#smrgSAHAF Us ve Devrim: Hegel ve Toplumsal Kuramın Doğuşu - 1954'te Yazılan Ek ile -

Stok Kodu:
1199156166
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
361 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
2
Basım Tarihi:
1989
Çeviren:
Aziz Yardımlı
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199156166
542321
Us ve Devrim: Hegel ve Toplumsal Kuramın Doğuşu - 1954'te Yazılan Ek ile -
Us ve Devrim: Hegel ve Toplumsal Kuramın Doğuşu - 1954'te Yazılan Ek ile - #smrgSAHAF
0.00
Marxizm ve Felsefe arasında kurulduğu ileri sürülen ilişki gizi yaratıcılarının kendileri tarafından anlaşılmayan bir paradoks olarak kalır: Felsefeyi ancak baştan sona yadsınması koşuluyla doğrulamak, ya da Özerk Usu—saltık ideanın kendisini, felsefenin de bu biricik gerçek kavramını—insan varoluşunun en bayağı koşullarının bir türevi olarak kutlamak. Ozdekçi ideolog ortadan kaldırdığı Felsefenin ve Tanrının yerine bir altyapı türevi olarak kendi bilincini önerir, dünyayı değiştirmeye önce kendi usunu devirerek başlar. Us ve Devrim'de Marcuse'nin Hegel'in idealizminin 'temellerini' vermesi herşeyden önce bu felsefenin asıl eytişimsel temellerinin yerine modern tutkunun, yabanıl güç ve gönenç ilkelerinin geçirilmesi anlamına gelir— düşüncede bir 'devrim' ki, halkın yokedici gücü ve ideologun nefret ve terörü ile birleştiğinde, sonuçlarında yaşamın kendisini yerle bir etmekten daha önemsiz olmadığını göstermiştir. Çalışmada dizge ve yöntem bilinci konusunda Hegel'in Platon ve Aristoteles'ten ödünç aldığı kurgul geleneğin hiç olmazsa bir sezgisini bekleyen okura bir düşkırıklığından daha çoğu sunulmaz. Marcuse bize özgür Felsefenin 'temellerinin' nasıl baskıcı egemenlik mantığından türetildiğini anlatır. Özerk usun eytişimsel öz-belirlenimini bir yana atarak, salt dışsal bir belirlenimini üretme uğruna çalışıp çabalar, ve son çözümlemede her nasılsa yel değirmenleri ve buhar makineleri gibi özdeksel altyapısal nesneler tarafından belirlenen bir 'tarih' anlayışı temelinde Hegel'in felsefesini pragmatik/politik bir sömürüye uyarlama girişiminde bulunur. Bu balamdan Us ve Devrim kurgul felsefeyi bir komplo olarak, tarihsel egemenlik usuna anlatım veren felsefecilerin egemen sınıflara bir hizmetleri olarak gören Marxizmin, ve, daha da genel olarak, çağın düşüncenin değil ama düşüncenin çağın ürünü olduğunu düşünen Avrupa materyalizminin felsefeden ne yapabildiğini gösteren özlü bir belgeseldir. -Aziz Yardımlı (Arka kapaktan)
Marxizm ve Felsefe arasında kurulduğu ileri sürülen ilişki gizi yaratıcılarının kendileri tarafından anlaşılmayan bir paradoks olarak kalır: Felsefeyi ancak baştan sona yadsınması koşuluyla doğrulamak, ya da Özerk Usu—saltık ideanın kendisini, felsefenin de bu biricik gerçek kavramını—insan varoluşunun en bayağı koşullarının bir türevi olarak kutlamak. Ozdekçi ideolog ortadan kaldırdığı Felsefenin ve Tanrının yerine bir altyapı türevi olarak kendi bilincini önerir, dünyayı değiştirmeye önce kendi usunu devirerek başlar. Us ve Devrim'de Marcuse'nin Hegel'in idealizminin 'temellerini' vermesi herşeyden önce bu felsefenin asıl eytişimsel temellerinin yerine modern tutkunun, yabanıl güç ve gönenç ilkelerinin geçirilmesi anlamına gelir— düşüncede bir 'devrim' ki, halkın yokedici gücü ve ideologun nefret ve terörü ile birleştiğinde, sonuçlarında yaşamın kendisini yerle bir etmekten daha önemsiz olmadığını göstermiştir. Çalışmada dizge ve yöntem bilinci konusunda Hegel'in Platon ve Aristoteles'ten ödünç aldığı kurgul geleneğin hiç olmazsa bir sezgisini bekleyen okura bir düşkırıklığından daha çoğu sunulmaz. Marcuse bize özgür Felsefenin 'temellerinin' nasıl baskıcı egemenlik mantığından türetildiğini anlatır. Özerk usun eytişimsel öz-belirlenimini bir yana atarak, salt dışsal bir belirlenimini üretme uğruna çalışıp çabalar, ve son çözümlemede her nasılsa yel değirmenleri ve buhar makineleri gibi özdeksel altyapısal nesneler tarafından belirlenen bir 'tarih' anlayışı temelinde Hegel'in felsefesini pragmatik/politik bir sömürüye uyarlama girişiminde bulunur. Bu balamdan Us ve Devrim kurgul felsefeyi bir komplo olarak, tarihsel egemenlik usuna anlatım veren felsefecilerin egemen sınıflara bir hizmetleri olarak gören Marxizmin, ve, daha da genel olarak, çağın düşüncenin değil ama düşüncenin çağın ürünü olduğunu düşünen Avrupa materyalizminin felsefeden ne yapabildiğini gösteren özlü bir belgeseldir. -Aziz Yardımlı (Arka kapaktan)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat