yürütmelerinin nasıl şekillenip geliştiğini ve değiştiğini görmek mümkündür. Bir başka ifadeyle, halkın neye nasıl inandığını ve bunun toplumsal kültüre etkisini görmenin en kestirme yolu memoratlardan geçmektedir. (Arka kapaktan)