#smrgKİTABEVİ Yalnızlığın Anatomisi - 2024
Editör:
Dilara Alemdar
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6259993072
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
13x19
Sayfa Sayısı:
112
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024
Çeviren:
Bülent Ayyıldız
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
98,00
Havale/EFT ile:
95,06
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199220866
607517
https://www.simurgkitabevi.com/yalnizligin-anatomisi-2024
Yalnızlığın Anatomisi - 2024 #smrgKİTABEVİ
98.00
“Tanrım, her şey olması gerektiği gibi, her şeyin böyle olması gerektiğini anladım. Tanrım! Ulu Tanrım! Tüm bu düzen, ne kadar da tuhaf ama bir yandan da basit, vahşi, tatlı, acımasız, hoş, korkunç, gizemli. Tüm bu düzen ne kadar da mutlak ve tanıdık!”
Hayattayken William Faulkner, Scott Fitzgerald ve Hemingway'le birlikte Amerika'nın en güçlü kalemleri arasında anılan Thomas Wolfe, ülkemizde pek bilinmeyen bir yazar. Üslubuyla Philip Roth, Pat Conroy ve Beat Kuşağı yazarlarına ilham olan Wolfe, olay örgüsü, karakter dönüşümü gibi bildik kurmaca ögelerini esas almaktansa, bir gezginin merakı ve bir şairin iç sesiyle “an”ın ve sıradan olayların peşine düşüyor. Otobiyografik izler taşıyan eserlerinde Amerikan topraklarının ıssızlığını, doldurulamayan boşluklarını, insanlarının yalnızlıklarını anlatıyor. Öyküleri başka bir kıtanın özelliklerinden beslense de, insanın büyük umutları ve dibe vurduğu koyu karamsarlığı arasındaki mücadelesini betimlemede mahir bir usta. Ray Bradbury onu “dünyayı yiyip, lav kusan adam” olarak tanımlarken tam da bu noktaya işaret ediyor.
Edebiyatın bütün önemli isimleri gibi aşk ve nefretle meşgul olmuş, öykülerini insanlığın sessiz anlarına bulamış bir yazarı sunuyoruz size. Wolfe'un öykülerini okurken, bir banka oturmuş, önünüzden gelip geçen insanları izleyecek, onların trajedilerine, tutkularına ya da sıradanlığına şahitlik edeceksiniz.
Hayattayken William Faulkner, Scott Fitzgerald ve Hemingway'le birlikte Amerika'nın en güçlü kalemleri arasında anılan Thomas Wolfe, ülkemizde pek bilinmeyen bir yazar. Üslubuyla Philip Roth, Pat Conroy ve Beat Kuşağı yazarlarına ilham olan Wolfe, olay örgüsü, karakter dönüşümü gibi bildik kurmaca ögelerini esas almaktansa, bir gezginin merakı ve bir şairin iç sesiyle “an”ın ve sıradan olayların peşine düşüyor. Otobiyografik izler taşıyan eserlerinde Amerikan topraklarının ıssızlığını, doldurulamayan boşluklarını, insanlarının yalnızlıklarını anlatıyor. Öyküleri başka bir kıtanın özelliklerinden beslense de, insanın büyük umutları ve dibe vurduğu koyu karamsarlığı arasındaki mücadelesini betimlemede mahir bir usta. Ray Bradbury onu “dünyayı yiyip, lav kusan adam” olarak tanımlarken tam da bu noktaya işaret ediyor.
Edebiyatın bütün önemli isimleri gibi aşk ve nefretle meşgul olmuş, öykülerini insanlığın sessiz anlarına bulamış bir yazarı sunuyoruz size. Wolfe'un öykülerini okurken, bir banka oturmuş, önünüzden gelip geçen insanları izleyecek, onların trajedilerine, tutkularına ya da sıradanlığına şahitlik edeceksiniz.
“Tanrım, her şey olması gerektiği gibi, her şeyin böyle olması gerektiğini anladım. Tanrım! Ulu Tanrım! Tüm bu düzen, ne kadar da tuhaf ama bir yandan da basit, vahşi, tatlı, acımasız, hoş, korkunç, gizemli. Tüm bu düzen ne kadar da mutlak ve tanıdık!”
Hayattayken William Faulkner, Scott Fitzgerald ve Hemingway'le birlikte Amerika'nın en güçlü kalemleri arasında anılan Thomas Wolfe, ülkemizde pek bilinmeyen bir yazar. Üslubuyla Philip Roth, Pat Conroy ve Beat Kuşağı yazarlarına ilham olan Wolfe, olay örgüsü, karakter dönüşümü gibi bildik kurmaca ögelerini esas almaktansa, bir gezginin merakı ve bir şairin iç sesiyle “an”ın ve sıradan olayların peşine düşüyor. Otobiyografik izler taşıyan eserlerinde Amerikan topraklarının ıssızlığını, doldurulamayan boşluklarını, insanlarının yalnızlıklarını anlatıyor. Öyküleri başka bir kıtanın özelliklerinden beslense de, insanın büyük umutları ve dibe vurduğu koyu karamsarlığı arasındaki mücadelesini betimlemede mahir bir usta. Ray Bradbury onu “dünyayı yiyip, lav kusan adam” olarak tanımlarken tam da bu noktaya işaret ediyor.
Edebiyatın bütün önemli isimleri gibi aşk ve nefretle meşgul olmuş, öykülerini insanlığın sessiz anlarına bulamış bir yazarı sunuyoruz size. Wolfe'un öykülerini okurken, bir banka oturmuş, önünüzden gelip geçen insanları izleyecek, onların trajedilerine, tutkularına ya da sıradanlığına şahitlik edeceksiniz.
Hayattayken William Faulkner, Scott Fitzgerald ve Hemingway'le birlikte Amerika'nın en güçlü kalemleri arasında anılan Thomas Wolfe, ülkemizde pek bilinmeyen bir yazar. Üslubuyla Philip Roth, Pat Conroy ve Beat Kuşağı yazarlarına ilham olan Wolfe, olay örgüsü, karakter dönüşümü gibi bildik kurmaca ögelerini esas almaktansa, bir gezginin merakı ve bir şairin iç sesiyle “an”ın ve sıradan olayların peşine düşüyor. Otobiyografik izler taşıyan eserlerinde Amerikan topraklarının ıssızlığını, doldurulamayan boşluklarını, insanlarının yalnızlıklarını anlatıyor. Öyküleri başka bir kıtanın özelliklerinden beslense de, insanın büyük umutları ve dibe vurduğu koyu karamsarlığı arasındaki mücadelesini betimlemede mahir bir usta. Ray Bradbury onu “dünyayı yiyip, lav kusan adam” olarak tanımlarken tam da bu noktaya işaret ediyor.
Edebiyatın bütün önemli isimleri gibi aşk ve nefretle meşgul olmuş, öykülerini insanlığın sessiz anlarına bulamış bir yazarı sunuyoruz size. Wolfe'un öykülerini okurken, bir banka oturmuş, önünüzden gelip geçen insanları izleyecek, onların trajedilerine, tutkularına ya da sıradanlığına şahitlik edeceksiniz.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.