#smrgSAHAF Watt -

Basıldığı Matbaa:
Renk Basımevi
Dizi Adı:
Edebiyat 28
ISBN-10:
9755390480
Kargoya Teslim Süresi:
1&3
Stok Kodu:
1199144270
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
214 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
1993
Çeviren:
Uğur Ün
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199144270
530440
Watt -
Watt - #smrgSAHAF
0.00
Watt, yüzyıla damgasını vurmuş birkaç yazardan biri olan Samuel Beckett'in yazdığı ikinci "roman." 2. Dünya Savaşı sırasında yazılmasına ve Beckett'in Fransız direniş hareketine aktif olarak katılmış olmasına rağmen savaşla ilgili hiçbir şey içermiyor. Peki neyle ilgili bu roman? Hiçbir şeyle! Olay örgüsü yok (olay yok ki zaten); karakter deseniz, Watt'ı ya da Bay Knott'u ne kadar karakter sayabilirseniz o kadar var, yani hak getire; parlak cümleler, Joycevari üslup cambazlıkları arıyorsanız, üzgünüz: Namevcut. Simgesever okurları da önceden uyarmalı: Beckett son cümlede, "yazdıklarımda simgesel anlam arayanların boynu altında kalsın" demekte, aman dikkat! Ne var peki? Watt diye bir adam var, gülmeyi bile bilmiyor, sessiz sinema komikleri gibi yürüyor, acayip bir biçimde konuşuyor. Garip bir "anlamsal kesinlik" ihtiyacı içinde, her şeye bir de kendisinin ad vermesi; zihninde en sıradan işlerin (sözgelimi bir köpeğe yemek verilmesinin) olası bütün yürütülüş biçimlerini gözden geçirip en akla uygun biçimde yeniden kurması gerekiyor. (Metin bu türden, kimilerine iç bayıcı kimilerine ise çok eğlenceli gelebilecek, kılı kırk yaran akıl yürütmelerle dolu). Watt, Bay Knott diye birinin evine uşak olarak giriyor, bir süre kalıyor, sonra da ayrılıyor. "Olay" bundan ibaret. Arada da birbirinden grotesk birkaç kişi girip çıkıyor metne. Hepsi bu! Başka ne var; eşi benzeri olmayan, müthiş bir kara mizah, "insan türünün soyluluğu" denen şeyin, özellikle de insan zihninin abuk sabukluğunun acımasızca teşhir edilmesi, olağanüstü yalın ve karmaşık olmayı inanılmaz bir biçimde birleştiren bir de dil var bizce. "Güldürürken can acıtan" bir kitap. "Zor" metinler okumayı göze alanlar için vazgeçilmez...
Watt, yüzyıla damgasını vurmuş birkaç yazardan biri olan Samuel Beckett'in yazdığı ikinci "roman." 2. Dünya Savaşı sırasında yazılmasına ve Beckett'in Fransız direniş hareketine aktif olarak katılmış olmasına rağmen savaşla ilgili hiçbir şey içermiyor. Peki neyle ilgili bu roman? Hiçbir şeyle! Olay örgüsü yok (olay yok ki zaten); karakter deseniz, Watt'ı ya da Bay Knott'u ne kadar karakter sayabilirseniz o kadar var, yani hak getire; parlak cümleler, Joycevari üslup cambazlıkları arıyorsanız, üzgünüz: Namevcut. Simgesever okurları da önceden uyarmalı: Beckett son cümlede, "yazdıklarımda simgesel anlam arayanların boynu altında kalsın" demekte, aman dikkat! Ne var peki? Watt diye bir adam var, gülmeyi bile bilmiyor, sessiz sinema komikleri gibi yürüyor, acayip bir biçimde konuşuyor. Garip bir "anlamsal kesinlik" ihtiyacı içinde, her şeye bir de kendisinin ad vermesi; zihninde en sıradan işlerin (sözgelimi bir köpeğe yemek verilmesinin) olası bütün yürütülüş biçimlerini gözden geçirip en akla uygun biçimde yeniden kurması gerekiyor. (Metin bu türden, kimilerine iç bayıcı kimilerine ise çok eğlenceli gelebilecek, kılı kırk yaran akıl yürütmelerle dolu). Watt, Bay Knott diye birinin evine uşak olarak giriyor, bir süre kalıyor, sonra da ayrılıyor. "Olay" bundan ibaret. Arada da birbirinden grotesk birkaç kişi girip çıkıyor metne. Hepsi bu! Başka ne var; eşi benzeri olmayan, müthiş bir kara mizah, "insan türünün soyluluğu" denen şeyin, özellikle de insan zihninin abuk sabukluğunun acımasızca teşhir edilmesi, olağanüstü yalın ve karmaşık olmayı inanılmaz bir biçimde birleştiren bir de dil var bizce. "Güldürürken can acıtan" bir kitap. "Zor" metinler okumayı göze alanlar için vazgeçilmez...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat