Türk kültüründe kan kardeşliğinden başlayarak, musahip kardeşliğine kadar asırlar boyunca devam eden kardeşleşme törenlerinin sosyolojik, kültürel ve dinî köklerini tek tek incelendiğinde bu törensel uygulamaların bütününe bir anlam kazandırmak mümkün olacaktır. Zira musahip kardeşliği iki kişi arasında olan basit bir bağlılık akdi değildir. Bu, derin sosyokültürel temelleri olan ve bir milletin hayatiyetini devam ettirmesiyle de alakası bulunan çok fonksiyonlu bir müessesedir. Ona bu açıdan bakıldığındadır ki ancak bütün olarak Türk millî kültüründe oynadığı fonksiyonu kavramak mümkün olabilecektir.
Musahipliğin sosyokültürel temellerine inildiğinde Türklerin yaşadıkları coğrafyayla olan münasebetlerini tahlil etmek gerekmektedir. Pek de verimli olmayan bir bölgede yaşamaları, varlık ve birliklerini devam ettirebilmek için sürekli güçlü ve teşkilatlı olmak zorunda bulunmaları, onları birbirlerine kuvvetli bağlarla bağlanma ve bunu daimi kılmaya zorlamıştır. Nitekim Türklerdeki bu sıkı bağlılık ihtiyacı kendisini bir esnaf teşkilatı olan ahilikte de göstermiştir. Yani onlardaki bu kardeşlik teması sosyal, kültürel, siyasi ve dini olmak üzere birçok saik tarafından zaruri kılınmıştır. Dolayısıyla bu müessesenin bilhassa merkezin uzağında yaşayan Alevi-Bektaşiler arasında yaygınlık kazanması sebepsiz değildir. Musahip kardeşliğine bir törenle dahil olunması da onun müesseseleşmesini sağlamıştır. Bu müesseseleşme zarureti onu kan kardeşliği ve benzerlerinden daha ileri bir safhaya taşımıştır.Böylece ulaşılan safha sosyal ve kültürel bütünleşme safhasıdır.