İkinci Cilt: Teşkilatlar Ve Mücadeleler
Üçüncü Cilt: Komplolar Ve Provokasyonlar
Dördüncü Cilt: Yayın Organları Ve Makaleler Temel Kavramlar
Beşinci Cilt: Başyazıla- Röportajlar-Cezaevleri
Altıncı Cilt: Portreler - Ülkücü Hareketin Fikri Ve Siyasi Gelişiminde Yer Alan İsimler
KİTAP İÇİN NE DEDİLER:
ABDURRAHİM KARAKOÇ
Gündüz, 30 Haziran 1999
"Ülkücü Hareket"
Mazide kalan saf ülkücülüğün nadide delillerinden Hakkı Öznur kardeşimiz çoğumuzun unuttuğu, bir çoğumuzun yaşamadığı temiz ve dağdağalı yılların 6 cilt, 4200 sayfa tutarında fotoğrafını çekmiş. Tarihe ışık tutacak dev eseri hazırlarken renkli gözlük takmamış. Dar açıdan bakmamış. Objektif olmuş, amma vefa duygusunu elden bırakmamış. Benim diyen, değme araştırmacıların cesaret edemeyeceği bir kaynak eser kazandırmış yıllarını harcayarak. Elbette kolay değil... belge toplamak, yaşayan siyaset ve fikir adamlarıyla birebir görüşmek okuyucusuna sunduğu emsalsiz eserden dolayı Hakkı Öznur'u kutluyorum. Beni bile bu yaşta sürükleyip götürüyor. Okudukça eksiklerim tamamlanıyor. Bu kitap herkese lazım. Kısır beyinler, kıskanç akılsızlar aleyhte ne derlerse desinler, inanmayın. Mutlaka okuyun. Ülkücü hareketin zamanla yarışması bitmeyecektir.
ADNAN İSLAMOĞULLARI
Gündüz, 12 Temmuz 1999
'Ülkücü Hareket'
Sevgili Hakkı Öznur'un altı ciltlik "dev" çalışması "Ülkücü Hareket"; asıl ilgililerinin ihmalleriyle arşivlere mahkum edilen devasa bir birikimin bahse konu mahkumiyetini azatlığa terfi ettirmiş ve Hakkı Öznur'un çok yakinen bildiğim özel şartlarında, önünde saygı ile eğilmeye gerektirecek bir fedakarlık ve azim ile öncelikle ülkücü okurlara seçkin bir kültür servisi yapmıştır. Eskilerin tabiri ile "marifet iltifata tabidir" ve Hakkı Öznur bu çalışması ile bu fakirin edebi birikiminin fevkinde en ceviz iltifatları hak etmiştir. Yıllardır meslek olarak üzerinde vazife olanların ihmal ettiği bu iltifatları hak etmiştir.
AHMET KABAKLI
Türkiye, 13 Temmuz 1999
'Ülkücü Hareket'
"Ülkücü Hareket" kitabı, her biri 750-800 sayfalık büyük hacimde; altı cilt halinde yayımlandı. Edebi, siyasi, fikri tarihimizin birer geniş özetlenişi olarak, her altı cilt de şüphesiz incelenmeye layıktır. Ancak, beni en fazla, objektif ve geniş olarak, inandığımız ve sevdiğimiz sekiz merhum şahsiyeti, birer kitaplık hacimde anlatan altıncı cilt, yani Portreler'dir. Bunların hepsi edebiyat, fikir, şiir, siyaset tarihimizde önemli yerleri olan simalardır: Hüseyin Nihal Atsız, Osman Yüksel Serdengeçti, Dündar Taşer, Galip Erdem, Erol Güngör, Seyyid Ahmet Arvasi, Necip Fazıl Kısakürek ve Gün Sazak...
AHMET TURAN ALKAN
Zaman, 7 Haziran 1999
"Ülkücü Hareket" ve düşündürdükleri
O müthiş gailenin içinde bazılarımız erinmez-üşenmez "bildiri" koleksiyonu yaparlardı. 70'li yıllarda üniversite öğrencisi olup da "bildiri" denilen şeyle karşılaşmamış olan var mıdır? O günlerde bildiri, broşür, dergi, hatta kupür biriktirenlerimiz vardı ve pekala hissediyorduk ki ileride bu günlerin tarihi yazılırken bu materyal pek lazım olacaktır. Ne var ki 12 Eylül müdahalesi gelince sağcısı-solcusuyla binlerce evin bacasından evrak ve kitap dumanları tüttü. Bu manada geçmişimizi ve zamanda bıraktığımız ayak izlerini yakıyor, en azından o günlerde hemen herkesin başına gelebilecek sıkıyönetim baskınlarına karşı acizane tedbirler alıyorduk. Hakkı Öznur, o sıcak 1980 Eylül'ünde, bacasını evrak dumanlarıyla tüttürmeden bugünlere tarih malzemesi taşıyan bir müstesna. 12 senelik bir zaman dilimi içinde yüz binlerce insanı etkilemiş bir hadiseler yumağını derleyip toparlamak hiç de kolay değil. Ülkücü hareket, bir yönüyle ansiklopedik bilgiler sunan, diğer taraftan artık hatırlamamamıza imkan kalmamış en küçük ayrıntıları bile işaretleyen, detaylarına bile inen ve hepsinden önemlisi bu konu hakkında araştırma yapmak isteyenlere kolaylık ve malzeme sunan bir eserdir. Ülkücü Hareket şimdi iktidarda, koca Türkiye çapında onca uğraşmaya, didinmeye rağmen, meclise ancak 3 milletvekili gönderebildiği günler çok geride kaldı. Tarihin ve talihin cilvesiyle ülkücü hareket hemen hiç kimsenin beklemediği bir seçim başarısıyla hükümetin büyük ortağı oldu. Hakkı Öznur'un emeği ve göznuru mahsulü bu eser, özellikle bizim kuşağın "genç"leri tarafından içi acılarla dolu bir "aile albümü" hissiyatıyla okunacak ve kitaplıklardaki nezih yerini alacaktır. Bu eserin şimdiki gençlerin de öğreneceği çok şeyi olduğunu biliyorum. Ama bu eseri derinden derine "teemmül" etmesi gereken en öncelikli heyet şu anda ülkücü hareketi mecliste temsil eden milletvekilleri olması gerekir. "Ülkücü Hareket" bir yönüyle ansiklopedik bilgiler sunan, diğer taraftan artık hatırlamamıza imkan kalmamış nice küçük ayrıntıyı işaretleyen ve hepsinden önemlisi bu konu hakkında araştırma yapmak isteyenlere kolaylık ve malzeme sunan bir eserdir. Bu vesile ile eserin sahibine tebrik ve teşekkürlerimi iletmek istiyorum.
AYHAN KATIRCIKARA
Türkiye, 21 Mayıs 1999
"Ülkücü Hareket"in bütünleşmesi
Bir genç yazar, bir memleketsever araştırmacı Hakkı Öznur boyu kadar bir çalışma yapmış. Alternatif Yayıncılık Genel Yönetmeni Mahmut Özbek de bunu yayınlamış. "Türk Siyasi Tarihinde Ülkücü Hareket" tamı tamına lüks baskı ve altı cilt. İkisi de hazırlanıyor. 30 sayfalık intihal çalışmalarını teksir ettirip doktorasını veren bazıları karşısında Sayın Öznur'u, YÖK'e bağlı bir tarih veya siyasal bilgiler hemen Profesör ilan edebilirler.
BEŞİR AYVAZOĞLU
Zaman, 3 Temmuz 1999
"Ülkücü Hareket"
Hakkı Öznur kolları sıvamış, "Ülkücü Hareket"in dününü ve bugününü enine boyuna araştırıp ortaya dört bin küsur sayfalık bir çalışma koymuş; kelimenin tam manasıyla dev bir çalışma, aşk olsun. Büyük emek harcanmış, ansiklopedi niteliği taşıyan dev bir çalışma, bir bilgi hazinesi. Mutlaka eksikleri de vardır; ama bunlar zamanla giderilebilir. Özellikle 1969-1980 arasına ışık tutan, yakın tarihimizle ilgili çalışma yapanların başvurma ihtiyacı hissedecekleri önemli bir kaynak. Bir devrin panoraması. Bana da derin bir nostalji yaşatan Hakkı Öznur'u kutluyorum. CAFER VAYNİ
Muhalif, 21 Ocak 2000
Ülkücü Hareket
Kanaatimce eserin en önemli özelliklerinden birisi kaynaklarıdır. Bunlardan da basın, başta yer almaktadır. 6 cilt 4200 sayfalık eser esas omurgasını "ülkücü basın"a dayandırmıştır. Yazarın taradığı 29 fikri ve siyasi gazete ile 85 dergi aynı zamanda ülkücü hareketin her zaman özlemini çektiğimiz "milli basın"ımızı oluşturma çabasına da bir örnektir. Ana malzeme olarak basının seçilmesi birçok açıdan isabetlidir. Bütün bu özelliklerden eser hazırlanırken seçilen ana malzemenin somut sağlıklı ve objektif olduğu rahatlıkla söylenebilir. Yazarın en önemli özelliklerinden birisi de olanı vermiş olup birçokları gibi ahkam kesmemiş olmasıdır. Yani "Ülkücü Hareket" okuruna saygılı davranıp yorumunu ona bırakmıştır. Hakkı Öznur bu eseri hazırlarken gayri milli basın-yayın organlarından da istifade etmiştir. Bir tezin antitezini bilmek açısından bu da önemlidir. Bir döneme damgasını vuran "Ülkücü Hareket"le ilgili yazımızı sözün ustalarından Abdurrahim Karakoç'a havale ediyoruz: "Ben ülkücüyüm diyenlerin uzlaşmacılık adına geçmişine sünger çekmeye hakları yoktur. Geçmişimiz bizim hazinemizdir çocuklar... (Gündüz, 30 Haziran 1999)" Ülkücü Hareket bir devrin destanıdır; Ülkücü Hareket bir devrin vicdanıdır...
EMİN PAZARCI
Akşam, 9 Haziran 1999
"Ülkücü Hareket
Masamda 4.065 sayfa tutarındaki 6 ciltlik dev bir araştırma var. Araştırmanın sahibi Hakkı Öznur. Eserin adı "Ülkücü Hareket". Hakkı Öznur, Türk Milliyetçiliği fikrini tarihi gelişimi içinde incelemiş. Hun Türklerinden almış, bugünlere getirmiş. Her cilt ayrı konulara ayrılmış: 1) CKMP'den MHP'ye, 2) Teşkilatlar ve Mücadeleler, 3) Komplolar ve Provokasyonlar, 4) Yayın Organları, Makaleler, Temel Kavramlar, 5) Başyazılar, Röportajlar, Cezaevleri, 6) Portreler. Hakkı Öznur'un eserinde "Ülkücü Hareket" hakkında bütün ayrıntıları bulmak mümkün. "Ülkücü Hareket" konuya ilgi duyanların kütüphanelerinin bir köşesinde mutlaka bulunması gereken bir kaynak eser.
ERDOĞAN TANRIÖVEN
Yeni Harman, 20 Mayıs 1999
Tarih yapanlar tarihlerini yazıyor
Türklerin tarih yayıp, tarih yazmadığı bilinir. Tarihimizi Çin ve Rus kaynaklarından öğrenmemizin sebebi bundandır. Artık yeni bir çığır açılıyor. Tarih yapanlar tarihlerini, destan yapanlar destanları yazmaya başladı. Hakkı Öznur, 12 Eylül'e kadar olan Ülkücü Hareket'in tarihini 6 ciltlik bir çalışmanın ürünü olduğu gözlenen "Ülkücü Hareket" 4200 sayfadan oluşuyor. Türk siyasi tarihinde Ülkücü Hareket'in yerini belirlemek bakımından iyi bir başlangıç olan bu eser Alternatif Yayınları tarafından piyasaya sürüldü.
HASAN HÜSEYİN ÖZ
Gündüz, 22 Temmuz 1999
Söz uçar yazı kalır ya da "Ülkücü Hareket"
Hakkı Öznur ağabeyin hazırladığı o muhteşem tarih kitabı, bu hareketin geleceğini de şekillendirecek artık. Bu hareket şunun-bunun politik malzemesi olmayacak artık. Bu hareket bu eserle birlikte,ç ok küçük hesaplaşmaların alanı da olmayacak. Sloganlardan ibaret olmayan bir hareketi sloganın içine hapseden zihniyetin sonu anlamına geliyor hesaplaşma ve Ülkücü Hareket. Entelektüel birikimin tam yansıtılamadığı bir zaman diliminden sonra, 12 Eylül öncesi tüm entelektüel birikim bugüne aktarılıyor bu kitapla. Ülkücülük fikri çok geniş çaplı bir makaleler dizisi ile bugünkü nesil için bir aydınlanma olacaktır.
HÜSEYİN ÜZMEZ
Akit, 17 Temmuz 1999
Ülkücü hareket
Hakkı Öznur, içi-dışı tertemiz bir Müslüman kardeşimizdir. Gösterişten, alayişten, desinlerden uzaktır. Bir balarısı kadar çalışkandır. Bir ipekböceği sabrı içinde yıllarca sessiz sedasız çalışmış ve kendi kozasını örercesine, bir eser meydana getirmiş. Adına "Ülkücü Hareket" demiş. Altı ciltlik muazzam bir eser. Ülkücü Hareket, Cumhuriyet devrinde oldukça önemli bir olay. Türk kavminin bir silkinişi, kendine gelişi ve adeta şahlanışı. İşte Hakkı Öznur bunu yazmış. En doğru ve en akıcı olayları çok tatlı bir üslupla gözler önüne sermiş. Hakkı Öznur, Ülkücü Hareket'te işte bunları anlatıyor. Gerçek ülkücüleri, ülkücü geçinenlerle karıştıran kimselerin yanlışlarını düzeltiyor. Bu kitap bütün imanlı aydınların okuması elzem olan büyük bir eser. Son devrin canlı tarihi. Onu okumayan aydınlar içtimai, siyasi mefkureyi ve tarihi olayların derinliğine inemezler. Tahlilde, tespitte, teşhiste yaya kalırlar. Ülkücü Hareket, her Müslüman Türk ailesinin kitaplığında bulunması gereken muazzam bir eser. Parasızlık ve geçim sıkıntısı mazeret değil. Böyle bir hazineye sahip olabilmek için mesela 6 ay sinemaya, tiyatroya, herhangi bir eğlence yerine gitmemeye, 3 ay sigara, çay, kahve, özellikle de Coca-Cola içmemeye değer. Zengin-fakir her şuurlu Müslüman Türk aydını behemehal bu kitabı almalı, okumalı ve kitaplığının baş köşesine şerefle yerleştirmelidir. Pazar Hakkı Öznur'u tebrik eder, başarılarının devamı duasıyla gözlerinden öperim.
MEHMED NİYAZİ
Zaman, 7 Temmuz 1999
Bir kadirşinaslık örneği
Sayın Hakkı Öznur, komünistlerin, bölücülerin, sosyal faşistlerin karşısındaki direnişi "Ülkücü Hareket" adıyla 6 cilt halinde kitaplaştırdı. Her cildi o kabuslu yılları bir başka açıdan ele alan bu kitap, araştırmacılar ve o yılları merak edenler için bulunmaz bir hazinedir. Bilhassa bir cildin kapağına neslimizde büyük emekleri bulunan; Necip Fazıl'ın, Serdengeçti'nin, Dündar Taşer'in, Ziya Gökalp, Ahmet Arvasi, Gün Sazak, Erol Güngör'ün resimlerini koyması, eli öpülecek büyüklerimizi birbirinden ayırmaması, alkışlanacak bir değerlendirmedir. Böyle kapasiteli araştırmalara milletçe muhtacız. Her aydının başucunda bulunması gereken bu dev eser, inşaallah Hakkı Öznur'un en küçük başarısı olur.
NURİ GÜRGÜR
Ayyıldız, 1 Ekim 1999
'Ülkücü hareketin tarihi'
Araştırmacı-Yazar Hakkı Öznur'un ülkücü Hareketin Tarihi isimli altı ciltlik kitabı büyük önem taşıyor. Kitapta 1960-1980 arasındaki travmatik dönemin milliyetçi kesime ait tarafları çok geniş şekilde incelenmiş. Siyasi hareketin fikir zemini, bunları hazırlayan milliyetçi-ülkücü teşkilatlar, yayınlar, yöneticiler ve yazarlar hemen hemen bütünüyle eserde yer alıyorlar. Yazar, araştırmasını yaparken objektif kalmaya, şahsi yorumlarını katmamaya, konuşma ve yazılarla aktarmaya çalışmış. Bu şekilde meydana gelen kronolojik tabloda sistemli ve derli-toplu şekilde milliyetçi hareketin bütün seyrini bulabiliyoruz. Hakkı Öznur'un bu çalışması, milliyetçi ülkücü kesimde ilk sayılabilir. Kendisinin de belirttiği gibi, en mükemmeli başarmak gibi bir iddia taşımıyor. Bundan sonrasını sosyologların, tarihçilerin, romancıların ve sinemacıların tamamlamaları gerekiyor. Ülkücü-milliyetçi gençler geçmişle ilgili bilgi ve dokümanları, fikrin klasikleri durumundaki şahsiyetleri öğrenmek ve tanımak hususunda artık çok önemli kaynağa sahip bulunuyorlar. Hakkı Öznur'u kutluyor, bu çalışmalarının devamını diliyorum.
ÖKKEŞ ŞENDİLLER
Gündüz
28 Mayıs 1999
Ülkücü Hareket Belgeseli Değerli Hakkı Öznur'un yıllar süren çalışması ve emeğinin ürünü olan Türk Siyasi Tarihinde "Ülkücü Hareket" isimli altı ciltlik belgesel eseri yayınlandı. Can dost, Hakkı Öznur'un gayreti göz nuru bu eseri, Alternatif yayınları bastı. Bu vesile ile, sevgili Hakkı kardeşimize ve yayında emeği geçen bütün gönül dostlarımıza şükranlarımızı sunuyoruz. Araştırmacıların, hareketin dününü tanıyıp, yarınları paylaşmayı düşünenlerin başvuracağı muhteşem bir eser olmuş. Hareketle ilgili bütün dokümanların harmanı "Ülkücü Hareket" Belgeseli... Ellerini sağlık can dost... Bu eserin herkesin kütüphanesinde mutlaka bulunması gerekir. Çocuklarımıza miras, dostlarımıza hediye, kızlarımıza çeyiz olarak bırakabileceğimiz bir değer.
SERVET AVCI
Gündüz, 14 Haziran 1999
Öznur'un ikinci çocuğu
Hakkı Öznur, büyük çoğunluğun yaşadığı, ama yazmadığını yazarak, ortaya dört başı mamur bir eser koydu. O, yıllardır kendi tarihini yazmakta, derlemekte gevşek kalmış bir harekete dev bir eser kazandırdı. Bugüne kadar kendi tarihini, "başkaları"nın kalemlerinden, üstelik maniple edilmiş olarak okuyanlar büyük bir kaynağa sahip oldular. Öznur'un Ülkücü Hareket'inin bence en önemli özelliklerinden birisi arşiv niteliği taşıması ve bu konuda inceleme-araştırma yapacak olanlara büyük bir referans teşkil edecek olması. Başlangıçta Hakkı Öznur'a tepeden bakanlar, onun bu işin altından kalkamayacağını düşünenler, hatta "bu hareketin tarihi yazmak ona mı düştü" diye soranlar, altı ciltlik muhteşem eserin ortaya çıkmasından sonar takdirlerini ifade etmekten geri duramadılar. Yazarlarının bile hatırlamakta zorlandığı yazılar, fotoğraf karesinin içinde yer aldığı halde çekilenlerin bile ilk defa gördüğü fotoğraflar, belgeler, yazıya dökülmüş ne varsa büyük bir gayretle derlenmiş. Öznur yılların ihmalini, hatta ayıbını ortadan kaldırdı.
SERHAN ALTIPARMAK
Gündüz, 23 Haziran 1999
Tekin değil artık hiçbir sevda destanı
"Ağlamak güzeldir..." diyordu okuduğum şiirler... Gözyaşlarıyla yazılmış bir destanın bir figüranı olarak yazıyorum bu satırları... "Böyle bir efsane" diyor Hakkı Öznur, kitabında... Bense, gözyaşı destanı... Büyük bir aşk... Avuçları alev alev yananların aşkı... Sevdalarını kalplerinin en derinine gömenlerin destanı bu... Biz ülkücüler... Yani biz, Allah'a inananlar, aşk için yaşayanlar v e asla konuşamayacakları kızlara aşklananlar hep yenildik, farklı mağlubiyetlerden kuruldu tarihimiz... Nice yürekler gömdük toprağa... Yaşanmamış bir ömrün zaman boşluğuna nice özlemler bıraktık yaralı-yarım... Bizim yüreğimizdi kızgın ateşlerde dağlanan... Bizim bedenimizdi işkencede çarmıhlara asılan... Biz verdik olmayan hesabını tüm kavgaların... Biz direndik her zulme ve çökmedi omuzlarımız... Nice ayrılıklar sardı ki yüreğimizi, karanlıklara gömüp sevgilerimizi öfkelerimizi kuşandık...
TURAN GÜVEN
"Ülkücü Hareket"in Kitabı
Geleneksel olarak yazılı kültüre fazla önem vermeyen ve bu yüzden de az okuyan bir milletiz. Bizde sözlü kültür daha baskındır. Belki bunda, dilin kalemden daha çevik ve sözün öncelikli olmasının da payı büyüktür. "Yazmak" görücüye çıkmak gibi zor bir iştir. Yazmak her babayiğidin harcı değildir. Beyindeki bilgileri karmak, yeniden harmanlamak, yeni bilgilerle sentezlemek, entegre etmek, onlara bir hareket getirmek kolay bir iş değildir. Sakın bana renkli basının köşelerine tünemiş kişilerin buz üzerine yazdıkları yazılardan bahsetmeyin. Çoğu dedikodudan öteye gitmeyen, efemerler gibi bir günlük ömrü olan yazılardır bunlar. Ya da varlığını güneş çıkıncaya kadar muhafaza eden yazılar... Yazmak bilgi ister, ter ister (yani araştırma ister) ve daha da önemlisi ulaşılan gerçekleri objektif olarak yazabilecek yürek ister. Yazmak, "uzun süre kalacak bir belgeye imza atmak" demektir. Bunun için de mesuliyetli bir iştir.
"Sel gider kum kalır" atasözünden mülhem olarak, ben de "söz uçar yazı kalır" diyorum. Bir araya gelinip yapılan sohbetler ne kadar tatlı ve önemli olursa olsun, toplantı terkedilirken sözler uçup gidiyor. Asıl olan sözlerin yazıya dökülmesidir. Yazarak insanların beyinlerine hitabetmek, belki de en güzel uğraşlardan biri. İnsan bir kitap okurken aldığı zevki, en mükemmel hazırlanmış bir televizyon programını seyrederken alamıyor.
Biz Türkler'in dünyaca ünlü bir özelliği daha var: Tarih yaparız, fakat yazmakta biraz ayak sürürüz. Düşünebiliyor musunuz: Dünyanın en zengin tarihî belgeleri (Osmanlı Arşivi) bizde olduğu halde "Sözde Ermeni Soykırımı İddiası" ortaya atılınca, bu iddialara cevap vermek için alel acele yayınlar hazırlamaya başladık. Yani yumurta kapıya gelince koparılan bir vaveylâ... İşte bunun bir tek açıklaması var: Zihin tembelliği ve yazılı kültüre önem vermemek…
Yaşanan tarihi yazmamak sonraki nesillere ihanettir; çünkü bu, onları hafızasız bırakmaya eşdeğer bir suçtur. Ne yazık ki, resmî ideolojinin şartlandırması ile birçok insanımız 20'inci yüzyılın tarihini öğrenme iştiyakını kaybetti. Bizim ülkücü neslin ne böyle bir suçu işlemeye, ne de böyle bir "kapanmaya" hakkı vardır. Türkiye'nin son 35 yıllık siyasî tarihi içinde yaparak ve yaşayarak öğrendiklerimizi yeni nesillere aktarmak "Ülkücü Hareket"in en önemli misyonu olmalıdır. Her ne kadar "iş başında denenmiş" olan ülkücüler bu hareketin misyonuna ağır bir darbe vurmuşlarsa da, "ülkücülüğün fikir namusuna" sahip çıkan altın bir damarın varlığını bütün dost ve düşman bilmektedir. Ülkücüler milli konularda insiyakî refleksler veren insanlar yetiştirmeye verdikleri önem kadar; sakin, düşünen ve fikir üretebilen insanlar yetiştirmeye de önem verdikleri zaman siyasette bir değer olduklarını hissettireceklerdir.
Geçmişi olmayanın geleceği olmaz. Ülkücü hareketin bir geçmişi vardır. Bugün bazı ülkücülerin(!) içine düştükleri zilleti anlayabilmeleri için yakın geçmişte yapılan mücadeleye ve o mücadeledeki şehitlerimize bakmaları gerekiyor. Ülkücülerin yaşadığı ve içinde bulunduğu olayları tıpkı bir ayna gibi bugüne yansıtan en güzel çalışma (araştırma), HAKKI ÖZNUR'un kılı kırk yaran titizlikle hazırladığı 6 ciltlik "ÜLKÜCÜ HAREKET" kitabıdır. Araştırmacı, olayları hiçbir ideolojik yoruma sapmadan, yazılı belgelere dayanarak ortaya koymuştur. Şüphesiz bir eserin güvenilirliği, titizlikle hazırlanmış olmasına ve belgelerin gerçekliğine dayanır. İşte bu özellikleri ile Hakkı ÖZNUR'un hazırladığı eser, son 50 yılın tarihini yazacaklar için tam bir başvuru kaynağıdır. Bu eser sadece ülkücü harekete odaklanmış gibi görünüyorsa da, aslında iyi incelendiği zaman son 35-40 yılın siyasî atmosferi ve o devrin aktörleri hakkında da çok değerli bilgiler vermektedir. Ne yazık ki, bu aktörler günümüzü -belki de geleceğimizi- menfi yönde etkilemeye devam ediyorlar.
İkinci Cilt: Teşkilatlar Ve Mücadeleler
Üçüncü Cilt: Komplolar Ve Provokasyonlar
Dördüncü Cilt: Yayın Organları Ve Makaleler Temel Kavramlar
Beşinci Cilt: Başyazıla- Röportajlar-Cezaevleri
Altıncı Cilt: Portreler - Ülkücü Hareketin Fikri Ve Siyasi Gelişiminde Yer Alan İsimler
KİTAP İÇİN NE DEDİLER:
ABDURRAHİM KARAKOÇ
Gündüz, 30 Haziran 1999
"Ülkücü Hareket"
Mazide kalan saf ülkücülüğün nadide delillerinden Hakkı Öznur kardeşimiz çoğumuzun unuttuğu, bir çoğumuzun yaşamadığı temiz ve dağdağalı yılların 6 cilt, 4200 sayfa tutarında fotoğrafını çekmiş. Tarihe ışık tutacak dev eseri hazırlarken renkli gözlük takmamış. Dar açıdan bakmamış. Objektif olmuş, amma vefa duygusunu elden bırakmamış. Benim diyen, değme araştırmacıların cesaret edemeyeceği bir kaynak eser kazandırmış yıllarını harcayarak. Elbette kolay değil... belge toplamak, yaşayan siyaset ve fikir adamlarıyla birebir görüşmek okuyucusuna sunduğu emsalsiz eserden dolayı Hakkı Öznur'u kutluyorum. Beni bile bu yaşta sürükleyip götürüyor. Okudukça eksiklerim tamamlanıyor. Bu kitap herkese lazım. Kısır beyinler, kıskanç akılsızlar aleyhte ne derlerse desinler, inanmayın. Mutlaka okuyun. Ülkücü hareketin zamanla yarışması bitmeyecektir.
ADNAN İSLAMOĞULLARI
Gündüz, 12 Temmuz 1999
'Ülkücü Hareket'
Sevgili Hakkı Öznur'un altı ciltlik "dev" çalışması "Ülkücü Hareket"; asıl ilgililerinin ihmalleriyle arşivlere mahkum edilen devasa bir birikimin bahse konu mahkumiyetini azatlığa terfi ettirmiş ve Hakkı Öznur'un çok yakinen bildiğim özel şartlarında, önünde saygı ile eğilmeye gerektirecek bir fedakarlık ve azim ile öncelikle ülkücü okurlara seçkin bir kültür servisi yapmıştır. Eskilerin tabiri ile "marifet iltifata tabidir" ve Hakkı Öznur bu çalışması ile bu fakirin edebi birikiminin fevkinde en ceviz iltifatları hak etmiştir. Yıllardır meslek olarak üzerinde vazife olanların ihmal ettiği bu iltifatları hak etmiştir.
AHMET KABAKLI
Türkiye, 13 Temmuz 1999
'Ülkücü Hareket'
"Ülkücü Hareket" kitabı, her biri 750-800 sayfalık büyük hacimde; altı cilt halinde yayımlandı. Edebi, siyasi, fikri tarihimizin birer geniş özetlenişi olarak, her altı cilt de şüphesiz incelenmeye layıktır. Ancak, beni en fazla, objektif ve geniş olarak, inandığımız ve sevdiğimiz sekiz merhum şahsiyeti, birer kitaplık hacimde anlatan altıncı cilt, yani Portreler'dir. Bunların hepsi edebiyat, fikir, şiir, siyaset tarihimizde önemli yerleri olan simalardır: Hüseyin Nihal Atsız, Osman Yüksel Serdengeçti, Dündar Taşer, Galip Erdem, Erol Güngör, Seyyid Ahmet Arvasi, Necip Fazıl Kısakürek ve Gün Sazak...
AHMET TURAN ALKAN
Zaman, 7 Haziran 1999
"Ülkücü Hareket" ve düşündürdükleri
O müthiş gailenin içinde bazılarımız erinmez-üşenmez "bildiri" koleksiyonu yaparlardı. 70'li yıllarda üniversite öğrencisi olup da "bildiri" denilen şeyle karşılaşmamış olan var mıdır? O günlerde bildiri, broşür, dergi, hatta kupür biriktirenlerimiz vardı ve pekala hissediyorduk ki ileride bu günlerin tarihi yazılırken bu materyal pek lazım olacaktır. Ne var ki 12 Eylül müdahalesi gelince sağcısı-solcusuyla binlerce evin bacasından evrak ve kitap dumanları tüttü. Bu manada geçmişimizi ve zamanda bıraktığımız ayak izlerini yakıyor, en azından o günlerde hemen herkesin başına gelebilecek sıkıyönetim baskınlarına karşı acizane tedbirler alıyorduk. Hakkı Öznur, o sıcak 1980 Eylül'ünde, bacasını evrak dumanlarıyla tüttürmeden bugünlere tarih malzemesi taşıyan bir müstesna. 12 senelik bir zaman dilimi içinde yüz binlerce insanı etkilemiş bir hadiseler yumağını derleyip toparlamak hiç de kolay değil. Ülkücü hareket, bir yönüyle ansiklopedik bilgiler sunan, diğer taraftan artık hatırlamamamıza imkan kalmamış en küçük ayrıntıları bile işaretleyen, detaylarına bile inen ve hepsinden önemlisi bu konu hakkında araştırma yapmak isteyenlere kolaylık ve malzeme sunan bir eserdir. Ülkücü Hareket şimdi iktidarda, koca Türkiye çapında onca uğraşmaya, didinmeye rağmen, meclise ancak 3 milletvekili gönderebildiği günler çok geride kaldı. Tarihin ve talihin cilvesiyle ülkücü hareket hemen hiç kimsenin beklemediği bir seçim başarısıyla hükümetin büyük ortağı oldu. Hakkı Öznur'un emeği ve göznuru mahsulü bu eser, özellikle bizim kuşağın "genç"leri tarafından içi acılarla dolu bir "aile albümü" hissiyatıyla okunacak ve kitaplıklardaki nezih yerini alacaktır. Bu eserin şimdiki gençlerin de öğreneceği çok şeyi olduğunu biliyorum. Ama bu eseri derinden derine "teemmül" etmesi gereken en öncelikli heyet şu anda ülkücü hareketi mecliste temsil eden milletvekilleri olması gerekir. "Ülkücü Hareket" bir yönüyle ansiklopedik bilgiler sunan, diğer taraftan artık hatırlamamıza imkan kalmamış nice küçük ayrıntıyı işaretleyen ve hepsinden önemlisi bu konu hakkında araştırma yapmak isteyenlere kolaylık ve malzeme sunan bir eserdir. Bu vesile ile eserin sahibine tebrik ve teşekkürlerimi iletmek istiyorum.
AYHAN KATIRCIKARA
Türkiye, 21 Mayıs 1999
"Ülkücü Hareket"in bütünleşmesi
Bir genç yazar, bir memleketsever araştırmacı Hakkı Öznur boyu kadar bir çalışma yapmış. Alternatif Yayıncılık Genel Yönetmeni Mahmut Özbek de bunu yayınlamış. "Türk Siyasi Tarihinde Ülkücü Hareket" tamı tamına lüks baskı ve altı cilt. İkisi de hazırlanıyor. 30 sayfalık intihal çalışmalarını teksir ettirip doktorasını veren bazıları karşısında Sayın Öznur'u, YÖK'e bağlı bir tarih veya siyasal bilgiler hemen Profesör ilan edebilirler.
BEŞİR AYVAZOĞLU
Zaman, 3 Temmuz 1999
"Ülkücü Hareket"
Hakkı Öznur kolları sıvamış, "Ülkücü Hareket"in dününü ve bugününü enine boyuna araştırıp ortaya dört bin küsur sayfalık bir çalışma koymuş; kelimenin tam manasıyla dev bir çalışma, aşk olsun. Büyük emek harcanmış, ansiklopedi niteliği taşıyan dev bir çalışma, bir bilgi hazinesi. Mutlaka eksikleri de vardır; ama bunlar zamanla giderilebilir. Özellikle 1969-1980 arasına ışık tutan, yakın tarihimizle ilgili çalışma yapanların başvurma ihtiyacı hissedecekleri önemli bir kaynak. Bir devrin panoraması. Bana da derin bir nostalji yaşatan Hakkı Öznur'u kutluyorum. CAFER VAYNİ
Muhalif, 21 Ocak 2000
Ülkücü Hareket
Kanaatimce eserin en önemli özelliklerinden birisi kaynaklarıdır. Bunlardan da basın, başta yer almaktadır. 6 cilt 4200 sayfalık eser esas omurgasını "ülkücü basın"a dayandırmıştır. Yazarın taradığı 29 fikri ve siyasi gazete ile 85 dergi aynı zamanda ülkücü hareketin her zaman özlemini çektiğimiz "milli basın"ımızı oluşturma çabasına da bir örnektir. Ana malzeme olarak basının seçilmesi birçok açıdan isabetlidir. Bütün bu özelliklerden eser hazırlanırken seçilen ana malzemenin somut sağlıklı ve objektif olduğu rahatlıkla söylenebilir. Yazarın en önemli özelliklerinden birisi de olanı vermiş olup birçokları gibi ahkam kesmemiş olmasıdır. Yani "Ülkücü Hareket" okuruna saygılı davranıp yorumunu ona bırakmıştır. Hakkı Öznur bu eseri hazırlarken gayri milli basın-yayın organlarından da istifade etmiştir. Bir tezin antitezini bilmek açısından bu da önemlidir. Bir döneme damgasını vuran "Ülkücü Hareket"le ilgili yazımızı sözün ustalarından Abdurrahim Karakoç'a havale ediyoruz: "Ben ülkücüyüm diyenlerin uzlaşmacılık adına geçmişine sünger çekmeye hakları yoktur. Geçmişimiz bizim hazinemizdir çocuklar... (Gündüz, 30 Haziran 1999)" Ülkücü Hareket bir devrin destanıdır; Ülkücü Hareket bir devrin vicdanıdır...
EMİN PAZARCI
Akşam, 9 Haziran 1999
"Ülkücü Hareket
Masamda 4.065 sayfa tutarındaki 6 ciltlik dev bir araştırma var. Araştırmanın sahibi Hakkı Öznur. Eserin adı "Ülkücü Hareket". Hakkı Öznur, Türk Milliyetçiliği fikrini tarihi gelişimi içinde incelemiş. Hun Türklerinden almış, bugünlere getirmiş. Her cilt ayrı konulara ayrılmış: 1) CKMP'den MHP'ye, 2) Teşkilatlar ve Mücadeleler, 3) Komplolar ve Provokasyonlar, 4) Yayın Organları, Makaleler, Temel Kavramlar, 5) Başyazılar, Röportajlar, Cezaevleri, 6) Portreler. Hakkı Öznur'un eserinde "Ülkücü Hareket" hakkında bütün ayrıntıları bulmak mümkün. "Ülkücü Hareket" konuya ilgi duyanların kütüphanelerinin bir köşesinde mutlaka bulunması gereken bir kaynak eser.
ERDOĞAN TANRIÖVEN
Yeni Harman, 20 Mayıs 1999
Tarih yapanlar tarihlerini yazıyor
Türklerin tarih yayıp, tarih yazmadığı bilinir. Tarihimizi Çin ve Rus kaynaklarından öğrenmemizin sebebi bundandır. Artık yeni bir çığır açılıyor. Tarih yapanlar tarihlerini, destan yapanlar destanları yazmaya başladı. Hakkı Öznur, 12 Eylül'e kadar olan Ülkücü Hareket'in tarihini 6 ciltlik bir çalışmanın ürünü olduğu gözlenen "Ülkücü Hareket" 4200 sayfadan oluşuyor. Türk siyasi tarihinde Ülkücü Hareket'in yerini belirlemek bakımından iyi bir başlangıç olan bu eser Alternatif Yayınları tarafından piyasaya sürüldü.
HASAN HÜSEYİN ÖZ
Gündüz, 22 Temmuz 1999
Söz uçar yazı kalır ya da "Ülkücü Hareket"
Hakkı Öznur ağabeyin hazırladığı o muhteşem tarih kitabı, bu hareketin geleceğini de şekillendirecek artık. Bu hareket şunun-bunun politik malzemesi olmayacak artık. Bu hareket bu eserle birlikte,ç ok küçük hesaplaşmaların alanı da olmayacak. Sloganlardan ibaret olmayan bir hareketi sloganın içine hapseden zihniyetin sonu anlamına geliyor hesaplaşma ve Ülkücü Hareket. Entelektüel birikimin tam yansıtılamadığı bir zaman diliminden sonra, 12 Eylül öncesi tüm entelektüel birikim bugüne aktarılıyor bu kitapla. Ülkücülük fikri çok geniş çaplı bir makaleler dizisi ile bugünkü nesil için bir aydınlanma olacaktır.
