Türkiye Cumhuriyeti Devleti kuruluş tarihinden bu yana Balkan meselelerine “rövanşist” bir algıyla değil, hep “reel politik” ekseninden yaklaşmış ve bu coğrafyanın Balkanlıların inisiyatifiyle uygarlık yarışında yer tutmasını benimsemiştir. 1934 ve 1954'teki Balkan Paktı denemeleri bunun somut örneklerdir. Doğası gereği kırılgan bir yapıya sahip olan Balkanlar, kendi inisiyatifini ortaya koyamadığı ya da bünyesinde barındırdığı halklar “büyük olma” hırslarını frenleyemediği vakit harici güçlerin oyun sahasına dönüşmektedir. Böylesi durumlarda en büyük zararı Balkan halkları görmektedir. 1990'larda yaşananlar bunun trajik öyküleriyle doludur.
Elinizdeki bu kitapta, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 20. yüzyılda Balkan meselelerine nasıl yaklaştığını ve dönemler itibarıyla Balkan Politikasını nasıl şekillendirdiğini, kronolojik çizgiden sapmadan bulacaksınız.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kuruluş tarihinden bu yana Balkan meselelerine “rövanşist” bir algıyla değil, hep “reel politik” ekseninden yaklaşmış ve bu coğrafyanın Balkanlıların inisiyatifiyle uygarlık yarışında yer tutmasını benimsemiştir. 1934 ve 1954'teki Balkan Paktı denemeleri bunun somut örneklerdir. Doğası gereği kırılgan bir yapıya sahip olan Balkanlar, kendi inisiyatifini ortaya koyamadığı ya da bünyesinde barındırdığı halklar “büyük olma” hırslarını frenleyemediği vakit harici güçlerin oyun sahasına dönüşmektedir. Böylesi durumlarda en büyük zararı Balkan halkları görmektedir. 1990'larda yaşananlar bunun trajik öyküleriyle doludur.
Elinizdeki bu kitapta, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 20. yüzyılda Balkan meselelerine nasıl yaklaştığını ve dönemler itibarıyla Balkan Politikasını nasıl şekillendirdiğini, kronolojik çizgiden sapmadan bulacaksınız.