#smrgKİTABEVİ Türk Kültür Coğrafyası Coğrafya Kültür ve Siyaset - Milli Görüş Hareketi'nin Yurttaşlık ve Çokkültürcülük Politikası - 2024

Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Ayrıntı Basım
Dizi Adı:
ISBN-10:
6253933302
Kargoya Teslim Süresi:
6&9
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Stok Kodu:
1199223447
Boyut:
16x23
Sayfa Sayısı:
180
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
indirimli
140,00
Havale/EFT ile: 135,80
Siparişiniz 6&9 iş günü arasında kargoda
1199223447
609799
Türk Kültür Coğrafyası Coğrafya Kültür ve Siyaset - Milli Görüş Hareketi'nin Yurttaşlık ve Çokkültürcülük Politikası -        2024
Türk Kültür Coğrafyası Coğrafya Kültür ve Siyaset - Milli Görüş Hareketi'nin Yurttaşlık ve Çokkültürcülük Politikası - 2024 #smrgKİTABEVİ
140.00
Aynı coğrafyayı paylaşarak yüzyıllardır bir arada yaşayan kültürel farklılıklar, politik bir varlık olmanın gereği olarak uzlaşı coğrafyalarını inşa etmenin gayreti içerisinde olmuşlardır. Eşitlik, saygı ve hoşgörü temelinde bireysel ve toplumsal kültürel çeşitliliği muhafaza eden ve geleceğe aktaran uzlaşı coğrafyaları her türlü türdeş, özcü ve homojen egemen yapıyı sorunsallaştırmaktadır. Böylece coğrafi aidiyetin, belleğin ve bir yere ait olma dürtüsünün kültürel formunu kurgulayıp doğal coğrafi semiyoloji temelinde sürdürülmesine aracılık etmektedir. Fakat siyasal aktörlerin, mekânı ve onunla özdeşleşen din, mezhep, etnisite, gelenek ve görenek gibi her türlü beşerî çokkültürlü olguyu (özellikle ulus devlet süreciyle birlikte) ideolojisin(d)e gömülü failler olarak tanımlayarak yeniden tasarlamaya çalışması, coğrafyanın uzlaşı kültürünü ortadan kaldırmakta ve çatışmanın coğrafyalarını ortaya çıkartmaktadır. Keza siyasal ideolojilerin çokkültürlü toplulukların eşit haysiyete dayalı yurttaşlık ve kültürel hak taleplerini görmezden gelerek saptamış oldukları subjektif kimlik tanımlamalarında yeniden konumlandırmaları da çatışma coğrafyalarını beslemektedir. Dahası coğrafi farklılığın ve bu farklılığa ait olan kültürel çeşitliliğin yok sayılarak mekâna dair söylemlerin geliştirilmesi ve böylece farklılıkların coğrafyalarına dair yeni mekânsal söylemlerin ortaya çıkması bireyi ve aidiyet duyduğu kültürel topluluğu kendiliğinden ve öznelliğinden soyutlamaktadır. Oysa önemli olan, postmodern dünyanın akışkan coğrafyasında çokkültürlü toplulukları ideolojik saiklere göre yeniden tanımlamaktan ziyade bir arada yaşamanın menbasına uygun olarak mekânsal, kültürel ve siyasal söylem/pratikleri hayata geçirmektir.
Aynı coğrafyayı paylaşarak yüzyıllardır bir arada yaşayan kültürel farklılıklar, politik bir varlık olmanın gereği olarak uzlaşı coğrafyalarını inşa etmenin gayreti içerisinde olmuşlardır. Eşitlik, saygı ve hoşgörü temelinde bireysel ve toplumsal kültürel çeşitliliği muhafaza eden ve geleceğe aktaran uzlaşı coğrafyaları her türlü türdeş, özcü ve homojen egemen yapıyı sorunsallaştırmaktadır. Böylece coğrafi aidiyetin, belleğin ve bir yere ait olma dürtüsünün kültürel formunu kurgulayıp doğal coğrafi semiyoloji temelinde sürdürülmesine aracılık etmektedir. Fakat siyasal aktörlerin, mekânı ve onunla özdeşleşen din, mezhep, etnisite, gelenek ve görenek gibi her türlü beşerî çokkültürlü olguyu (özellikle ulus devlet süreciyle birlikte) ideolojisin(d)e gömülü failler olarak tanımlayarak yeniden tasarlamaya çalışması, coğrafyanın uzlaşı kültürünü ortadan kaldırmakta ve çatışmanın coğrafyalarını ortaya çıkartmaktadır. Keza siyasal ideolojilerin çokkültürlü toplulukların eşit haysiyete dayalı yurttaşlık ve kültürel hak taleplerini görmezden gelerek saptamış oldukları subjektif kimlik tanımlamalarında yeniden konumlandırmaları da çatışma coğrafyalarını beslemektedir. Dahası coğrafi farklılığın ve bu farklılığa ait olan kültürel çeşitliliğin yok sayılarak mekâna dair söylemlerin geliştirilmesi ve böylece farklılıkların coğrafyalarına dair yeni mekânsal söylemlerin ortaya çıkması bireyi ve aidiyet duyduğu kültürel topluluğu kendiliğinden ve öznelliğinden soyutlamaktadır. Oysa önemli olan, postmodern dünyanın akışkan coğrafyasında çokkültürlü toplulukları ideolojik saiklere göre yeniden tanımlamaktan ziyade bir arada yaşamanın menbasına uygun olarak mekânsal, kültürel ve siyasal söylem/pratikleri hayata geçirmektir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat