Çeşitli toplumları benzeştiren bu ortak özellik, bunların nerede ayrıldıklarını da açığa çıkarır: Herbiri yasayla uygulama arasındaki zorunlu ilişkiye göre yapılansa da, sözkonusu iktidar ilişkisinin değişik biçimleri, birbirlerinden kesinlikle kopan toplumsal tipler oluşturur. Bu doğrultuda, meşruiyet, kuvvetler ayrılığı ve demokrasi açısından, farklı toplumlar, düzen sorununa farklı çözümler getirirler. İlksel demokraside, toplum aşkın bir yasaya göre kendini yönetir. Monarşik yapılanmada, yasa söyleme ve uygulama işlevleri, toplumdan soyutlanmış bir yöneticinin ya da yöneticiler kümesinin tekeline geçer. Modern demokraside ise, ilksel demokrasinin tam tersine, sivil toplum yasaların belirleyicisi olarak sunulurken, uygulama gücü ondan farklılaşmış bir organın, devletin elinde kalır.
Çeşitli toplumları benzeştiren bu ortak özellik, bunların nerede ayrıldıklarını da açığa çıkarır: Herbiri yasayla uygulama arasındaki zorunlu ilişkiye göre yapılansa da, sözkonusu iktidar ilişkisinin değişik biçimleri, birbirlerinden kesinlikle kopan toplumsal tipler oluşturur. Bu doğrultuda, meşruiyet, kuvvetler ayrılığı ve demokrasi açısından, farklı toplumlar, düzen sorununa farklı çözümler getirirler. İlksel demokraside, toplum aşkın bir yasaya göre kendini yönetir. Monarşik yapılanmada, yasa söyleme ve uygulama işlevleri, toplumdan soyutlanmış bir yöneticinin ya da yöneticiler kümesinin tekeline geçer. Modern demokraside ise, ilksel demokrasinin tam tersine, sivil toplum yasaların belirleyicisi olarak sunulurken, uygulama gücü ondan farklılaşmış bir organın, devletin elinde kalır.