Boğazların sahibi Türkiye'nin, bu su yollarına asırlardan beri gözlerini dikmiş olan Rusya ile münasebetleri, topluca gözden geçirilmedikçe meselenin aydınlanması mümkün değildir.
Gerçekten, Rusya'da dünya ölçüsünde etkileri görülen ve nazariyatta insanlığı hedef alan bir rejim değişikliği vuku bulmuş, fakat, Boğazlara hâkim olma emelinin, Çarlığa hâs yayılma politikasının sadık varisi olduğu meydana çıkan Sovyetler Birliği idaresince de güdülmesine devam edilmiştir. Bu sebepden, Boğazlar meselesi açısından Türk-Sovyet ilişkilerinin tahlili olarak ele alınması kitabın ağırlık noktasını teşkil etmiştir.
Öte yandan, Büyük Britanya, kudret ve refahının dayanağı olan İmparatorluğun güvenliğini korumak için, geçen yüz yılın ortalarından bu yana büyük su yolları ile çok yakından ilgilenmiş ve, bu arada, İngiliz hükümetlerinin politikalarında Boğazlar meselesinin ayrı ve Önemli bir yer işgal ettiği görülmüştür.
Boğazların stratejik ehemmiyeti, Avrupa'da üstünlük ihtirası içlerine işlemiş olan diğer devletleri de bu mesele üzerinde hassasiyetle durmağa sevketmiş ve bu yüzden savaşlar çıkmıştır.
Çalışmalarım ilerledikçe o kanaate vardım ki, tarih boyunca bir Boğazlar meselesi mevcut olagelmiş ve ticaretini genişletmek, bölgede hükümranlık kurmak ve bu müstesna su yollarını ele geçirmek isteyen bütün uluslar Boğazların cazibesine tutulmuş, «fetih» istinasına kapılmışlardır.
Boğazların sahibi Türkiye'nin, bu su yollarına asırlardan beri gözlerini dikmiş olan Rusya ile münasebetleri, topluca gözden geçirilmedikçe meselenin aydınlanması mümkün değildir.
Gerçekten, Rusya'da dünya ölçüsünde etkileri görülen ve nazariyatta insanlığı hedef alan bir rejim değişikliği vuku bulmuş, fakat, Boğazlara hâkim olma emelinin, Çarlığa hâs yayılma politikasının sadık varisi olduğu meydana çıkan Sovyetler Birliği idaresince de güdülmesine devam edilmiştir. Bu sebepden, Boğazlar meselesi açısından Türk-Sovyet ilişkilerinin tahlili olarak ele alınması kitabın ağırlık noktasını teşkil etmiştir.
Öte yandan, Büyük Britanya, kudret ve refahının dayanağı olan İmparatorluğun güvenliğini korumak için, geçen yüz yılın ortalarından bu yana büyük su yolları ile çok yakından ilgilenmiş ve, bu arada, İngiliz hükümetlerinin politikalarında Boğazlar meselesinin ayrı ve Önemli bir yer işgal ettiği görülmüştür.
Boğazların stratejik ehemmiyeti, Avrupa'da üstünlük ihtirası içlerine işlemiş olan diğer devletleri de bu mesele üzerinde hassasiyetle durmağa sevketmiş ve bu yüzden savaşlar çıkmıştır.
Çalışmalarım ilerledikçe o kanaate vardım ki, tarih boyunca bir Boğazlar meselesi mevcut olagelmiş ve ticaretini genişletmek, bölgede hükümranlık kurmak ve bu müstesna su yollarını ele geçirmek isteyen bütün uluslar Boğazların cazibesine tutulmuş, «fetih» istinasına kapılmışlardır.