#smrgSAHAF Türk Halk Oyunları -
Sevdiği türküler, dedim. Türkü her şeydi Ruhi Su için. Yaşama sevgisi, var oluşun anlamı, direnme gücü, insan olmanın bilinci, duyarlık ölçüsü, kısacası her şey... Sesi ve sazıyla hayatını türkülere adadığı, türkülerle halkının acılarına, sevinçlerine ortak olduğu, özgürlük isteğini türkülerde dile getirdiği için başına gelmedik kalmadı. Ama ne yakındı bundan, ne de sızlandı. Doğru bildiği yolda, hiçbir ödün vermeden, başı dik yürüdü.
Gür sesiyle salt bir yorumcu değildi Ruhi Su. Bir saz virtüözü hiç değil. Ama sesiyle sazı birbirini bütünleyen bir ustaydı. Saz, sese yol gösteren bir araçtı onun için. Ezgiyi sesin altına döşeyen bir araç... Halktan aldığını, sanatçı kişiliğinin imbiğinden süzüp, bilinçle duyarlığın yeni bir bileşimi olarak sunarken, en iyiyi amaçladı hep.
Bu açıdan bakıldığında Ruhi Su, halka yönelişin bilinçli bir savunucusu olmanın yanı sıra, halkın kültür birikimini çağdaş bir yorumla değerlendirmesini de bilmiştir. Halkın duygu ve düşüncelerinin dışavurumu olan türküler, onun sazında ve sesinde yaşanan gerçekliği dile getiren birer sanat yapıtına dönüşmüştür.
Ona göre sanatın işlevi, dünyanın değişimine katkıda bulunmak, gerçekliği doğru yorumlamaktır. Bu nedenle türküleri olduğu gibi değil, olması gerektiği gibi alır Ruhi Su. Çünkü türküler hayat koşullarının, toplumsal düzenin dışında düşünülemez. Sanat, hayatı yansıttığına göre, türküleri söylerken yapılması gereken de, kendi söyleyişiyle, "ekmekten aşa kadar halkın yaşamak isteyip de yaşayamadığının, özlemini çektiği şeylerin neşesini, yaşama sevincini artıracak" müziksel bir yoruma ulaşmak olmalıdır.
Ruhi Su, söylediği anonim türkülerden, halk ozanlarının deyişlerine, çağdaş şairlerimizin şiirlerine yazdığı ezgilerden, kendi bestelerine, böylesi bir sanat anlayışının somut örneklerini vermiştir. Ruhi Su'nun sanatsal eylemi, bu niteliğiyle, yaşayan halk kültürünün, sanatın değer ölçülerini göz ardı etmeden yeniden üretilebileceğinin en somut göstergesidir.
Bir daha yineleyelim: Hayatını türkülere adamak ve halkının sözcüsü olmak... Sanatçı Ruhi Su'yu, insan Ruhi Su'yu en iyi tanımlayan sözcüklerdir bunlar. Yalnız uzunçalarlar, kasetler dolusu türküler değil, elinizdeki kitap da bunun kanıtı. -Atilla ÖZKIRIMLI (Sunuş'tan)
Sevdiği türküler, dedim. Türkü her şeydi Ruhi Su için. Yaşama sevgisi, var oluşun anlamı, direnme gücü, insan olmanın bilinci, duyarlık ölçüsü, kısacası her şey... Sesi ve sazıyla hayatını türkülere adadığı, türkülerle halkının acılarına, sevinçlerine ortak olduğu, özgürlük isteğini türkülerde dile getirdiği için başına gelmedik kalmadı. Ama ne yakındı bundan, ne de sızlandı. Doğru bildiği yolda, hiçbir ödün vermeden, başı dik yürüdü.
Gür sesiyle salt bir yorumcu değildi Ruhi Su. Bir saz virtüözü hiç değil. Ama sesiyle sazı birbirini bütünleyen bir ustaydı. Saz, sese yol gösteren bir araçtı onun için. Ezgiyi sesin altına döşeyen bir araç... Halktan aldığını, sanatçı kişiliğinin imbiğinden süzüp, bilinçle duyarlığın yeni bir bileşimi olarak sunarken, en iyiyi amaçladı hep.
Bu açıdan bakıldığında Ruhi Su, halka yönelişin bilinçli bir savunucusu olmanın yanı sıra, halkın kültür birikimini çağdaş bir yorumla değerlendirmesini de bilmiştir. Halkın duygu ve düşüncelerinin dışavurumu olan türküler, onun sazında ve sesinde yaşanan gerçekliği dile getiren birer sanat yapıtına dönüşmüştür.
Ona göre sanatın işlevi, dünyanın değişimine katkıda bulunmak, gerçekliği doğru yorumlamaktır. Bu nedenle türküleri olduğu gibi değil, olması gerektiği gibi alır Ruhi Su. Çünkü türküler hayat koşullarının, toplumsal düzenin dışında düşünülemez. Sanat, hayatı yansıttığına göre, türküleri söylerken yapılması gereken de, kendi söyleyişiyle, "ekmekten aşa kadar halkın yaşamak isteyip de yaşayamadığının, özlemini çektiği şeylerin neşesini, yaşama sevincini artıracak" müziksel bir yoruma ulaşmak olmalıdır.
Ruhi Su, söylediği anonim türkülerden, halk ozanlarının deyişlerine, çağdaş şairlerimizin şiirlerine yazdığı ezgilerden, kendi bestelerine, böylesi bir sanat anlayışının somut örneklerini vermiştir. Ruhi Su'nun sanatsal eylemi, bu niteliğiyle, yaşayan halk kültürünün, sanatın değer ölçülerini göz ardı etmeden yeniden üretilebileceğinin en somut göstergesidir.
Bir daha yineleyelim: Hayatını türkülere adamak ve halkının sözcüsü olmak... Sanatçı Ruhi Su'yu, insan Ruhi Su'yu en iyi tanımlayan sözcüklerdir bunlar. Yalnız uzunçalarlar, kasetler dolusu türküler değil, elinizdeki kitap da bunun kanıtı. -Atilla ÖZKIRIMLI (Sunuş'tan)