Genel bir özellik olarak öykülerin hiçbirine siyaset, politik olay ya da yorumun girmemiş olduğu söylenebilir. Bu, muhtemelen Gürcü yazarların bilinçli bir tercihi, kendilerini derin felsefi konulara eğilmek ya da topluma mesaj vermek türünden bir ruh hali içinde hissetmedikleri belli oluyor. Öykülerdeki tek politik olay, sarsıcı ve dramatik bir vurgu olarak II. Dünya Savaşı ve etkileri olarak beliriyor sadece. Burada da savaş hali içinde işgal edenin ve işgale uğrayanın siluetleri var en fazla. Toprakla içli dışlı toplulukların çoğunda görülebileceği türden bir sertlikse tüm öykülerin dokusuna sinmiş denebilir. Duygusallığa yer yok.
Ancak N. Dumbadze'nin 'Köpek' adlı öyküsü (kitaptaki en güzel öykülerden biri) gibi, merkezinde hayvanların durduğu birkaç öyküde farklı türden bir sıcaklık da mevcut. Kuduz korkusunun -kuruntusunun-kol gezdiği köyde, köpeğini öldürmeye kıyamayan ihtiyar köylü, itirazlar karşısında, öldüğünde mezarının üstünde bir köpeğin ulumasını istediğini söyler, işte her şey bu kadar yalın, bir o kadar da gerçek." (Arka kapaktan)
Genel bir özellik olarak öykülerin hiçbirine siyaset, politik olay ya da yorumun girmemiş olduğu söylenebilir. Bu, muhtemelen Gürcü yazarların bilinçli bir tercihi, kendilerini derin felsefi konulara eğilmek ya da topluma mesaj vermek türünden bir ruh hali içinde hissetmedikleri belli oluyor. Öykülerdeki tek politik olay, sarsıcı ve dramatik bir vurgu olarak II. Dünya Savaşı ve etkileri olarak beliriyor sadece. Burada da savaş hali içinde işgal edenin ve işgale uğrayanın siluetleri var en fazla. Toprakla içli dışlı toplulukların çoğunda görülebileceği türden bir sertlikse tüm öykülerin dokusuna sinmiş denebilir. Duygusallığa yer yok.
Ancak N. Dumbadze'nin 'Köpek' adlı öyküsü (kitaptaki en güzel öykülerden biri) gibi, merkezinde hayvanların durduğu birkaç öyküde farklı türden bir sıcaklık da mevcut. Kuduz korkusunun -kuruntusunun-kol gezdiği köyde, köpeğini öldürmeye kıyamayan ihtiyar köylü, itirazlar karşısında, öldüğünde mezarının üstünde bir köpeğin ulumasını istediğini söyler, işte her şey bu kadar yalın, bir o kadar da gerçek." (Arka kapaktan)