#smrgKİTABEVİ XI.-XIII. Yüzyıl Yakın Doğu Hristiyan Dünyasında Kadın ve Siyaset (Haçlı, Bizans, Ermeni ve Gürcü) - 2024
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6258055795
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
13x21
Sayfa Sayısı:
544
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
511,00
Havale/EFT ile:
495,67
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199234410
621346
https://www.simurgkitabevi.com/xi-xiii-yuzyil-yakin-dogu-hristiyan-dunyasinda-kadin-ve-siyaset-hacli-bizans-ermeni-ve-gurcu-2024
XI.-XIII. Yüzyıl Yakın Doğu Hristiyan Dünyasında Kadın ve Siyaset (Haçlı, Bizans, Ermeni ve Gürcü) - 2024 #smrgKİTABEVİ
511.00
Günümüz güçlü kadın imajının temelleri belki de yüzlerce yıl önce Orta Çağ'ın karanlık dünyasında atılmıştı. Hayatta kalma içgüdüsü mü yoksa zamanın ruhu mu kadınları daha cesur davranmaya sevk etti bilinmez ama Yakın Doğu'nun siyasî ve sosyal hayatında varlığı inkâr edilemez bir gerçektir kadınlar. Yüzlerce yıldır verdikleri var olma mücadelesinin belki de en önemli dönüm noktası tam da burası yani klasik Orta Çağ'dır.
Asırlardır Bizans, Ermeni ve Gürcülerin aralarında kurdukları münasebetler zaman zaman çatışma boyutuna ulaşmış olsa da kadın merkezli kurulan evlilik ilişkileri kısmen düşmanlıkların son bulmasına dahası ittifakların kurulmasına yol açmıştı. Ancak XI. yüzyıl itibariyle artık yeni mücadeleler ve bitmek bilmeyen düşmanlıklar baş göstermiş ve Haçlıların gelişiyle var olan kaos ve kargaşa ortamı içinden çıkılmaz bir hal almıştı. Tabi ki bu dönemde kadınlar sadece sarayların süslü salonlarında gördüklerimizden ibaret değildi. Bazen dinî, çoğunlukla da sosyal hayatın içerisinde sıradan yaşamlar süren kadınlar her an her yerden çıkıyordu karşımıza. Haçlı Seferleri sırasında şövalyeler gibi zırhlar içerisinde savaşırken, savaşan askerlere su verirken, bazen siperler içerisinde toprak kazarken bazen de ellerindeki bıçaklarla Müslümanları öldürürken görüyorduk kadınları. Fransa'nın bağrından gemilerle Mukaddes Kudüs'ün yolunu tutan bu gözü pek kadınların amacı ganimet olamazdı. Onlar belki de dünyevî arzuların pençesinden çıkıp savaşın getirdiği külfete katlanarak ebedî hayatlarının garantisini istiyorlardı. Zaten Papalığın savaşa teşvik vaazları da bu tarz insanlar için Haçlı Seferlerini savaşmaktan farklı bir boyuta taşıyordu.
Bizzat şahitlerin gözünden, mektuplaşmalardan, kroniklerden ve döneme dair neredeyse tüm kaynaklardan istifadeyle hazırlanmış olan bu kitap kadınların dünyasına doğru yepyeni bir kapıyı aralamaktadır.
Asırlardır Bizans, Ermeni ve Gürcülerin aralarında kurdukları münasebetler zaman zaman çatışma boyutuna ulaşmış olsa da kadın merkezli kurulan evlilik ilişkileri kısmen düşmanlıkların son bulmasına dahası ittifakların kurulmasına yol açmıştı. Ancak XI. yüzyıl itibariyle artık yeni mücadeleler ve bitmek bilmeyen düşmanlıklar baş göstermiş ve Haçlıların gelişiyle var olan kaos ve kargaşa ortamı içinden çıkılmaz bir hal almıştı. Tabi ki bu dönemde kadınlar sadece sarayların süslü salonlarında gördüklerimizden ibaret değildi. Bazen dinî, çoğunlukla da sosyal hayatın içerisinde sıradan yaşamlar süren kadınlar her an her yerden çıkıyordu karşımıza. Haçlı Seferleri sırasında şövalyeler gibi zırhlar içerisinde savaşırken, savaşan askerlere su verirken, bazen siperler içerisinde toprak kazarken bazen de ellerindeki bıçaklarla Müslümanları öldürürken görüyorduk kadınları. Fransa'nın bağrından gemilerle Mukaddes Kudüs'ün yolunu tutan bu gözü pek kadınların amacı ganimet olamazdı. Onlar belki de dünyevî arzuların pençesinden çıkıp savaşın getirdiği külfete katlanarak ebedî hayatlarının garantisini istiyorlardı. Zaten Papalığın savaşa teşvik vaazları da bu tarz insanlar için Haçlı Seferlerini savaşmaktan farklı bir boyuta taşıyordu.
