Hiçbir şey yapmadığınızda eleştiri de almadığınız bir ortamda, bu tür tartışmalara taraf olmadığınızda da mutlu ve memnun biçimde yaşamaya devam edersiniz. Herkesin kendi cemaati içinde, “kendine kurban, kendine hayran” gettolar kurması, kapsayıcı bir toplumsal değişime öncülük edemez. Tarih boyunca büyük değişim hamleleri, böylesi karşılaşmalarla, yeni harmanlamalarla hayat bulmuştur. İslam düşüncesinin Eski Yunan'la karşılaşması birileri tarafından sapma olarak ele alınsa da sonra övünülen bütün gelişmelerin tohumunun atıldığı arka planı oluşturmuştur.
Büyük çoğunluğu oluşturan toplum kesimleri gerçeklerle yüzleşme konusunda dışlanan ayrımcılığa uğrayan kesimlerden daha şanssızdır. Sahiplendiği devletin kendisine öğrettiklerine şeksiz şüphesiz iman etmenin bedeli, hakikate ulaşma yolunun uzaması ve karmaşıklaşmasıdır. Bu nedenle Sünni Türk kimliği, ötekini görmezlikten gelme, hatta hafife almanın kurumsallaştığı bir platforma dönüşmüştür. Solun teorik iddiasını anlama ya da ödediği bedeli doğru okuma ahlakı bile, büyük çoğunluk içerisinde hak ettiği karşılığı bulamamıştır.
Bu tartışmaların sahici bir talebe dayanması ve somut birlikteliklerle birlikte ele alınması galiba göz ardı edilmemesi gereken en önemli noktayı oluşturuyor. Sadece bir düşünsel egzersiz ya da masa başı projesi değildir söz konusu olan. Gezi eylemleri, Yeryüzü Sofraları, Otel Önü İftarları, ezber bozan ve tartışılmaya değer girişimler olarak toplumsal siyaset tarihimizdeki yerini alacaktır.
İslam ve sol, ister tesadüfen aynı durakta karşılaşmış ve nereye gitmek istediklerini yeniden sorgulayan iki yolcu olsun, isterse insanlığın uzun yürüyüşünün farkındalığı ile daha köklü tanışma ve yol arkadaşlığı içinde olsunlar.
Bazen yolun, yolculuğun, yol arkadaşlığının kendisi varılacak menzilden daha değerli olur
Hiçbir şey yapmadığınızda eleştiri de almadığınız bir ortamda, bu tür tartışmalara taraf olmadığınızda da mutlu ve memnun biçimde yaşamaya devam edersiniz. Herkesin kendi cemaati içinde, “kendine kurban, kendine hayran” gettolar kurması, kapsayıcı bir toplumsal değişime öncülük edemez. Tarih boyunca büyük değişim hamleleri, böylesi karşılaşmalarla, yeni harmanlamalarla hayat bulmuştur. İslam düşüncesinin Eski Yunan'la karşılaşması birileri tarafından sapma olarak ele alınsa da sonra övünülen bütün gelişmelerin tohumunun atıldığı arka planı oluşturmuştur.
Büyük çoğunluğu oluşturan toplum kesimleri gerçeklerle yüzleşme konusunda dışlanan ayrımcılığa uğrayan kesimlerden daha şanssızdır. Sahiplendiği devletin kendisine öğrettiklerine şeksiz şüphesiz iman etmenin bedeli, hakikate ulaşma yolunun uzaması ve karmaşıklaşmasıdır. Bu nedenle Sünni Türk kimliği, ötekini görmezlikten gelme, hatta hafife almanın kurumsallaştığı bir platforma dönüşmüştür. Solun teorik iddiasını anlama ya da ödediği bedeli doğru okuma ahlakı bile, büyük çoğunluk içerisinde hak ettiği karşılığı bulamamıştır.
Bu tartışmaların sahici bir talebe dayanması ve somut birlikteliklerle birlikte ele alınması galiba göz ardı edilmemesi gereken en önemli noktayı oluşturuyor. Sadece bir düşünsel egzersiz ya da masa başı projesi değildir söz konusu olan. Gezi eylemleri, Yeryüzü Sofraları, Otel Önü İftarları, ezber bozan ve tartışılmaya değer girişimler olarak toplumsal siyaset tarihimizdeki yerini alacaktır.
İslam ve sol, ister tesadüfen aynı durakta karşılaşmış ve nereye gitmek istediklerini yeniden sorgulayan iki yolcu olsun, isterse insanlığın uzun yürüyüşünün farkındalığı ile daha köklü tanışma ve yol arkadaşlığı içinde olsunlar.
Bazen yolun, yolculuğun, yol arkadaşlığının kendisi varılacak menzilden daha değerli olur