Böyle bir yaklaşım, her ne kadar çeşitli kadim geleneklerde mevcutsa da özellikle İslam düşünce geleneğinde tebarüz etmektedir. Bu durum, genel İslam düşüncesinin önemli bir kesitini teşkil eden Osmanlı düşünce ve felsefe geleneği için de aynen geçerlidir. Bu geleneğin en büyük temsilcilerinden Kemalpaşazade'nin (ö. 940 / 1534) düşüncesi üzerinden gerçekleştirilen elinizdeki çalışma, bunu, tüm açıklığıyla ortaya koymaktadır.
Belirtmek gerekir ki, Kemalpaşazade, bir varlık ve insan filozofu olarak, Osmanlı felsefesinde mühim bir yere sahiptir. Onun önemi, insani ontolojik bütünlüğüyle ele almasında olduğu kadar varlık ve insan sorununa getirdiği çözüm önerilerinde de açığa çıkar. Aslında bu gerçek, böyle bir çalışmanın niçin "Kemalpaşazade bağlamında" yapıldığı sorusunun da cevabını içermektedir.
Böyle bir yaklaşım, her ne kadar çeşitli kadim geleneklerde mevcutsa da özellikle İslam düşünce geleneğinde tebarüz etmektedir. Bu durum, genel İslam düşüncesinin önemli bir kesitini teşkil eden Osmanlı düşünce ve felsefe geleneği için de aynen geçerlidir. Bu geleneğin en büyük temsilcilerinden Kemalpaşazade'nin (ö. 940 / 1534) düşüncesi üzerinden gerçekleştirilen elinizdeki çalışma, bunu, tüm açıklığıyla ortaya koymaktadır.
Belirtmek gerekir ki, Kemalpaşazade, bir varlık ve insan filozofu olarak, Osmanlı felsefesinde mühim bir yere sahiptir. Onun önemi, insani ontolojik bütünlüğüyle ele almasında olduğu kadar varlık ve insan sorununa getirdiği çözüm önerilerinde de açığa çıkar. Aslında bu gerçek, böyle bir çalışmanın niçin "Kemalpaşazade bağlamında" yapıldığı sorusunun da cevabını içermektedir.