Bizzat şahitlerin gözünden, mektuplaşmalardan, kroniklerden ve döneme dair neredeyse tüm kaynaklardan istifadeyle hazırlanmış olan bu kitap kadınların dünyasına doğru yepyeni bir kapıyı aralamaktadır.
Günümüz güçlü kadın imajının temelleri belki de yüzlerce yıl önce Orta Çağ'ın karanlık dünyasında atılmıştı. Hayatta kalma içgüdüsü mü yoksa zamanın ruhu mu kadınları daha cesur davranmaya sevk etti bilinmez ama Yakın Doğu'nun siyasî ve sosyal hayatında varlığı inkâr edilemez bir gerçektir kadınlar. Yüzlerce yıldır verdikleri var olma mücadelesinin belki de en önemli dönüm noktası tam da burası yani klasik Orta Çağ'dır.
Asırlardır Bizans, Ermeni ve Gürcülerin aralarında kurdukları münasebetler zaman zaman çatışma boyutuna ulaşmış olsa da kadın merkezli kurulan evlilik ilişkileri kısmen düşmanlıkların son bulmasına dahası ittifakların kurulmasına yol açmıştı. Ancak XI. yüzyıl itibariyle artık yeni mücadeleler ve bitmek bilmeyen düşmanlıklar baş göstermiş ve Haçlıların gelişiyle var olan kaos ve kargaşa ortamı içinden çıkılmaz bir hal almıştı. Tabi ki bu dönemde kadınlar sadece sarayların süslü salonlarında gördüklerimizden ibaret değildi. Bazen dinî, çoğunlukla da sosyal hayatın içerisinde sıradan yaşamlar süren kadınlar her an her yerden çıkıyordu karşımıza. Haçlı Seferleri sırasında şövalyeler gibi zırhlar içerisinde savaşırken, savaşan askerlere su verirken, bazen siperler içerisinde toprak kazarken bazen de ellerindeki bıçaklarla Müslümanları öldürürken görüyorduk kadınları. Fransa'nın bağrından gemilerle Mukaddes Kudüs'ün yolunu tutan bu gözü pek kadınların amacı ganimet olamazdı. Onlar belki de dünyevî arzuların pençesinden çıkıp savaşın getirdiği külfete katlanarak ebedî hayatlarının garantisini istiyorlardı. Zaten Papalığın savaşa teşvik vaazları da bu tarz insanlar için Haçlı Seferlerini savaşmaktan farklı bir boyuta taşıyordu.
Bizzat şahitlerin gözünden, mektuplaşmalardan, kroniklerden ve döneme dair neredeyse tüm kaynaklardan istifadeyle hazırlanmış olan bu kitap kadınların dünyasına doğru yepyeni bir kapıyı aralamaktadır.
Asırlardır Bizans, Ermeni ve Gürcülerin aralarında kurdukları münasebetler zaman zaman çatışma boyutuna ulaşmış olsa da kadın merkezli kurulan evlilik ilişkileri kısmen düşmanlıkların son bulmasına dahası ittifakların kurulmasına yol açmıştı. Ancak XI. yüzyıl itibariyle artık yeni mücadeleler ve bitmek bilmeyen düşmanlıklar baş göstermiş ve Haçlıların gelişiyle var olan kaos ve kargaşa ortamı içinden çıkılmaz bir hal almıştı. Tabi ki bu dönemde kadınlar sadece sarayların süslü salonlarında gördüklerimizden ibaret değildi. Bazen dinî, çoğunlukla da sosyal hayatın içerisinde sıradan yaşamlar süren kadınlar her an her yerden çıkıyordu karşımıza. Haçlı Seferleri sırasında şövalyeler gibi zırhlar içerisinde savaşırken, savaşan askerlere su verirken, bazen siperler içerisinde toprak kazarken bazen de ellerindeki bıçaklarla Müslümanları öldürürken görüyorduk kadınları. Fransa'nın bağrından gemilerle Mukaddes Kudüs'ün yolunu tutan bu gözü pek kadınların amacı ganimet olamazdı. Onlar belki de dünyevî arzuların pençesinden çıkıp savaşın getirdiği külfete katlanarak ebedî hayatlarının garantisini istiyorlardı. Zaten Papalığın savaşa teşvik vaazları da bu tarz insanlar için Haçlı Seferlerini savaşmaktan farklı bir boyuta taşıyordu.
Bizzat şahitlerin gözünden, mektuplaşmalardan, kroniklerden ve döneme dair neredeyse tüm kaynaklardan istifadeyle hazırlanmış olan bu kitap kadınların dünyasına doğru yepyeni bir kapıyı aralamaktadır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.