Daktilo ile dosya kağıtlarına yazılmış olan bu kitap, 331 sayfadan meydana geliyor. Ancak, aralara serpiştirildiği halde numaralandırmaya dahil edilmeyen fotoğraf, gravür ve türkü kanto notalarıyla birlikte, yaklaşık 450 sayfayı buluyor.
Kitap üzerinde, ne zaman yazıldığını gösteren bir tarih yer almıyor. Bununla birlikte, 1970'li yılların sonuna doğru tamamlandığı, ancak; yapılan ilavelerle, 1980'li yılların başında son şeklini aldığı tahmin edilebiliyor. Nitekim, sonradan yararlanıldığı anlaşılan bazı matbu eserlerin 1980'li tarihleri taşıması, çeşitli konular İçin çoğunlukla el yazısı ile boşluklara notlar düşülmüş olması ve sayfaların bir kaç kez numaralandırılması, bu tahminimizi güçlendiriyor.
Sadi Yaver Ataman, folklor değerlerinin toplum hayatı için taşıdığı önemi her fırsatta vurgulayan; bu değerlerin taşıdığı mesajları iyi algılamak ve bunun için de halkı tanıyıp, anlamaya çalışmak gerektiğini savunan bir bilim adamıdır. O, çoğu zaman yazışa geçirilmemiş, gelenek yoluyla ve sözlü olarak kuşaktan kuşağa taşınan folklor değerlerinin özünde, tarihin derinliklerine inen halk duygu ve düşüncelerinin yattığını ve bu duygu ve düşüncelerin, tarih kitaplarında bulunamayacağını ısrarla dile getirir. O'na göre tarih ve folklor; her yönüyle hatıraları tazeleyen ve yaşatan kaynaklardır, Tarih ve folklor analarının-babalarının görevi İse, bu kaynakları bulandırmadan nesillere aktarmaktır. "Türk İstanbul", şüphesiz, O'nun bu fikirlerine ne denli bağlı olduğunu gösteren değerli bir eserdir.
Sadi Yaver Ataman, "Türk İstanbul" adlı eseri ile, İstanbul folkloru üzerine çalışmış bazı folklorcu yazarlardan, çoğu zaman takip ettiği yöntem açısından ayrılmaktadır. Öncelikle, eğitimcilik vasfını kullanarak dilde sadeliğe ve akıcı üsluba büyük önem verir ve adeta okuyucu ile sohbet ederek her seviyede insanın anlayabileceği tarzda konuları ele alır. Zaman zaman folklorcu kimliği ile ustalıkla mahalli ağız hususiyetlerine de değinir. Bunun yanında; İstanbul ve çevresinde görülen geleneğe dayalı bazı olayların, İstanbul dışındaki görünümlerini de örnekleri İle anlatmayı ve bu suretle okuyucuya karşılaştırma imkanı sağlamayı bir zaruret hisseder. Bazen de, kendi derleme ve gözlemlerini konular arasına serpiştirir. -Süleyman Şenel, Ekim 1996 / İstanbul (Önsözden)
Daktilo ile dosya kağıtlarına yazılmış olan bu kitap, 331 sayfadan meydana geliyor. Ancak, aralara serpiştirildiği halde numaralandırmaya dahil edilmeyen fotoğraf, gravür ve türkü kanto notalarıyla birlikte, yaklaşık 450 sayfayı buluyor.
Kitap üzerinde, ne zaman yazıldığını gösteren bir tarih yer almıyor. Bununla birlikte, 1970'li yılların sonuna doğru tamamlandığı, ancak; yapılan ilavelerle, 1980'li yılların başında son şeklini aldığı tahmin edilebiliyor. Nitekim, sonradan yararlanıldığı anlaşılan bazı matbu eserlerin 1980'li tarihleri taşıması, çeşitli konular İçin çoğunlukla el yazısı ile boşluklara notlar düşülmüş olması ve sayfaların bir kaç kez numaralandırılması, bu tahminimizi güçlendiriyor.
Sadi Yaver Ataman, folklor değerlerinin toplum hayatı için taşıdığı önemi her fırsatta vurgulayan; bu değerlerin taşıdığı mesajları iyi algılamak ve bunun için de halkı tanıyıp, anlamaya çalışmak gerektiğini savunan bir bilim adamıdır. O, çoğu zaman yazışa geçirilmemiş, gelenek yoluyla ve sözlü olarak kuşaktan kuşağa taşınan folklor değerlerinin özünde, tarihin derinliklerine inen halk duygu ve düşüncelerinin yattığını ve bu duygu ve düşüncelerin, tarih kitaplarında bulunamayacağını ısrarla dile getirir. O'na göre tarih ve folklor; her yönüyle hatıraları tazeleyen ve yaşatan kaynaklardır, Tarih ve folklor analarının-babalarının görevi İse, bu kaynakları bulandırmadan nesillere aktarmaktır. "Türk İstanbul", şüphesiz, O'nun bu fikirlerine ne denli bağlı olduğunu gösteren değerli bir eserdir.
Sadi Yaver Ataman, "Türk İstanbul" adlı eseri ile, İstanbul folkloru üzerine çalışmış bazı folklorcu yazarlardan, çoğu zaman takip ettiği yöntem açısından ayrılmaktadır. Öncelikle, eğitimcilik vasfını kullanarak dilde sadeliğe ve akıcı üsluba büyük önem verir ve adeta okuyucu ile sohbet ederek her seviyede insanın anlayabileceği tarzda konuları ele alır. Zaman zaman folklorcu kimliği ile ustalıkla mahalli ağız hususiyetlerine de değinir. Bunun yanında; İstanbul ve çevresinde görülen geleneğe dayalı bazı olayların, İstanbul dışındaki görünümlerini de örnekleri İle anlatmayı ve bu suretle okuyucuya karşılaştırma imkanı sağlamayı bir zaruret hisseder. Bazen de, kendi derleme ve gözlemlerini konular arasına serpiştirir. -Süleyman Şenel, Ekim 1996 / İstanbul (Önsözden)