Arama için en az 3 karakter girmelisiniz.

#smrgKİTABEVİ Türk Kurtuluş Savaşı İçinde Gediz Taarruzu - 24 Ekim 1920 - 6 Ocak 1921 - 2021

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
9751748409
Kargoya Teslim Süresi:
7&15
Hazırlayan:
Arzu Güvenç, Murat Saygın
Stok Kodu:
1199202497
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
241 s.
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2021
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
34,00
Havale/EFT ile: 32,98
Siparişiniz 7&15 iş günü arasında kargoda
1199202497
588492
Türk Kurtuluş Savaşı İçinde Gediz Taarruzu - 24 Ekim 1920 - 6 Ocak 1921 -        2021
Türk Kurtuluş Savaşı İçinde Gediz Taarruzu - 24 Ekim 1920 - 6 Ocak 1921 - 2021 #smrgKİTABEVİ
34.00
Birinci Dünya Savaşı'ndan mağlup olarak çıkan Osmanlı Devleti, Mondros Mütarekesi'nden sonra siyasi ve askerî açıdan çok zor bir döneme girdi. Bu dönem, “Mütareke Dönemi” olarak adlandırılmaktadır. Galip devletler, emperyalist amaçlarını tahakkuk ettirmek için savaş sürerken aralarında yapmış oldukları “Gizli Antlaşmalar” ile Türk topraklarını paylaştılar. Mondros sonrası, paylarına düşen bölgeleri işgale başladılar ve Yunan ordusunu da İzmir'e çıkardılar. Yunan ordusu özellikle İngiltere'nin desteğinde Batı Anadolu içlerinde hızla ilerlemeye başladı. Yunan ordusunun ilerlemesinin karşısına ilk başlarda düzenli orduyla çıkamayan Osmanlı Genelkurmayı, çareyi Yunan ordusunun karşısına Kuva-yı Milliyeyi (milis kuvvetleri) çıkarmakta buldu. Düzenli ordunun komutan ve subayları istifa ederek veya kimlik değiştirerek, mahalli kuvvetleri örgütleyip, direniş için cepheler oluşturdular. Millî direniş hareketine resmî olarak katılmamış gibi duran Türk ordusu, 1920 yılı Mart ayı başlarında millî kuvvetleri de bünyesine alarak, Yunan ordusu karşısında üç cephe oluşturmayı başardı. Kısa bir süre sonra bu cepheler Batı Cephesi Komutanlığının emir ve komutası altına girdi. 1920 yılı Eylül ayı başlarında, Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa ile Kuva-yı Seyyarenin Komutanı Ethem Bey, Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Riyasetinin karşı çıkmasına rağmen, Gediz'de mevzilenmiş olan 1. Yunan Kolordusuna bağlı 13. Piyade Tümenine taarruz etmek istediler. Ali Fuat Paşa'ya göre; Güney ve Doğu Cepheleri'nde gerekli tedbirler alındıktan sonra bütün dikkatler Batı Cephesi'ne verilmeliydi. Ali Fuat Paşa'ya göre, asıl tehlike Yunan istilasıydı. Yunan ilerlemesi karşısında yığınak yapmaktansa, münferit yakalanan Yunan kuvvetleri baskınlarla imha edilmeliydi. Ali Fuat Paşa bu düşüncesinden hareketle, Gediz'in kuzeydoğusunda Derbent Geçidi'nde mevzilenmiş olan 13. Yunan Tümenini münferit olarak yakaladığını düşünerek taarruz etmek istedi. Ali Fuat Paşa'nın taarruz için ısrarlı olması karşısında, Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşa araya girerek, Ali Fuat Paşa'yı ve Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Alb. İsmet Bey'i dinledikten sonra taarruzun belli usuller altında yapılmasına izin verdi. 24 Ekim 1920 sabahı, iki piyade tümeni ve süvari kuvvetini teşkil eden Kuva-yı Seyyareden müteşekkil Batı Cephesi Komutanlığına bağlı Ertuğrul Grubu, Gediz'deki 13. Yunan Tümenine taarruz etti. Taarruz planının özeti şu idi: 11. Tümen, Kuva-yı Seyyare ile birlikte sıklet merkezini oluşturdukları Yunan Tümeninin sağ kanadına, 61. Tümen ise sol kanadına taarruz edecekti. Kuva-yı Seyyare, sağ kanadı aşarak Yunan Tümenini kuşatacak ve Uşak'tan takviye kuvvet almasına da engel olacaktı. Mevzisinden sökülen ve kuşatılmış olan 13. Yunan Tümeni imha edilecekti. Gediz'e yapılacak taarruzu gizlemek maksadıyla eş zamanlı olarak Bursa ve Uşak Cepheleri'ne de aldatma taarruzu yapılacaktı. 24 Ekim sabahı başlayan taarruz başarısız olunca, güneş batmadan önce ikinci taarruz yapıldı. Gece yarısına kadar devam eden bu taarruzda da Yunan Tümeni mevzisinden sökülemedi. 24 Ekim günü icra edilen taarruzlarda Kuva-yı Seyyare, Demirci Muharebesi'nde gösterdiği gayreti göstermeyerek, muharebeye öğlene doğru girdi. Cephe Komutanı'nın Gediz'in doğusundaki tepeye taarruz etmesi için iki kere emir vermesine rağmen taarruzdan kaçındı. 24 Ekim günü icra edilen her iki taarruzun başarısız olması üzerine Ali Fuat Paşa, gece yarısı Ertuğrul Grubuna çekilme emri verdi. Çünkü Cephe Komutanı Ali Fuat Paşa, ertesi gün (25 Ekim) Bursa ve Uşak Cepheleri'nden yapılacak bir Yunan karşı taarruzunda kuşatılmaktan çekinmekteydi. Fazlaca sarsılan 13. Yunan Tümeni de kuşatılıp imha olmamak için 24/25 Ekim gecesi, gece yarısından itibaren çekilmeye başladı. Taraflar birbirlerinden habersiz karşılıklı olarak çekildiler. Çekilen Yunan Tümeni, Hamidiyehanı'nda durarak yeniden savunma pozisyonu aldı. Yunan Tümeninin çekildiğini, 25 Ekim günü öğlene doğru öğrenen Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa, Kuva-yı Seyyareye bütün kuvvetleriyle takip ve imha harekâtına geçmesini emretti. Kuva-yı Seyyarenin Komutanı Ethem Bey, sadece iki müfrezesini takiple görevlendirmekle yetindi. Çünkü Ethem Bey, çekilen Yunan Tümeninin Köprühan'ın güneyinde, Uşak'tan takviye olarak gelen iki piyade alayı ile 25 Ekim sabaha karşı birleştiği haberini almış, 11. ve 61. Tümenler de muharebe sahasından çekilmiş olduklarınd an, tek başına taarruz etmek istememiştir. Ethem Bey, Ertuğrul Grubundan da takviye kuvvet alarak, Hamidiyehanı'nda mevzilenmiş olan 13. Yunan Tümenine bütün kuvvetleriyle ancak 27 Ekim günü öğlene doğru taarruza geçti, fakat başarılı olamayarak geri çekildi. 13. Yunan Tümeni, 31 Ekim'de karşı taarruza geçerek, Gediz Kasabası'nı tekrar işgal etti. Gediz Taarruzu'nun başarısızlıkla neticelenmesi üzerine, Kuva-yı Seyyarenin başındaki Ethem Bey ile düzenli ordunun komutanları arasında karşılıklı suçlamalar başladı. Ethem ve ağabeyi Tevfik Bey, 11. ve 61. Tümenlerin görevlerini başaramadıkları, düzenli ordunun komutanları da Kuva-yı Seyyarenin ciddi olarak taarruza katılmadığı iddiasında bulundular. Yaptığımız araştırmanın sonucunda; Gediz Taarruzu'nun başarısız olmasında hem düzenli ordunun hem de Kuva-yı Seyyarenin müşterek sorumluluğunun olduğu kanaatine vardık. 11. ve 61. Piyade Tümenleri, 13. Yunan Tümenini mevzisinden söküp atamayarak çekilmek zorunda kaldılar. Kuva-yı Seyyare de Demirci Muharebesi'ndeki gayretini bu taarruzda göstermemiş ve Yunan Tümenini kuşatamamıştı. 13. Yunan Tümeninin karşısına taarruz için yeterli yığınak yapılamamıştır. Ertuğrul Grubu kuvvetleri arasında haberleşme sorunu yüzünden irtibatsızlıklar yaşandığından koordineli bir taarruz gerçekleştirilememiştir. Sürekli yağan yağmur, muharebe sahasını çamur deryasına çevirdiğinden taarruzu güçleştirmiştir. Cephane sıkıntısı baş göstermiştir. Muharip askerler, kış şartlarına uygun giydirilememiştir. En önemlisi de, Gediz Taarruzu'ndaki başarısızlık, Yunan ordusunun Bursa ve Uşak Cepheleri'nden karşı taarruza geçmesine neden olmuştur. Gediz Taarruzu, sonuçları itibariyle başarısız bir taarruzdur ve bu başarısızlıkta gerek düzenli ordunun ve gerekse Kuva-yı Seyyarenin müşterek sorumluluğu vardır. Başarısızlığın en büyük sorumlusu da Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisi İsmet Bey'in karşı çıkmasına rağmen, Mustafa Kemal Paşa'yı ikna ederek, taarruzu icra eden Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa'dır.
Birinci Dünya Savaşı'ndan mağlup olarak çıkan Osmanlı Devleti, Mondros Mütarekesi'nden sonra siyasi ve askerî açıdan çok zor bir döneme girdi. Bu dönem, “Mütareke Dönemi” olarak adlandırılmaktadır. Galip devletler, emperyalist amaçlarını tahakkuk ettirmek için savaş sürerken aralarında yapmış oldukları “Gizli Antlaşmalar” ile Türk topraklarını paylaştılar. Mondros sonrası, paylarına düşen bölgeleri işgale başladılar ve Yunan ordusunu da İzmir'e çıkardılar. Yunan ordusu özellikle İngiltere'nin desteğinde Batı Anadolu içlerinde hızla ilerlemeye başladı. Yunan ordusunun ilerlemesinin karşısına ilk başlarda düzenli orduyla çıkamayan Osmanlı Genelkurmayı, çareyi Yunan ordusunun karşısına Kuva-yı Milliyeyi (milis kuvvetleri) çıkarmakta buldu. Düzenli ordunun komutan ve subayları istifa ederek veya kimlik değiştirerek, mahalli kuvvetleri örgütleyip, direniş için cepheler oluşturdular. Millî direniş hareketine resmî olarak katılmamış gibi duran Türk ordusu, 1920 yılı Mart ayı başlarında millî kuvvetleri de bünyesine alarak, Yunan ordusu karşısında üç cephe oluşturmayı başardı. Kısa bir süre sonra bu cepheler Batı Cephesi Komutanlığının emir ve komutası altına girdi. 1920 yılı Eylül ayı başlarında, Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa ile Kuva-yı Seyyarenin Komutanı Ethem Bey, Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Riyasetinin karşı çıkmasına rağmen, Gediz'de mevzilenmiş olan 1. Yunan Kolordusuna bağlı 13. Piyade Tümenine taarruz etmek istediler. Ali Fuat Paşa'ya göre; Güney ve Doğu Cepheleri'nde gerekli tedbirler alındıktan sonra bütün dikkatler Batı Cephesi'ne verilmeliydi. Ali Fuat Paşa'ya göre, asıl tehlike Yunan istilasıydı. Yunan ilerlemesi karşısında yığınak yapmaktansa, münferit yakalanan Yunan kuvvetleri baskınlarla imha edilmeliydi. Ali Fuat Paşa bu düşüncesinden hareketle, Gediz'in kuzeydoğusunda Derbent Geçidi'nde mevzilenmiş olan 13. Yunan Tümenini münferit olarak yakaladığını düşünerek taarruz etmek istedi. Ali Fuat Paşa'nın taarruz için ısrarlı olması karşısında, Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşa araya girerek, Ali Fuat Paşa'yı ve Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Alb. İsmet Bey'i dinledikten sonra taarruzun belli usuller altında yapılmasına izin verdi. 24 Ekim 1920 sabahı, iki piyade tümeni ve süvari kuvvetini teşkil eden Kuva-yı Seyyareden müteşekkil Batı Cephesi Komutanlığına bağlı Ertuğrul Grubu, Gediz'deki 13. Yunan Tümenine taarruz etti. Taarruz planının özeti şu idi: 11. Tümen, Kuva-yı Seyyare ile birlikte sıklet merkezini oluşturdukları Yunan Tümeninin sağ kanadına, 61. Tümen ise sol kanadına taarruz edecekti. Kuva-yı Seyyare, sağ kanadı aşarak Yunan Tümenini kuşatacak ve Uşak'tan takviye kuvvet almasına da engel olacaktı. Mevzisinden sökülen ve kuşatılmış olan 13. Yunan Tümeni imha edilecekti. Gediz'e yapılacak taarruzu gizlemek maksadıyla eş zamanlı olarak Bursa ve Uşak Cepheleri'ne de aldatma taarruzu yapılacaktı. 24 Ekim sabahı başlayan taarruz başarısız olunca, güneş batmadan önce ikinci taarruz yapıldı. Gece yarısına kadar devam eden bu taarruzda da Yunan Tümeni mevzisinden sökülemedi. 24 Ekim günü icra edilen taarruzlarda Kuva-yı Seyyare, Demirci Muharebesi'nde gösterdiği gayreti göstermeyerek, muharebeye öğlene doğru girdi. Cephe Komutanı'nın Gediz'in doğusundaki tepeye taarruz etmesi için iki kere emir vermesine rağmen taarruzdan kaçındı. 24 Ekim günü icra edilen her iki taarruzun başarısız olması üzerine Ali Fuat Paşa, gece yarısı Ertuğrul Grubuna çekilme emri verdi. Çünkü Cephe Komutanı Ali Fuat Paşa, ertesi gün (25 Ekim) Bursa ve Uşak Cepheleri'nden yapılacak bir Yunan karşı taarruzunda kuşatılmaktan çekinmekteydi. Fazlaca sarsılan 13. Yunan Tümeni de kuşatılıp imha olmamak için 24/25 Ekim gecesi, gece yarısından itibaren çekilmeye başladı. Taraflar birbirlerinden habersiz karşılıklı olarak çekildiler. Çekilen Yunan Tümeni, Hamidiyehanı'nda durarak yeniden savunma pozisyonu aldı. Yunan Tümeninin çekildiğini, 25 Ekim günü öğlene doğru öğrenen Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa, Kuva-yı Seyyareye bütün kuvvetleriyle takip ve imha harekâtına geçmesini emretti. Kuva-yı Seyyarenin Komutanı Ethem Bey, sadece iki müfrezesini takiple görevlendirmekle yetindi. Çünkü Ethem Bey, çekilen Yunan Tümeninin Köprühan'ın güneyinde, Uşak'tan takviye olarak gelen iki piyade alayı ile 25 Ekim sabaha karşı birleştiği haberini almış, 11. ve 61. Tümenler de muharebe sahasından çekilmiş olduklarınd an, tek başına taarruz etmek istememiştir. Ethem Bey, Ertuğrul Grubundan da takviye kuvvet alarak, Hamidiyehanı'nda mevzilenmiş olan 13. Yunan Tümenine bütün kuvvetleriyle ancak 27 Ekim günü öğlene doğru taarruza geçti, fakat başarılı olamayarak geri çekildi. 13. Yunan Tümeni, 31 Ekim'de karşı taarruza geçerek, Gediz Kasabası'nı tekrar işgal etti. Gediz Taarruzu'nun başarısızlıkla neticelenmesi üzerine, Kuva-yı Seyyarenin başındaki Ethem Bey ile düzenli ordunun komutanları arasında karşılıklı suçlamalar başladı. Ethem ve ağabeyi Tevfik Bey, 11. ve 61. Tümenlerin görevlerini başaramadıkları, düzenli ordunun komutanları da Kuva-yı Seyyarenin ciddi olarak taarruza katılmadığı iddiasında bulundular. Yaptığımız araştırmanın sonucunda; Gediz Taarruzu'nun başarısız olmasında hem düzenli ordunun hem de Kuva-yı Seyyarenin müşterek sorumluluğunun olduğu kanaatine vardık. 11. ve 61. Piyade Tümenleri, 13. Yunan Tümenini mevzisinden söküp atamayarak çekilmek zorunda kaldılar. Kuva-yı Seyyare de Demirci Muharebesi'ndeki gayretini bu taarruzda göstermemiş ve Yunan Tümenini kuşatamamıştı. 13. Yunan Tümeninin karşısına taarruz için yeterli yığınak yapılamamıştır. Ertuğrul Grubu kuvvetleri arasında haberleşme sorunu yüzünden irtibatsızlıklar yaşandığından koordineli bir taarruz gerçekleştirilememiştir. Sürekli yağan yağmur, muharebe sahasını çamur deryasına çevirdiğinden taarruzu güçleştirmiştir. Cephane sıkıntısı baş göstermiştir. Muharip askerler, kış şartlarına uygun giydirilememiştir. En önemlisi de, Gediz Taarruzu'ndaki başarısızlık, Yunan ordusunun Bursa ve Uşak Cepheleri'nden karşı taarruza geçmesine neden olmuştur. Gediz Taarruzu, sonuçları itibariyle başarısız bir taarruzdur ve bu başarısızlıkta gerek düzenli ordunun ve gerekse Kuva-yı Seyyarenin müşterek sorumluluğu vardır. Başarısızlığın en büyük sorumlusu da Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisi İsmet Bey'in karşı çıkmasına rağmen, Mustafa Kemal Paşa'yı ikna ederek, taarruzu icra eden Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Paşa'dır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat