#smrgKİTABEVİ Türkiye'deki Suriyeliler - 2023

Editör:
Abdullah Yusufoğlu
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6258205794
Kargoya Teslim Süresi:
3&6
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Stok Kodu:
1199220044
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
144
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
112,00
Havale/EFT ile: 108,64
Siparişiniz 3&6 iş günü arasında kargoda
1199220044
606688
Türkiye'deki Suriyeliler -        2023
Türkiye'deki Suriyeliler - 2023 #smrgKİTABEVİ
112.00
Suriye'de 2011 yılından itibaren başlayan iç karışıklıklar ve çatışmalar, Türkiye'yi tarihinde görülmedik bir göç olgusuyla karşı karşıya bıraktı. Kitlesel göçler, Türkiye'de sosyal, siyasal, ekonomik, demografik ve kültürel alanda birçok değişikliğe yol açarken, yerli halkla mülteciler arasında farklı boyutlarda ilişkilerin gelişmesine de neden olmaktadır. Bu kitap, göçle birlikte gelişen yerinden edilme ve yeniden yerleşme süreçlerindeki iç içe geçişler ve çatışmaların yaşandığı iki temel konuya odaklanmaktadır. Bunların ilki akrabalık asabiyeti, ikincisi ise çok eşli evliliklerdir. Suriye'deki iç savaşın etkisiyle Türkiye'ye iltica etmiş toplulukların yerleştiği mekânlarda kendi aşiretinden olan kimselerle yaşadığı dayanışma deneyimleri ve bu deneyimin arka planındaki kan ve soy bağının etkisi, çalışmanın temel bir sacayağını oluşturmaktadır.

Çalışmada aşiretsel kimlik ve grup bağlarının yapısını tespit etmek için İbn Haldun'un asabi- yet kavramı analitik bir araç olarak kullanılmıştır. Bu bağlamda sınırın her iki tarafındaki aynı aşiret ve aile bağına sahip grupların göç sürecinde bu bağları ne derece dikkate aldığı, göçmenler ve yerlilerin dayanışma ilişki- sinde umut, memnuniyet ve hayal kırıklıklarının nasıl geliştiği, göçün zorluklarının asabiyet bağlarını hangi yönde değiştirdiği çalışma içerisinde cevabı verilen sorulardır. Çalışmanın ikinci sacayağını, yerli erkeklerle Suriyeli mülteci kadınlar arasında yasal olmamasına rağmen gerçekleşen çok eşli evlilikler oluştur- maktadır.

Tarihsel olarak kültürümüzde bulunan ancak zayıfladığı düşünülen söz konusu geleneğin Suriyeli mültecilerin gelişiyle birlikte artıp artmadığı, mülteci kadınlarla niçin çok eşli evlilikler yapıldığı, savaş ve göç koşullarının hangi etkilerinin bu evliliklerde öne çıktığı, yerli erkeklerin fırsatçılık yapıp yapmadığı, mülteci kadınların çok eşli evliliğe yöneliş nedenleri, kadınların hangi mekanizmalarla istismar edildiği, dışlama ve istismar mekanizmalarının nasıl işlediği, yerli ve mülteci kadınların ve bunların çocuklarının ne tür problemler yaşadığı çalışma içerisinde açıklanan temalardır. Dolayısıyla elinizdeki çalışma, göç sürecinde gelişen sosyal ağların bir boyutunu oluşturan akrabalık ve evlilik konularını ele almaktadır.

Aşiret merkezli asabiyet bağlarını ve çok eşli evlilikleri göçmen ağları ve itme çekme teorileri bağlamında sosyolojik bir analize tabi tutan çalışma, Şanlıurfa örneğinde Türkiye'ye sığınan Suriyeli Arap, Kürt ve Türkmen toplulukların bakış açısından birinci elden verileri okuyucuya sunan bir saha araştırmasıdır.
Suriye'de 2011 yılından itibaren başlayan iç karışıklıklar ve çatışmalar, Türkiye'yi tarihinde görülmedik bir göç olgusuyla karşı karşıya bıraktı. Kitlesel göçler, Türkiye'de sosyal, siyasal, ekonomik, demografik ve kültürel alanda birçok değişikliğe yol açarken, yerli halkla mülteciler arasında farklı boyutlarda ilişkilerin gelişmesine de neden olmaktadır. Bu kitap, göçle birlikte gelişen yerinden edilme ve yeniden yerleşme süreçlerindeki iç içe geçişler ve çatışmaların yaşandığı iki temel konuya odaklanmaktadır. Bunların ilki akrabalık asabiyeti, ikincisi ise çok eşli evliliklerdir. Suriye'deki iç savaşın etkisiyle Türkiye'ye iltica etmiş toplulukların yerleştiği mekânlarda kendi aşiretinden olan kimselerle yaşadığı dayanışma deneyimleri ve bu deneyimin arka planındaki kan ve soy bağının etkisi, çalışmanın temel bir sacayağını oluşturmaktadır.

Çalışmada aşiretsel kimlik ve grup bağlarının yapısını tespit etmek için İbn Haldun'un asabi- yet kavramı analitik bir araç olarak kullanılmıştır. Bu bağlamda sınırın her iki tarafındaki aynı aşiret ve aile bağına sahip grupların göç sürecinde bu bağları ne derece dikkate aldığı, göçmenler ve yerlilerin dayanışma ilişki- sinde umut, memnuniyet ve hayal kırıklıklarının nasıl geliştiği, göçün zorluklarının asabiyet bağlarını hangi yönde değiştirdiği çalışma içerisinde cevabı verilen sorulardır. Çalışmanın ikinci sacayağını, yerli erkeklerle Suriyeli mülteci kadınlar arasında yasal olmamasına rağmen gerçekleşen çok eşli evlilikler oluştur- maktadır.

Tarihsel olarak kültürümüzde bulunan ancak zayıfladığı düşünülen söz konusu geleneğin Suriyeli mültecilerin gelişiyle birlikte artıp artmadığı, mülteci kadınlarla niçin çok eşli evlilikler yapıldığı, savaş ve göç koşullarının hangi etkilerinin bu evliliklerde öne çıktığı, yerli erkeklerin fırsatçılık yapıp yapmadığı, mülteci kadınların çok eşli evliliğe yöneliş nedenleri, kadınların hangi mekanizmalarla istismar edildiği, dışlama ve istismar mekanizmalarının nasıl işlediği, yerli ve mülteci kadınların ve bunların çocuklarının ne tür problemler yaşadığı çalışma içerisinde açıklanan temalardır. Dolayısıyla elinizdeki çalışma, göç sürecinde gelişen sosyal ağların bir boyutunu oluşturan akrabalık ve evlilik konularını ele almaktadır.

Aşiret merkezli asabiyet bağlarını ve çok eşli evlilikleri göçmen ağları ve itme çekme teorileri bağlamında sosyolojik bir analize tabi tutan çalışma, Şanlıurfa örneğinde Türkiye'ye sığınan Suriyeli Arap, Kürt ve Türkmen toplulukların bakış açısından birinci elden verileri okuyucuya sunan bir saha araştırmasıdır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat