#smrgKİTABEVİ Uygarlık Tarihi - 2024

Editör:
Uğur Zeren
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
ISBN-10:
6259808666
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Stok Kodu:
1199231019
Boyut:
17x24
Sayfa Sayısı:
384
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
280,00
Havale/EFT ile: 271,60
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199231019
617934
Uygarlık Tarihi -        2024
Uygarlık Tarihi - 2024 #smrgKİTABEVİ
280.00
Uygarlık kavramı, çoğu zaman “kültür” kavramı ile eşdeğer bir şekilde kullanılmaktadır. Ne var ki bu iki kavram aslen eş anlamlı değildir. Ziraat sözcüğü ile akraba olan “kültür” kelimesi Latince “Colere” fiilinden türemiştir ve “ekip biçmek, toprağı işlemek” gibi anlamlar taşımaktadır. Uygarlık kelimesi ise “yurttaş” (civis) ve “devlet” (civitas) ile aynı kökten gelmekte, “kentlilik, kentte yaşam ve kent kuralları” gibi anlamları taşımaktadır. Kelimelerin tarihsel kökenine bakıldığında dahi uygarlık kavramının kültürü de kapsayan bir küme olduğu ve kültür kavramının ötesinde bir unsur olduğu anlaşılmaktadır.

Kavramların günümüzdeki anlamları incelendiğinde bu fark daha belirgin olarak göze çarpmaktadır. Örneğin Alfred Weber'e göre uygarlık “uygulamalı teknikler bütünü ve doğa üzerinde etki meydana getiren araçların toplamı” olarak tanımlanabilir; kültür ise “normatif ilkeler; değerler ve idealler, tek kelimeyle zihniyettir.” Kültür, bilinçli değil, kendiliğinden öğrenilir. Nesilden nesle doğal yollarla aktarılır, alışkanlık haline gelir, değişime kapalıdır, tutucudur, zamanla katılaşır ve fanatikçe savunulur. Uygarlık bu şekilde inşa edilemez, geliştirilemez ve savunulamaz. Onun bir bilinci ve amacı olmalıdır. Kültür kendini korumaya odaklıyken uygarlık, gelişmek ve değişime açık olmak zorundadır. Kültür duygulara, anılara ve geçmişe dayanır; uygarlıkta ise rasyonellik ve gelecek planları devrededir.

Bu noktada uygarlığın ölçülebilir bir kavram olduğu söylenebilir, ancak kültür için aynı şey söz konusu değildir. Gelişmiş ve gelişmemiş kültürlerden söz etmek anlamsızdır. Mozart'ın müziğinin Afrika müziğine tercih edilmesi veya tam tersi, insanların beğenileri ile ilgili bir tutumdur. Uygarlık ise ölçülebilir ve kronolojik bir sıraya yerleştirilebilir. Örneğin, Mezopotamya ve Mısır sanatının estetik yanlarını karşılaştıramayız, ancak her iki uygarlığın mimari, takvim ve matematik hesaplamalarındaki başarılarını karşılaştırmak mümkündür. Dolayısıyla uygarlıklar arasında bir tür “gelişmişlik”ten bahsetmek mümkündür.

Bu bağlamda, elinizde bulunan kitapta uygarlığın ölçülebilir özelliklerinden hareketle bir “uygarlık tarihi kronolojisi” aktarılmıştır. Prehistorik dönemlerden başlayıp 19.yüzyıla dek dünya uygarlıklarının gelişim süreci, kültürün uygarlığa ve uygarlığın kültüre olan etkileri, bilim, sanat, mimari gibi unsurların tarihsel gelişimi gibi konulara değinilmiş ve bu unsurların uygarlık tarihi üzerindeki etkileri ele alınmıştır.

Uygarlık kavramı, çoğu zaman “kültür” kavramı ile eşdeğer bir şekilde kullanılmaktadır. Ne var ki bu iki kavram aslen eş anlamlı değildir. Ziraat sözcüğü ile akraba olan “kültür” kelimesi Latince “Colere” fiilinden türemiştir ve “ekip biçmek, toprağı işlemek” gibi anlamlar taşımaktadır. Uygarlık kelimesi ise “yurttaş” (civis) ve “devlet” (civitas) ile aynı kökten gelmekte, “kentlilik, kentte yaşam ve kent kuralları” gibi anlamları taşımaktadır. Kelimelerin tarihsel kökenine bakıldığında dahi uygarlık kavramının kültürü de kapsayan bir küme olduğu ve kültür kavramının ötesinde bir unsur olduğu anlaşılmaktadır.

Kavramların günümüzdeki anlamları incelendiğinde bu fark daha belirgin olarak göze çarpmaktadır. Örneğin Alfred Weber'e göre uygarlık “uygulamalı teknikler bütünü ve doğa üzerinde etki meydana getiren araçların toplamı” olarak tanımlanabilir; kültür ise “normatif ilkeler; değerler ve idealler, tek kelimeyle zihniyettir.” Kültür, bilinçli değil, kendiliğinden öğrenilir. Nesilden nesle doğal yollarla aktarılır, alışkanlık haline gelir, değişime kapalıdır, tutucudur, zamanla katılaşır ve fanatikçe savunulur. Uygarlık bu şekilde inşa edilemez, geliştirilemez ve savunulamaz. Onun bir bilinci ve amacı olmalıdır. Kültür kendini korumaya odaklıyken uygarlık, gelişmek ve değişime açık olmak zorundadır. Kültür duygulara, anılara ve geçmişe dayanır; uygarlıkta ise rasyonellik ve gelecek planları devrededir.

Bu noktada uygarlığın ölçülebilir bir kavram olduğu söylenebilir, ancak kültür için aynı şey söz konusu değildir. Gelişmiş ve gelişmemiş kültürlerden söz etmek anlamsızdır. Mozart'ın müziğinin Afrika müziğine tercih edilmesi veya tam tersi, insanların beğenileri ile ilgili bir tutumdur. Uygarlık ise ölçülebilir ve kronolojik bir sıraya yerleştirilebilir. Örneğin, Mezopotamya ve Mısır sanatının estetik yanlarını karşılaştıramayız, ancak her iki uygarlığın mimari, takvim ve matematik hesaplamalarındaki başarılarını karşılaştırmak mümkündür. Dolayısıyla uygarlıklar arasında bir tür “gelişmişlik”ten bahsetmek mümkündür.

Bu bağlamda, elinizde bulunan kitapta uygarlığın ölçülebilir özelliklerinden hareketle bir “uygarlık tarihi kronolojisi” aktarılmıştır. Prehistorik dönemlerden başlayıp 19.yüzyıla dek dünya uygarlıklarının gelişim süreci, kültürün uygarlığa ve uygarlığın kültüre olan etkileri, bilim, sanat, mimari gibi unsurların tarihsel gelişimi gibi konulara değinilmiş ve bu unsurların uygarlık tarihi üzerindeki etkileri ele alınmıştır.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat