Elimizde Türkiye Türkçesi'nin biçim bilgisini anlatan çok değerli eserler olduğu muhakkak. Kendilerinden çok şeyler öğrendiğimiz saygıdeğer hocalarımızın ve bilim insanlarının bu alanda yazdıkları da ortada. Ancak bugün için, dilbilgisi çalışmalarında ve özellikle öğretiminde karşılaştığımız çok temel sorunlar var.
Bunlardan ilki "terim" sorunudur. Kullandığımız terimlerinin çoğunun içi boşalmıştır. Terimler işlevselliklerini kaybetmiş ve bilimsel olmayan sözcükler haline gelmişlerdir. Bu noktada terimleri yeniden tanımlamak ve yeni terimler bulmak durumundayız.
İkinci temel sorun "yöntem" sorunudur. Dilbilgisi çalışmalarında kolaycılığın ağır bastığı durumlarda, her şeyi yalnızca biçim üzerinden değerlendirmek ve faydasız şablonlar sunmak oldukça yaygındır. Oysa asıl olanın, biçimsel ve anlamsal işlevsel olduğu -maalesef- gözden kaçırılmaktadır.
Diğer bir sorun da "anlayış" veya "bakış açısı" sorunudur. Bilindiği gibi, dilbilgisinin dört temel alanı vardır; sesbilgisi, biçimbilgisi, sözdizimi (tümcebilgisi) ve anlambilgisi. Bu dört alan, -aslına bakarsanız- birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Dilbilgisi çalışmalarında ele alınan konu (alan) hangisi olursa olsun, bu bütünü görmeden tutarlı bir şey söylemek oldukça zordur. Bu nedenle, yapılacak çalışmalarda bütüncül bakış açısına sahip olmak yükümlülüğümüz ortada.
Elimizde Türkiye Türkçesi'nin biçim bilgisini anlatan çok değerli eserler olduğu muhakkak. Kendilerinden çok şeyler öğrendiğimiz saygıdeğer hocalarımızın ve bilim insanlarının bu alanda yazdıkları da ortada. Ancak bugün için, dilbilgisi çalışmalarında ve özellikle öğretiminde karşılaştığımız çok temel sorunlar var.
Bunlardan ilki "terim" sorunudur. Kullandığımız terimlerinin çoğunun içi boşalmıştır. Terimler işlevselliklerini kaybetmiş ve bilimsel olmayan sözcükler haline gelmişlerdir. Bu noktada terimleri yeniden tanımlamak ve yeni terimler bulmak durumundayız.
İkinci temel sorun "yöntem" sorunudur. Dilbilgisi çalışmalarında kolaycılığın ağır bastığı durumlarda, her şeyi yalnızca biçim üzerinden değerlendirmek ve faydasız şablonlar sunmak oldukça yaygındır. Oysa asıl olanın, biçimsel ve anlamsal işlevsel olduğu -maalesef- gözden kaçırılmaktadır.
Diğer bir sorun da "anlayış" veya "bakış açısı" sorunudur. Bilindiği gibi, dilbilgisinin dört temel alanı vardır; sesbilgisi, biçimbilgisi, sözdizimi (tümcebilgisi) ve anlambilgisi. Bu dört alan, -aslına bakarsanız- birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Dilbilgisi çalışmalarında ele alınan konu (alan) hangisi olursa olsun, bu bütünü görmeden tutarlı bir şey söylemek oldukça zordur. Bu nedenle, yapılacak çalışmalarda bütüncül bakış açısına sahip olmak yükümlülüğümüz ortada.