#smrgKİTABEVİ Uygulamalı Marka Hukuku : 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu Işığında - 2024
Marka Hukuku, marka tescili tanımak ve arkasında durarak onu korumaya odaklanmışken yargı sistemi adalet hizmetini yönetmek ve dağıtmakla meşguldür. Gerçekten de hukuki bir koruma mekanizması bulunmadığı, işletilmediği sürece, bir mütecavize karşı marka hakkı ileri sürmenin herhangi bir yararı bulunmamaktadır. Bu anlayışla üç büyük ilde kurulan fikri ve sınai haklar alanına özgü ihtisas mahkemelerinin diğer illerimize de yayılması beklenen olumlu gelişmelerden olacaktır.
Evrensel fikri mülkiyet hakkı standartlarını belirleyen TRIPS Anlaşması ve AB Marka Hukuku Yönergesine uyma gayretlerinin bina ettiği 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun yaklaşık yedi yıldır devam eden uygulaması, kitabımızın hazırlanmasına zemin oluşturmuş bulunmaktadır. Önceki döneme ait halen esas alınabilir nitelikte içtihatlara yer verilmiş, “uygulamacı gözüyle” yeni kurumların ve ilkelerin tanıtımı yapılmıştır. Özellikle Yargıtay 11 HD ve ilgili ceza dairelerinin bu alanda yarattıkları birikimin Marka Hukukumuzu biçimlendirdiğini teslim etmek gerekmektedir. Nitekim 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun getirdiği, ‘sessiz kalma yoluyla hak kaybı' (hak düşüm süresi) gibi birçok yeni hükmünün mehazı, yönergenin yanında, 11 HD'nin içtihatlarla sağladığı kazanımlardır.
Kitabın bu yeni baskısı aradan geçen zaman nedeniyle, verilen yeni içtihatların eklenmesiyle güncellenmiştir.
6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 22.06.2012'de yürürlüğe girmiş, bilahare 6.12.2018'de kabul edilen 7155 sayılı Kanun un 20 maddesinin TTK ‘na eklediği 5/A maddesi gereği, ticari alacaklar ile tazminat talepleri dava şartı arabuluculuğa tabi kılınmıştır. Marka hakkının ihlali ve tasarrufundan doğan davalar parasal talep içerdiğinde dava şartı arabuluculuğa tabi olduğundan, kitaba bu başlık da eklenmiştir.
Marka Hukuku, marka tescili tanımak ve arkasında durarak onu korumaya odaklanmışken yargı sistemi adalet hizmetini yönetmek ve dağıtmakla meşguldür. Gerçekten de hukuki bir koruma mekanizması bulunmadığı, işletilmediği sürece, bir mütecavize karşı marka hakkı ileri sürmenin herhangi bir yararı bulunmamaktadır. Bu anlayışla üç büyük ilde kurulan fikri ve sınai haklar alanına özgü ihtisas mahkemelerinin diğer illerimize de yayılması beklenen olumlu gelişmelerden olacaktır.
Evrensel fikri mülkiyet hakkı standartlarını belirleyen TRIPS Anlaşması ve AB Marka Hukuku Yönergesine uyma gayretlerinin bina ettiği 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun yaklaşık yedi yıldır devam eden uygulaması, kitabımızın hazırlanmasına zemin oluşturmuş bulunmaktadır. Önceki döneme ait halen esas alınabilir nitelikte içtihatlara yer verilmiş, “uygulamacı gözüyle” yeni kurumların ve ilkelerin tanıtımı yapılmıştır. Özellikle Yargıtay 11 HD ve ilgili ceza dairelerinin bu alanda yarattıkları birikimin Marka Hukukumuzu biçimlendirdiğini teslim etmek gerekmektedir. Nitekim 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun getirdiği, ‘sessiz kalma yoluyla hak kaybı' (hak düşüm süresi) gibi birçok yeni hükmünün mehazı, yönergenin yanında, 11 HD'nin içtihatlarla sağladığı kazanımlardır.
Kitabın bu yeni baskısı aradan geçen zaman nedeniyle, verilen yeni içtihatların eklenmesiyle güncellenmiştir.
6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 22.06.2012'de yürürlüğe girmiş, bilahare 6.12.2018'de kabul edilen 7155 sayılı Kanun un 20 maddesinin TTK ‘na eklediği 5/A maddesi gereği, ticari alacaklar ile tazminat talepleri dava şartı arabuluculuğa tabi kılınmıştır. Marka hakkının ihlali ve tasarrufundan doğan davalar parasal talep içerdiğinde dava şartı arabuluculuğa tabi olduğundan, kitaba bu başlık da eklenmiştir.