Devletin üst katlarında ağır görevler üstlendikten sonra anı yazmak; yüzleşmeyi, hesaplaşırken hesap vermeyi, yargılarken yargılanmayı göze almaktır. Hiç de kolay değil. Sokrates'i de seveceksiniz, Aristoteles'i de. Ama doğruyu/gerçeği daha çok seveceksiniz. Hem akıl ister, hem de yürek ister bu çaba. Akıl ister; size karşın doğruyu/gerçeği çarpıtmadan, eğip bükmeden yansıtmak için. Yürek ister; değer yargılarında yansız, nesnel, dürüst olmak için. Baştan sona okuduğum yapıtında sayın Dr. Işın Çelebi bunları başarmış, kutlanası bir belgeyi tarihimizin belleğine armağan etmiştir. - Prof. Dr. Sami Selçuk, Eski Yargıtay Başkanı, Bilkent Üniversitesi
Türkiye'nin Dönüşüm Yılları çok önemli bir kitap. Türkiye'nin geçirdiği ekonomik krizleri, dönemin global ve Türkiye iktisat politikalarını çok gerçekçi bir şekilde anlatıyor. 2008'den beri yaşanan Amerika ve Avrupa krizlerinin aslında Türkiye'de daha önceden yaşandığını görüyoruz. Bu konuda yazarın daha önce açıkladığı görüşleri doğru çıktı. Bu kitap gerçekleri göremeyenlerin de hatalarını gözler önüne seriyor. Bu durum 2008 krizini aşmak için yapılan çalışmalardan açıkça anlaşılıyor. Global krizin sonuçlarını, sonrasını, yeni ekonomik ve finansal yapının nasıl gelişeceğini merak edenlerin, Türkiye'nin bu süreç içindeki rolünü anlamak isteyenlerin okumasının şart olduğu bir kitap... Kutlarım. - Prof. Dr. Şebnem Kalemli Özcan, Maryland Üniversitesi, ABD
1983-1991 dönemi, Türkiye'nin ekonomik, sosyal ve siyasal hayatında gerçekten önemli dönüşüm yıllarıdır. Özellikle ekonomik alanda, ithal ikamesine dayanan, otarşik, içe dönük, devletçi ekonomiden, dünya ekonomisi ile bütünleşmiş serbest piyasa ekonomisine geçilmiş olması, gerçek bir devrimdir. Dolayısıyla bu dönemde önemli siyasal mevkilerde bulunmuş ve ekonomi politikalarının oluşumuna büyük katkı sağlamış olan Sayın Işın Çelebi'nin, bu dönüşüme ilişkin analizleri ve görüşleri büyük değer taşımaktadır. Öte yandan Türkiye, bu ekonomik dönüşümü gerçekleştirirken, siyasal alanda gerçek bir hürriyetçi demokrasinin pekişmesini ya da kurumsallaşmasını sağlayamamıştır. Çelebi'nin bu konudaki görüş, eleştiri ve önerileri de şüphesiz tartışılmaya değer niteliktedir. - Prof. Dr. Ergun Özbudun - İstanbul Şehir Üniversitesi