#smrgKİTABEVİ Yaşamanın İmkansızlığı Üzerine Bir Diyalog - 2021

Editör:
Ruken Kızıler
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Sena Ofset
Dizi Adı:
Türk Edebiyatı
ISBN-10:
6254056840
Kargoya Teslim Süresi:
1&3
Hazırlayan:
Stok Kodu:
1199033027
Boyut:
11x18
Sayfa Sayısı:
73
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2021
Resimleyen:
Emel Akın
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
85,50
Havale/EFT ile: 82,65
Stoktan teslim
1199033027
419115
Yaşamanın İmkansızlığı Üzerine Bir Diyalog -        2021
Yaşamanın İmkansızlığı Üzerine Bir Diyalog - 2021 #smrgKİTABEVİ
85.50
“Anlam zorbalığı da nedir?”

“Şunu demek istiyorum: Anlamak elbette önemlidir, baktığın, içinde birlikte yaşadığın şeylere anlam vermek, onlarla anlamlı bir ilişki kurulabildiğine inanmak ve bu şekilde kendi varlığına da tesadüfle oluşmadığına inandığın mutlak ve sarsılmaz bir anlam vermek. Ama işte, yaşamın her safhasında, hem içinde yaşadığın dünyaya hem dışına fırlatılmış olduğun Doğa'ya ve hem de insan uğraşı olarak kültürle insanlaştırmaya çabaladığın yeryüzüne anlamsızlık ihtimalinden korkarak anlam dayatmak bir tür zorbalığa giriyor. İnsan bunu kendisinin varoluşun merkezinde olduğunu varsayarak yapıyor. Oysa anlamak/anlamlandırmak değildir mesele; mesele kabul etmektir. Olduğu gibi, nasılsa öyle olarak kabullenmek ve sonra kabullendiklerinle dolaysız, önyargısız iletişim kurmak demek, karşılıklı konuşmak demek, karşılıklı söyleşmek demektir. Anlama ısrarı, anlamadıklarımızı gözardı etme tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor bizi. Esas olan, işte bu nedenle, anlamak değil, kabul etmektir bence. Tüm varlıkları oldukları gibi, ne eksik ne fazla, kabullenmek.”

“Anlam zorbalığı da nedir?”

“Şunu demek istiyorum: Anlamak elbette önemlidir, baktığın, içinde birlikte yaşadığın şeylere anlam vermek, onlarla anlamlı bir ilişki kurulabildiğine inanmak ve bu şekilde kendi varlığına da tesadüfle oluşmadığına inandığın mutlak ve sarsılmaz bir anlam vermek. Ama işte, yaşamın her safhasında, hem içinde yaşadığın dünyaya hem dışına fırlatılmış olduğun Doğa'ya ve hem de insan uğraşı olarak kültürle insanlaştırmaya çabaladığın yeryüzüne anlamsızlık ihtimalinden korkarak anlam dayatmak bir tür zorbalığa giriyor. İnsan bunu kendisinin varoluşun merkezinde olduğunu varsayarak yapıyor. Oysa anlamak/anlamlandırmak değildir mesele; mesele kabul etmektir. Olduğu gibi, nasılsa öyle olarak kabullenmek ve sonra kabullendiklerinle dolaysız, önyargısız iletişim kurmak demek, karşılıklı konuşmak demek, karşılıklı söyleşmek demektir. Anlama ısrarı, anlamadıklarımızı gözardı etme tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor bizi. Esas olan, işte bu nedenle, anlamak değil, kabul etmektir bence. Tüm varlıkları oldukları gibi, ne eksik ne fazla, kabullenmek.”

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat