- Fredric Jameson
“Hegel toplumsal bir hareketin zafer anının aynı zamanda çözülme anı da olduğunu yazdı: Dış düşman ortadan kalktığında içkin antagonizmin kendisi patlamaktadır. Gopal Balakrishnan bize, bu patlamanın tam da liberal demokrasinin 1990'larda dünya çapında gördüğümüz zaferi için nasıl geçerli olduğunu bize göstermektedir – Fukuyama'nın “tarihin sonu” rüyası ekonomik krize ve siyasi başarısızlığa dönüşmüştür. Uzlaşmazlıklar kendisini kendi tarihsel anımıza yönlendirmek isteyen herkes için yazılmış bir kitaptır – yani herkes içindir.”
- Slavoj Zizek
Uzlaşmazlıklar merkezi, siyasi ve teorik sorulara değinmektedir: Neo-emperyalist savaş hali ve neo-liberalizm arasındaki ya da Amerikan hegemonyası ve kapitalist küreselleşme arasındaki ilişkiyi nasıl anlamalıyız? Yeni uluslararası düzenin temel konuları üzerine düşünceler, Westphalia Antlaşması'ndan Irak'ın İşgaline kadar kapitalist üretim tarzı ve modern devlet sisteminin içiçe geçmiş evriminin izini sürerek, alabildiğine geniş bir çerçevede anlatılmaktadır. Gopal Balakrishnan, kilit siyasi bakış açılarının –Tocqueville'in liberalizmi, Althusser'in Marksizmi ve radikal sağ üzerine Schmitt dahil olmak üzere– devlet iktidarı ve sivil toplum, demokrasi ve sınıf anlayışlarını sorgulamaktadır. Uzlaşmazlıklar, entelektüel tarih, siyaset felsefesi ve tarihsel sosyolojiyi bir araya getirerek “sermaye ve savaş çağının” son derece ayırt edici bir portresini çizmektedir.
- Fredric Jameson
“Hegel toplumsal bir hareketin zafer anının aynı zamanda çözülme anı da olduğunu yazdı: Dış düşman ortadan kalktığında içkin antagonizmin kendisi patlamaktadır. Gopal Balakrishnan bize, bu patlamanın tam da liberal demokrasinin 1990'larda dünya çapında gördüğümüz zaferi için nasıl geçerli olduğunu bize göstermektedir – Fukuyama'nın “tarihin sonu” rüyası ekonomik krize ve siyasi başarısızlığa dönüşmüştür. Uzlaşmazlıklar kendisini kendi tarihsel anımıza yönlendirmek isteyen herkes için yazılmış bir kitaptır – yani herkes içindir.”
- Slavoj Zizek
Uzlaşmazlıklar merkezi, siyasi ve teorik sorulara değinmektedir: Neo-emperyalist savaş hali ve neo-liberalizm arasındaki ya da Amerikan hegemonyası ve kapitalist küreselleşme arasındaki ilişkiyi nasıl anlamalıyız? Yeni uluslararası düzenin temel konuları üzerine düşünceler, Westphalia Antlaşması'ndan Irak'ın İşgaline kadar kapitalist üretim tarzı ve modern devlet sisteminin içiçe geçmiş evriminin izini sürerek, alabildiğine geniş bir çerçevede anlatılmaktadır. Gopal Balakrishnan, kilit siyasi bakış açılarının –Tocqueville'in liberalizmi, Althusser'in Marksizmi ve radikal sağ üzerine Schmitt dahil olmak üzere– devlet iktidarı ve sivil toplum, demokrasi ve sınıf anlayışlarını sorgulamaktadır. Uzlaşmazlıklar, entelektüel tarih, siyaset felsefesi ve tarihsel sosyolojiyi bir araya getirerek “sermaye ve savaş çağının” son derece ayırt edici bir portresini çizmektedir.