Sanayi devrimi sonrasında hızla gelişen ve makineleşen dünyada insanın kıymeti harbiyesi kalmamıştır. Tüm bu gelişmelerden Paris de nasibini almıştır. Teknolojik açıdan, bütün yenilikler bu kenti etkileyici ve büyüleyici kılmakta adeta yarış halindedirler: köprüler üzerinden giden, tamamen otomatik kent içi demiryolu hatları, sessiz kişisel otomobiller, parlaklıkta güneşle yarışan elektrikli aydınlatma sistemleri, sokakları, caddeleri, kurumları ve hatta kültürü bile bu makinalaşmış düzene ayak uydurmak üzere yeniden oluşturulmuştur.
Bu yeni düzen içerisinde müziğin, resmin, heykellin kısacası sanata ve kültüre dair ne varsa hiçbirinin yeri yoktur. Sadece bir avuç insan, toplumun tüm dışlamasına rağmen bunlara değer verip yaşatmak için mücadele etmektedir.
1863'te kaleme aldığı Yirminci Yüzyılda Paris'i, yayıncısı Hetzel fazlasıyla abartılı bulup yayımlamadı. Bir tarafa at›lan bu müsveddeler ancak 1994'te bulunup yayımlanabildi. Bir tek bu kitaba bakarak bile günün bilimsel ve teknolojik gelişmelerinden hareketle yüz y›l sonraki gelişmelere ilişkin kestirimlerde bulunmakta Jules Verne'nin dünyada bir eşinin daha olmadığı görülür.