Şehir monografilerinin önemi her geçen gün biraz daha artmaktadır. Çünkü şehir monografileriyle bir şehrin anatomisini öğrenme imkânına kavuşuruz. İnsanların veya insanlığın tarihi olduğu gibi şehirlerin de birer tarihi vardır. Başka bir ifade ile denilebilir ki insanlık tarihi, şehirlerin tarihidir. Bu yönüyle bir şehrin ne zaman ve kim tarafından kurulduğu, bu şehirlerde medeniyet kuran milletlerin kimler olduğu, bu medeniyetlerin insanlığa sundukları maddî ve manevî mirasın neler olduğu çok önemlidir. Bu yönüyle birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Urfa'nın arkeoloji, tarih, din, kültür, sanat ve edebiyat açışından önemli ve bereketli bir yer olduğu bilinmektedir.
Urfalı Dîvân Şâirleri isimli bu çalışma, biyografik eserlerin başında gelen tezkireler olmak üzere diğer biyografik/bibliyografik kaynaklarda ve başka çalışmalarda tespit edilen ve divân edebiyatının temsilcisi sayılan Urfalı şairleri içermektedir. Biyografik eserlere göre Urfalı en eski divân şairi Rüşdî (ö. 1677) mahlasını kullanan şairdir. Rüşdî ile muasır üç (3) divan şairi varken 18. yüzyılda bu sayı on beşe (15) yükselerek büyük bir artış göstermiştir. Bu çalışmada, 17. yüzyıldan 20. yüzyılın sonlarına kadar yetişen Urfalı divan şairi sayısı yüz on yedi (117) olarak tespit edilmiştir. Bu sayı, Urfa edebiyatı için hiç de küçümsenmeyecek bir rakamdır. Bu şairlerin büyük çoğunluğu, eski edebiyatın yerini yeni edebiyata terk ettiği, dolayısıyla yeni türlerin rağbet edildiği 19. ve 20. yüzyıllarda yetişmiştir. Bu da gösteriyor ki asırlardır devam eden divân şiir geleneği hemen kesintiye uğramamış, varlığını Urfa başta olmak üzere Anadolu'nun muhtelif şehirlerinde yetişen yüzlerce belki binlerce şair ile devam ettirmiştir.