HÜSEYİN ÜZMEZ
Akit, 17 Temmuz 1999
Ülkücü hareket
Hakkı Öznur, içi-dışı tertemiz bir Müslüman kardeşimizdir. Gösterişten, alayişten, desinlerden uzaktır. Bir balarısı kadar çalışkandır. Bir ipekböceği sabrı içinde yıllarca sessiz sedasız çalışmış ve kendi kozasını örercesine, bir eser meydana getirmiş. Adına "Ülkücü Hareket" demiş. Altı ciltlik muazzam bir eser. Ülkücü Hareket, Cumhuriyet devrinde oldukça önemli bir olay. Türk kavminin bir silkinişi, kendine gelişi ve adeta şahlanışı. İşte Hakkı Öznur bunu yazmış. En doğru ve en akıcı olayları çok tatlı bir üslupla gözler önüne sermiş. Hakkı Öznur, Ülkücü Hareket'te işte bunları anlatıyor. Gerçek ülkücüleri, ülkücü geçinenlerle karıştıran kimselerin yanlışlarını düzeltiyor. Bu kitap bütün imanlı aydınların okuması elzem olan büyük bir eser. Son devrin canlı tarihi. Onu okumayan aydınlar içtimai, siyasi mefkureyi ve tarihi olayların derinliğine inemezler. Tahlilde, tespitte, teşhiste yaya kalırlar. Ülkücü Hareket, her Müslüman Türk ailesinin kitaplığında bulunması gereken muazzam bir eser. Parasızlık ve geçim sıkıntısı mazeret değil. Böyle bir hazineye sahip olabilmek için mesela 6 ay sinemaya, tiyatroya, herhangi bir eğlence yerine gitmemeye, 3 ay sigara, çay, kahve, özellikle de Coca-Cola içmemeye değer. Zengin-fakir her şuurlu Müslüman Türk aydını behemehal bu kitabı almalı, okumalı ve kitaplığının baş köşesine şerefle yerleştirmelidir. Pazar Hakkı Öznur'u tebrik eder, başarılarının devamı duasıyla gözlerinden öperim.
MEHMED NİYAZİ
Zaman, 7 Temmuz 1999
Bir kadirşinaslık örneği
Sayın Hakkı Öznur, komünistlerin, bölücülerin, sosyal faşistlerin karşısındaki direnişi "Ülkücü Hareket" adıyla 6 cilt halinde kitaplaştırdı. Her cildi o kabuslu yılları bir başka açıdan ele alan bu kitap, araştırmacılar ve o yılları merak edenler için bulunmaz bir hazinedir. Bilhassa bir cildin kapağına neslimizde büyük emekleri bulunan; Necip Fazıl'ın, Serdengeçti'nin, Dündar Taşer'in, Ziya Gökalp, Ahmet Arvasi, Gün Sazak, Erol Güngör'ün resimlerini koyması, eli öpülecek büyüklerimizi birbirinden ayırmaması, alkışlanacak bir değerlendirmedir. Böyle kapasiteli araştırmalara milletçe muhtacız. Her aydının başucunda bulunması gereken bu dev eser, inşaallah Hakkı Öznur'un en küçük başarısı olur.
NURİ GÜRGÜR
Ayyıldız, 1 Ekim 1999
'Ülkücü hareketin tarihi'
Araştırmacı-Yazar Hakkı Öznur'un ülkücü Hareketin Tarihi isimli altı ciltlik kitabı büyük önem taşıyor. Kitapta 1960-1980 arasındaki travmatik dönemin milliyetçi kesime ait tarafları çok geniş şekilde incelenmiş. Siyasi hareketin fikir zemini, bunları hazırlayan milliyetçi-ülkücü teşkilatlar, yayınlar, yöneticiler ve yazarlar hemen hemen bütünüyle eserde yer alıyorlar. Yazar, araştırmasını yaparken objektif kalmaya, şahsi yorumlarını katmamaya, konuşma ve yazılarla aktarmaya çalışmış. Bu şekilde meydana gelen kronolojik tabloda sistemli ve derli-toplu şekilde milliyetçi hareketin bütün seyrini bulabiliyoruz. Hakkı Öznur'un bu çalışması, milliyetçi ülkücü kesimde ilk sayılabilir. Kendisinin de belirttiği gibi, en mükemmeli başarmak gibi bir iddia taşımıyor. Bundan sonrasını sosyologların, tarihçilerin, romancıların ve sinemacıların tamamlamaları gerekiyor. Ülkücü-milliyetçi gençler geçmişle ilgili bilgi ve dokümanları, fikrin klasikleri durumundaki şahsiyetleri öğrenmek ve tanımak hususunda artık çok önemli kaynağa sahip bulunuyorlar. Hakkı Öznur'u kutluyor, bu çalışmalarının devamını diliyorum.
ÖKKEŞ ŞENDİLLER
Gündüz
28 Mayıs 1999
Ülkücü Hareket Belgeseli Değerli Hakkı Öznur'un yıllar süren çalışması ve emeğinin ürünü olan Türk Siyasi Tarihinde "Ülkücü Hareket" isimli altı ciltlik belgesel eseri yayınlandı. Can dost, Hakkı Öznur'un gayreti göz nuru bu eseri, Alternatif yayınları bastı. Bu vesile ile, sevgili Hakkı kardeşimize ve yayında emeği geçen bütün gönül dostlarımıza şükranlarımızı sunuyoruz. Araştırmacıların, hareketin dününü tanıyıp, yarınları paylaşmayı düşünenlerin başvuracağı muhteşem bir eser olmuş. Hareketle ilgili bütün dokümanların harmanı "Ülkücü Hareket" Belgeseli... Ellerini sağlık can dost... Bu eserin herkesin kütüphanesinde mutlaka bulunması gerekir. Çocuklarımıza miras, dostlarımıza hediye, kızlarımıza çeyiz olarak bırakabileceğimiz bir değer.
SERVET AVCI
Gündüz, 14 Haziran 1999
Öznur'un ikinci çocuğu
Hakkı Öznur, büyük çoğunluğun yaşadığı, ama yazmadığını yazarak, ortaya dört başı mamur bir eser koydu. O, yıllardır kendi tarihini yazmakta, derlemekte gevşek kalmış bir harekete dev bir eser kazandırdı. Bugüne kadar kendi tarihini, "başkaları"nın kalemlerinden, üstelik maniple edilmiş olarak okuyanlar büyük bir kaynağa sahip oldular. Öznur'un Ülkücü Hareket'inin bence en önemli özelliklerinden birisi arşiv niteliği taşıması ve bu konuda inceleme-araştırma yapacak olanlara büyük bir referans teşkil edecek olması. Başlangıçta Hakkı Öznur'a tepeden bakanlar, onun bu işin altından kalkamayacağını düşünenler, hatta "bu hareketin tarihi yazmak ona mı düştü" diye soranlar, altı ciltlik muhteşem eserin ortaya çıkmasından sonar takdirlerini ifade etmekten geri duramadılar. Yazarlarının bile hatırlamakta zorlandığı yazılar, fotoğraf karesinin içinde yer aldığı halde çekilenlerin bile ilk defa gördüğü fotoğraflar, belgeler, yazıya dökülmüş ne varsa büyük bir gayretle derlenmiş. Öznur yılların ihmalini, hatta ayıbını ortadan kaldırdı.
SERHAN ALTIPARMAK
Gündüz, 23 Haziran 1999
Tekin değil artık hiçbir sevda destanı
"Ağlamak güzeldir..." diyordu okuduğum şiirler... Gözyaşlarıyla yazılmış bir destanın bir figüranı olarak yazıyorum bu satırları... "Böyle bir efsane" diyor Hakkı Öznur, kitabında... Bense, gözyaşı destanı... Büyük bir aşk... Avuçları alev alev yananların aşkı... Sevdalarını kalplerinin en derinine gömenlerin destanı bu... Biz ülkücüler... Yani biz, Allah'a inananlar, aşk için yaşayanlar v e asla konuşamayacakları kızlara aşklananlar hep yenildik, farklı mağlubiyetlerden kuruldu tarihimiz... Nice yürekler gömdük toprağa... Yaşanmamış bir ömrün zaman boşluğuna nice özlemler bıraktık yaralı-yarım... Bizim yüreğimizdi kızgın ateşlerde dağlanan... Bizim bedenimizdi işkencede çarmıhlara asılan... Biz verdik olmayan hesabını tüm kavgaların... Biz direndik her zulme ve çökmedi omuzlarımız... Nice ayrılıklar sardı ki yüreğimizi, karanlıklara gömüp sevgilerimizi öfkelerimizi kuşandık...
TURAN GÜVEN
"Ülkücü Hareket"in Kitabı
Geleneksel olarak yazılı kültüre fazla önem vermeyen ve bu yüzden de az okuyan bir milletiz. Bizde sözlü kültür daha baskındır. Belki bunda, dilin kalemden daha çevik ve sözün öncelikli olmasının da payı büyüktür. "Yazmak" görücüye çıkmak gibi zor bir iştir. Yazmak her babayiğidin harcı değildir. Beyindeki bilgileri karmak, yeniden harmanlamak, yeni bilgilerle sentezlemek, entegre etmek, onlara bir hareket getirmek kolay bir iş değildir. Sakın bana renkli basının köşelerine tünemiş kişilerin buz üzerine yazdıkları yazılardan bahsetmeyin. Çoğu dedikodudan öteye gitmeyen, efemerler gibi bir günlük ömrü olan yazılardır bunlar. Ya da varlığını güneş çıkıncaya kadar muhafaza eden yazılar... Yazmak bilgi ister, ter ister (yani araştırma ister) ve daha da önemlisi ulaşılan gerçekleri objektif olarak yazabilecek yürek ister. Yazmak, "uzun süre kalacak bir belgeye imza atmak" demektir. Bunun için de mesuliyetli bir iştir.
"Sel gider kum kalır" atasözünden mülhem olarak, ben de "söz uçar yazı kalır" diyorum. Bir araya gelinip yapılan sohbetler ne kadar tatlı ve önemli olursa olsun, toplantı terkedilirken sözler uçup gidiyor. Asıl olan sözlerin yazıya dökülmesidir. Yazarak insanların beyinlerine hitabetmek, belki de en güzel uğraşlardan biri. İnsan bir kitap okurken aldığı zevki, en mükemmel hazırlanmış bir televizyon programını seyrederken alamıyor.
Biz Türkler'in dünyaca ünlü bir özelliği daha var: Tarih yaparız, fakat yazmakta biraz ayak sürürüz. Düşünebiliyor musunuz: Dünyanın en zengin tarihî belgeleri (Osmanlı Arşivi) bizde olduğu halde "Sözde Ermeni Soykırımı İddiası" ortaya atılınca, bu iddialara cevap vermek için alel acele yayınlar hazırlamaya başladık. Yani yumurta kapıya gelince koparılan bir vaveylâ... İşte bunun bir tek açıklaması var: Zihin tembelliği ve yazılı kültüre önem vermemek…
Yaşanan tarihi yazmamak sonraki nesillere ihanettir; çünkü bu, onları hafızasız bırakmaya eşdeğer bir suçtur. Ne yazık ki, resmî ideolojinin şartlandırması ile birçok insanımız 20'inci yüzyılın tarihini öğrenme iştiyakını kaybetti. Bizim ülkücü neslin ne böyle bir suçu işlemeye, ne de böyle bir "kapanmaya" hakkı vardır. Türkiye'nin son 35 yıllık siyasî tarihi içinde yaparak ve yaşayarak öğrendiklerimizi yeni nesillere aktarmak "Ülkücü Hareket"in en önemli misyonu olmalıdır. Her ne kadar "iş başında denenmiş" olan ülkücüler bu hareketin misyonuna ağır bir darbe vurmuşlarsa da, "ülkücülüğün fikir namusuna" sahip çıkan altın bir damarın varlığını bütün dost ve düşman bilmektedir. Ülkücüler milli konularda insiyakî refleksler veren insanlar yetiştirmeye verdikleri önem kadar; sakin, düşünen ve fikir üretebilen insanlar yetiştirmeye de önem verdikleri zaman siyasette bir değer olduklarını hissettireceklerdir.
Geçmişi olmayanın geleceği olmaz. Ülkücü hareketin bir geçmişi vardır. Bugün bazı ülkücülerin(!) içine düştükleri zilleti anlayabilmeleri için yakın geçmişte yapılan mücadeleye ve o mücadeledeki şehitlerimize bakmaları gerekiyor. Ülkücülerin yaşadığı ve içinde bulunduğu olayları tıpkı bir ayna gibi bugüne yansıtan en güzel çalışma (araştırma), HAKKI ÖZNUR'un kılı kırk yaran titizlikle hazırladığı 6 ciltlik "ÜLKÜCÜ HAREKET" kitabıdır. Araştırmacı, olayları hiçbir ideolojik yoruma sapmadan, yazılı belgelere dayanarak ortaya koymuştur. Şüphesiz bir eserin güvenilirliği, titizlikle hazırlanmış olmasına ve belgelerin gerçekliğine dayanır. İşte bu özellikleri ile Hakkı ÖZNUR'un hazırladığı eser, son 50 yılın tarihini yazacaklar için tam bir başvuru kaynağıdır. Bu eser sadece ülkücü harekete odaklanmış gibi görünüyorsa da, aslında iyi incelendiği zaman son 35-40 yılın siyasî atmosferi ve o devrin aktörleri hakkında da çok değerli bilgiler vermektedir. Ne yazık ki, bu aktörler günümüzü -belki de geleceğimizi- menfi yönde etkilemeye devam ediyorlar.