“Ve bunca yıl sonra... Hep aradığı o umudu hiç de bulamayacağını bilen, bunu çoktan öğrenmek zorunda kalmış olan bir adam gelecekti bu kıyıya. Umutlanmanın boşa umutlanmakla sonuçlanacağını bilen, yine de umutlanmayı, yeniden.. yeniden umutlanmayı kendine hiç yasaklamamış olan; oysa, umutlara kolayca kapılma yaşını da iyice geride bırakmış olan, bir adam...Bu kıyıda...Bu yabancı, bu yaşlı, bu kendini –daha da– yaşlı görür adam, kendi kendinin büyücüsü, bu adam. Şu geçmiş yazı arkada bırakmış, gitmiş yazdan kala kala üzünç kalmış, –ve onu da yüklenip yanında getirmiş bir adam. Yürek sesinde bir tuhaflık sezinlemiş de buralara kaçmış gibi duran. Yalnızlık çeken.”
“Ve bunca yıl sonra... Hep aradığı o umudu hiç de bulamayacağını bilen, bunu çoktan öğrenmek zorunda kalmış olan bir adam gelecekti bu kıyıya. Umutlanmanın boşa umutlanmakla sonuçlanacağını bilen, yine de umutlanmayı, yeniden.. yeniden umutlanmayı kendine hiç yasaklamamış olan; oysa, umutlara kolayca kapılma yaşını da iyice geride bırakmış olan, bir adam...Bu kıyıda...Bu yabancı, bu yaşlı, bu kendini –daha da– yaşlı görür adam, kendi kendinin büyücüsü, bu adam. Şu geçmiş yazı arkada bırakmış, gitmiş yazdan kala kala üzünç kalmış, –ve onu da yüklenip yanında getirmiş bir adam. Yürek sesinde bir tuhaflık sezinlemiş de buralara kaçmış gibi duran. Yalnızlık çeken.”