#smrgKİTABEVİ Yara Bende -

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6051852720
Kargoya Teslim Süresi:
3&6
Hazırlayan:
Mehmet Said Aydın
Stok Kodu:
1199100464
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
200 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2018
Resimleyen:
Emir Tali
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
80,40
Havale/EFT ile: 77,99
Siparişiniz 3&6 iş günü arasında kargoda
1199100464
486261
Yara Bende -
Yara Bende - #smrgKİTABEVİ
80.40
Abdullah Ataşçı'nın kaleminden Dağda Duman Yeri Yok ve Birîndar'dan sonra yeni bir roman: Yara Bende!

Tepeden başlayıp dereye uğrayan, dereden sonra ekmeğe varan, ekmekle gönül, gönülle saik, saikle veda bahsini beraber açan, nihayetinde yol, ağıt ve kuyu diyen bir anlatı kuruyor Ataşçı. Bu dokuz parça boyunca da anlatıyor: Kelimenin ilk anlamıyla, anlatıcı karşısında durduğunu düşündüğümüz oğluna anlatıyor. Ve anlatıcı gene kelimenin birinci anlamıyla kaydediyor: Bir teypten kurtarılan anlatıyı okuyoruz biz de.

Abdullah Ataşçı, öykülerinden sonra romanlarıyla açtığı hattı derinleştiriyor. Salıbaba ile, Kasımbeyliler ile, Çayda Çıra Heykeli ile, Bay Miyagi ile, öldükten sonra mahalleliyle konuşmaya devam eden dede, Birîndar'ı yazan bizzat kendisi ile ve dahası ile...

“Çünkü doğrular insanı farkında olmadan büyütürken ya da hiç olmazsa birer makineye dönüştürürken; hatalar, onun çocukluk sularında biraz daha kalmasını sağlayacak kadar iyilik doluydu. Çocukluğumun rengi solmasın, orada biraz daha istediğim gibi oynayayım diye, büyüklerimi üzecek yanlışlar da yaptım bu yüzden. Sana o günü anlatacakken bak, yine hayat konusunda ahkâm kesmeye başladım, iyi mi? Derdim seni büyütmek değil kesinlikle.”

Abdullah Ataşçı'nın kaleminden Dağda Duman Yeri Yok ve Birîndar'dan sonra yeni bir roman: Yara Bende!

Tepeden başlayıp dereye uğrayan, dereden sonra ekmeğe varan, ekmekle gönül, gönülle saik, saikle veda bahsini beraber açan, nihayetinde yol, ağıt ve kuyu diyen bir anlatı kuruyor Ataşçı. Bu dokuz parça boyunca da anlatıyor: Kelimenin ilk anlamıyla, anlatıcı karşısında durduğunu düşündüğümüz oğluna anlatıyor. Ve anlatıcı gene kelimenin birinci anlamıyla kaydediyor: Bir teypten kurtarılan anlatıyı okuyoruz biz de.

Abdullah Ataşçı, öykülerinden sonra romanlarıyla açtığı hattı derinleştiriyor. Salıbaba ile, Kasımbeyliler ile, Çayda Çıra Heykeli ile, Bay Miyagi ile, öldükten sonra mahalleliyle konuşmaya devam eden dede, Birîndar'ı yazan bizzat kendisi ile ve dahası ile...

“Çünkü doğrular insanı farkında olmadan büyütürken ya da hiç olmazsa birer makineye dönüştürürken; hatalar, onun çocukluk sularında biraz daha kalmasını sağlayacak kadar iyilik doluydu. Çocukluğumun rengi solmasın, orada biraz daha istediğim gibi oynayayım diye, büyüklerimi üzecek yanlışlar da yaptım bu yüzden. Sana o günü anlatacakken bak, yine hayat konusunda ahkâm kesmeye başladım, iyi mi? Derdim seni büyütmek değil kesinlikle.”

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat