“Ben bu kadar kendi zıddı ile beraber gelen ve zıtların altında kaybolan nesne görmedim. Kısa ömrümde yedi-sekiz defa memleketimize geldiğini işittim. Neyin? Hürriyetin... Bir kere bile kimse bana gittiğini söylemediği halde yedi-sekiz defa geldi. Ve o geldi diye sevincimizden davul-zurna sokaklara fırladık. Bu hürriyeti sımsıkı yakalayamadığımıza göre, demek ki kimsenin ona ihtiyacı yok.”
Türkiye'de hürriyet 1908 kuşağının özlemiydi. Bir heves, içeriğini anlamadan peşinden koştuk. Ama o füsunkâr hürriyeti yitirdiğimizi bile fark etmedik. Bu kitap Türkiye'de demokrasinin ilk yüzyılına değiniyor. Bu yüzyılda, demokrasiyi, onunla özdeş olan “hürriyetler kümesi”ni özümsediğimiz pek söylenemez. Türkiye'nin demokrasi tarihini bu gözle yeniden değerlendirmeliyiz.
Galiba demokrasiyi istemedik.
“Ben bu kadar kendi zıddı ile beraber gelen ve zıtların altında kaybolan nesne görmedim. Kısa ömrümde yedi-sekiz defa memleketimize geldiğini işittim. Neyin? Hürriyetin... Bir kere bile kimse bana gittiğini söylemediği halde yedi-sekiz defa geldi. Ve o geldi diye sevincimizden davul-zurna sokaklara fırladık. Bu hürriyeti sımsıkı yakalayamadığımıza göre, demek ki kimsenin ona ihtiyacı yok.”
Türkiye'de hürriyet 1908 kuşağının özlemiydi. Bir heves, içeriğini anlamadan peşinden koştuk. Ama o füsunkâr hürriyeti yitirdiğimizi bile fark etmedik. Bu kitap Türkiye'de demokrasinin ilk yüzyılına değiniyor. Bu yüzyılda, demokrasiyi, onunla özdeş olan “hürriyetler kümesi”ni özümsediğimiz pek söylenemez. Türkiye'nin demokrasi tarihini bu gözle yeniden değerlendirmeliyiz.
Galiba demokrasiyi istemedik.