Yön dergisinin ilk sayısında 1041 aydının imzaladığı ve Yön manifestosu olarak da bilinen 'Yeni Devletçilik' bildirgesini yayımlamıştır. Devletçiliğe yaslanan bir sosyalizmin çağrısıyla demokrasiyi kurmak üzere bir kurucu fikir platformuydu. Derginin orta sayfasındaki Yön bildirisiyle siyasal ve entelektüel hayatta etkili bir yer edinen Yön dergisi, Kadro dergisi deneyi gibi bir aydın hareketiydi ve Ulusal Sol olarak adlandırılan politikaları savundu. Sol partilere, CHP ve TİP'e yakındı.Hareket bürokrat aydınların, asker ve sivil karışımından oluşuyordu. Doğan Avcıoğlu, Yön'den sonra 21 Ekim 1969'da Devrim dergisini çıkardı.
1960–1980 arası dönemde Türkiye'de ilk ortaya çıkmış ve sosyalist düşüncenin yaygınlaşmasında en etkili olmuş grup kuşkusuz Yön Hareketi'dir. Yön Hareketi ismini ilk olarak 20 Aralık 1961'de yayınlanmış Yön Dergisi'nden alır. Yön Dergisi kurulurken 27 Mayıs'ın da coşkusuyla dönemin bütün entellektüellerinden destek görmüştür. Derginin yayın hayatı Haziran 1967'ye kadar sürmüş ve derginin yayınları özellikle askeri-bürokratik elit ve üniversite gençliğiyle entellektüel kesim üzerinde etkili olmuştur.
Derginin imtiyaz sahibi ve başyazarı daha çok “Türkiye'nin Düzeni” adlı eseriyle bilinen Doğan Avcıoğlu'dur (1926-1983). 1926 Bursa doğumlu olan Avcıoğlu, ilk, ortaokul ve lise eğitiminin ardından Fransa'da siyaset bilimi eğitimi almış ve yurda döndüğü 1955 yılından itibaren çeşitli dergi ve gazetelerde yazdığı ve Kemalizm-Sosyalizm sentezi üzerine kurulu siyasal, iktisadi ve tarihi makaleleriyle dikkat çekmiştir.
Avcıoğlu sonrasında “Türkiye'nin Düzeni” ve “Türklerin Tarihi” gibi çok önemli kitaplara da imzasını atacaktır. Avcıoğlu haricinde dergide sol kesimin değişik grup ve fraksiyonlarından çok değerli aydınlar yazılar yayınlamışlardır. Sadun Aren, Çetin Altan, Mihri Belli, Mümtaz Soysal, Şevket Süreyya Aydemir, Ahmet Taner Kışlalı, İlhan Selçuk, Hasan Cemal ve Abdi İpekçi bu isimler arasındadır. Değişik görüşlerde olmalarına karşın tüm bu isimler “Türk sosyalizmi” adı altında birleşmiş ve Yön Dergisi'nde yer almışlardır. Yön Grubu 1960'larda çok etkili olmuş ve Sosyalist Kültür Derneği'ni de kurmuştur. Sosyalist Kültür Derneği'nin kurulması Türk solunda bölünme yaratacağı için Behice Boran ve Erdoğan Başar gibi dönemin TİP liderleri tarafından eleştirilmiştir.
Yön Hareketi'nin bazı yazarları mesela Şevket Süreyya Aydemir sosyalizmi komünizmin pan zehri olarak görmüş ve bu yönde yayınlar yapmışlardır (İgor Lipovsky, “The Socialist Movement in Turkey”, sayfa 88). Hareketin merkezi ideologu Doğan Avcıoğlu hareketin temel amaçlarını şu şekilde açıklamıştır;
- Emperyalizm Türkiye'nin sosyal ve ekonomik gelişmesinin önündeki en büyük engeldir.
- 1960'lara kadar uygulanan yabancı sermaye ve yerli burjuvaziye dayalı ekonomik gelişme modeli başarısız olmuş ve yeni bir ekonomik politika gereksinimi doğmuştur.
- Türkiye'nin tarihsel-yapısal koşullarına bakıldığında kapitalist bir gelişmenin başarısız olduğu ve olmaya devam edeceği aşikârdır.
- Türkiye gelirinin üçte birine sahip yerli burjuvazi sanayileşmeye gereken önemi vermemekte ve yabancı sermayeyle iş birliği yaparak komprador burjuvazi görevi görmektedir.
- Sosyoekonomik çelişkiler ve çatışmalar azalmadığı gibi gitgide artmaktadır.
- Türk burjuvazisi sosyoekonomik gelişmenin önünde engel teşkil etmektedir. Aynı şekilde tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye ideali için Türk burjuvazisinin yararlıdan çok zararlı olduğu görülmektedir. (İgor Lipovsky, “The Socialist Movement in Turkey”, sayfa 91).
Avcıoğlu'na göre devletlerin benimseyebileceği 3 temel tip kalkınma modeli vardır. Bunlardan birincisi tarihsel koşulların uygun olduğu ve sermaye birikimi sonrası burjuva devrimlerinin gerçekleşebildiği Amerikan tipi kapitalist kalkınma modelidir. İkinci model, Sovyetler Birliği'nin benimsediği sınıf esasına ve proletarya diktatörlüğüne dayalı sosyalist modeldir. Üçüncü model ise, tarihsel olarak modernleşme yarışında geride kalmış ülkelerin uygulaması gereken ve Bulgaristan, Romanya gibi ülkelerde başarıyla uygulanan devletçi ancak proletarya diktatoryasına dayanmayan ulusal sosyalist bir modeldir. Doğan Avcıoğlu ve Mümtaz Soysal parlamenter demokrasinin burjuvazinin çıkarına gelen bir yönetim biçimi olduğunu iddia etmiş ve gerçek demokrasiye bu şekilde ulaşılamayacağını iddia etmişlerdir. Yön Hareketi yazarları TİP'in aksine hedeflerine ulaşmak için demokratik metotları değil, askeriye-bürokrasi-gençlik ve işçi-köylülerden oluşacak birleşik bir grubun, askeriyenin sol kesimlerinin yapacağı bir darbe sonrası başa geçecek olan partilerine güvenmişlerdir. Yön Grubu'na göre ülkenin sosyoekonomik geriliği demokratik yollarla bu ilerici hareketin gerçekleşmesine izin vermeyecektir. Bu nedenle Avcıoğlu'nun “zinde güçler” adını verdiği askeri-bürokratik elit önderliğinde yapılacak bir darbe, gençlik ve çeşitli sosyal sınıflar tarafından desteklenmeli ve ortak bir parti kurulmalı, devlet yönetimi bu tek partiye bırakılmalıdır. “Burada, herhangi bir sınıf ayrımı gözetmeksizin, aydınlardan ve yöneticilerden söz edilmektedir. Bu doğrudan doğruya, Yön çevresinin devrim anlayışına bağlıdır” (“Türkiye Solu'nun Eleştirel Tarihi-1”, sayfa 232). Yön Hareketi aynı Kadro Hareketi gibi henüz tam kapitalistleşmemiş bir Doğu toplumu olan Türkiye'de sınıf çatışmalarının henüz tam anlamıyla oluşmadan önlenebileceğini ve bunun için devletçi bir ekonomik anlayışın var olması gerektiğini savunmuşlardır. Avcıoğlu anti-emperyalist ve halk çocuklarından oluşan Türk Silahlı Kuvvetleri'ni diğer burjuvazi koruyucusu olan ordulardan ayırmış ve TSK önderliğinde devletçi, ulusal bir devrimin gerçekleşebileceğini savunmuştur. Yine bu anlayışa paralel olarak “Türkiye'deki ara tabakaların yani asker-sivil-aydın zümrenin ya da zinde güçlerin tarihten gelen bir devrimci geleneği” (Tekeli & İlkin, “Kadrocuları ve Kadro'yu Anlamak”, sayfa 469) olduğu iddia edilmiştir. Yön'ün yaydığı fikirler o dönemde inanılmaz popüler ve olmuş ve Albay Talat Aydemir'in 1962 ve 1963'te iki defa darbe yapmaya çalışmasında büyük rol oynamıştır. Nitekim 1963'teki 2. darbe sonrası Yön Dergisi bir kaç aylığına kapatılmıştır. “Büyük bir olasılıkla bu kapatma olayında Yön'ün doğrudan ilişkili olmasa bile, savunduğu fikirlerle Albay Talat Aydemir'in önderlik ettiği askeri darbe girişimlerindeki rolü etkili olmuştur” (Hikmet Özdemir, “Kalkınmada Bir Strateji Arayışı Yön Hareketi”, sayfa 57). Ayrıca Avcıoğlu ve ekibinin örgütlediği bir grup albay ve subay 9 Mart 1971 tarihinde bağımsızlıkçı bir darbe yapacakken son anda durdurulmuş ve 12 Mart'ta özgürlükleri kısıtlayıcı ve sol karşıtı bir askeri müdahale gerçekleşmiştir. Yön grubu Türkiye'nin siyasal bağımsızlığını Atatürk sayesinde kazandığını ancak daha sonra uygulanan yanlış ekonomik politikalar ve dış siyaset sonrası bunun giderek azaldığını ve bu nedenle Türkiye'nin milli demokratik devrimini gerçekleştirmesi gerektiğini vurguladılar. Aynı TİP gibi toprak reformunun gerekliliğini ve Kemalist Devrim'in bu konudaki başarısızlığını işaret ettiler. Avcıoğlu'na göre Demokrat Parti'nin 1950'lerdeki başarısının sırrı da buydu. “Toprak reformu aleyhtarlığı, Demokrat Parti'nin doğuşuna yol açan nedenlerden biri olmuştur” (Doğan Avcıoğlu, “Türkiye'nin Düzeni”, sayfa 493). CHP'nin Atatürk sonrası giderek devrimci kimliğinden uzaklaşması ve toprak reformu yerine toprak ağalarıyla ittifak yapması Avcıoğlu'nun en önemli eleştiri noktalarından birisi olmuştur. Ayrıca 1930'larda uygulanan devletçiliğin yetersizliğine dikkat çeken Avcıoğlu bu konuda şunları söylemiştir; “Devlet, bu dönemde tek başına işletmeler kurmuş ve işletmiştir. İlk Beş Yıllık Kalkınma Planı (1933-1937) yürürlüğe konmuş ve uygulanmıştır. Bu plan, bugün anladığımız biçimde bir plan değildir. Yalnızca devletin, dar anlamda sınai yatırımlarını ihtiva etmektedir” (Doğan Avcıoğlu, “Türkiye'nin Düzeni”, sayfa 449). Avcıoğlu o dönemdeki sosyalist gruplara da oldukça şüpheyle ve eleştirel bir gözle bakmış ve Türkiye için kısa zaman sonra sosyalist kalkınma modelinin faydalı olacağını iddia etmesine karşın, milli demokratik devrim yapılmadan sosyalist sloganların atılmasının yersiz olduğunu ifade etmiştir. Yön Hareketi işçi sınıfı kadar nüfusun o dönem Türkiye'sinde yüzde 75'ini oluşturan köylülere önem vermiş ve köylülerin katılımı olmadan birleşik cephenin kurulamayacağını ve milli demokratik devrimin yapılamayacağını iddia etmiştir. Yön yazarları Atatürk'e de her zaman ilerici kurucuları ve siyasal bağımsızlığın mimarı olarak saygıyla yaklaşmış ve suçu Kemalist Devrim'den çok Atatürk sonrası başa geçen yetersiz devlet adamlarına yüklemişlerdir.
Yön Hareketi ile 1930'ların Kadro Hareketi arasında da birçok paralellikler bulmak mümkündür. Aynı Kadro Hareketi gibi Sosyalizm'le Kemalizm'i harmanlamaya çalışan Yöncüler, Kemalizm ile Sosyalizm'in devletçilik gibi çok önemli bir ortak noktaları olduğuna dikkat çekmişler ve Baas rejimlerine benzer bir model önermişlerdir. Şevket Süreyya'nın her iki harekette de varlığı ve Yön Dergisi'nde Kadro Hareketi'ni öven yazıların çıkması bu iki hareket arasındaki ortaklıkları göstermek açısından önemli kanıtlardır. Her iki hareket de, Kemalizm'i Sosyalizm'le harmanlamaya çalışmış ve Kemalizm içerisinde bulunan devletçilik, laiklik, halkçılık gibi prensiplere dikkat çekmişlerdir. Kadro Hareketi dönemi itibariyle sınıfsal çözümlemelerden uzak durmaya çalışmış ancak Yön, 27 Mayıs ve 1961 anayasasının getirdiği özgürlük ortamının da etkisiyle sınıfsal analizler konusunda daha açık davranmıştır. Ancak her iki hareket de Kemalizm'in sınıfsal kökenlerini aramaya çalışmamış ve askeri-bürokratik eliti sosyal sınıflar üzerinde bir güç olarak düşünmüştür. Yine Türkiye'nin Batı'dan farklı ve geri kalmış gelişme tarihinde devletçi ekonominin sınıfsal çatışmaları önleyebileceği tezi bu iki hareketi de Kemalizm'in solidarizm anlayışına yaklaştırmıştır. Yön'ün eklektik ideolojisinde sosyal demokrasi, sosyalizm, Kemalizm ve Maoizm öğelerini bulmak mümkündür. Her iki hareket de, yerli burjuvaziyi ağır eleştirmiş ve komprador burjuvazi olmakla suçlamıştır. Yön açıkça TSK'yı gerçek Kemalist bir devrim için sivil siyasete müdahale yapmaya davet etmiş, Kadrocular ise CHP için parti dışından bir ideoloji oluşturmaya çalışmışlardır.
Yön dergisinin ilk sayısında 1041 aydının imzaladığı ve Yön manifestosu olarak da bilinen 'Yeni Devletçilik' bildirgesini yayımlamıştır. Devletçiliğe yaslanan bir sosyalizmin çağrısıyla demokrasiyi kurmak üzere bir kurucu fikir platformuydu. Derginin orta sayfasındaki Yön bildirisiyle siyasal ve entelektüel hayatta etkili bir yer edinen Yön dergisi, Kadro dergisi deneyi gibi bir aydın hareketiydi ve Ulusal Sol olarak adlandırılan politikaları savundu. Sol partilere, CHP ve TİP'e yakındı.Hareket bürokrat aydınların, asker ve sivil karışımından oluşuyordu. Doğan Avcıoğlu, Yön'den sonra 21 Ekim 1969'da Devrim dergisini çıkardı.
1960–1980 arası dönemde Türkiye'de ilk ortaya çıkmış ve sosyalist düşüncenin yaygınlaşmasında en etkili olmuş grup kuşkusuz Yön Hareketi'dir. Yön Hareketi ismini ilk olarak 20 Aralık 1961'de yayınlanmış Yön Dergisi'nden alır. Yön Dergisi kurulurken 27 Mayıs'ın da coşkusuyla dönemin bütün entellektüellerinden destek görmüştür. Derginin yayın hayatı Haziran 1967'ye kadar sürmüş ve derginin yayınları özellikle askeri-bürokratik elit ve üniversite gençliğiyle entellektüel kesim üzerinde etkili olmuştur.
Derginin imtiyaz sahibi ve başyazarı daha çok “Türkiye'nin Düzeni” adlı eseriyle bilinen Doğan Avcıoğlu'dur (1926-1983). 1926 Bursa doğumlu olan Avcıoğlu, ilk, ortaokul ve lise eğitiminin ardından Fransa'da siyaset bilimi eğitimi almış ve yurda döndüğü 1955 yılından itibaren çeşitli dergi ve gazetelerde yazdığı ve Kemalizm-Sosyalizm sentezi üzerine kurulu siyasal, iktisadi ve tarihi makaleleriyle dikkat çekmiştir.
Avcıoğlu sonrasında “Türkiye'nin Düzeni” ve “Türklerin Tarihi” gibi çok önemli kitaplara da imzasını atacaktır. Avcıoğlu haricinde dergide sol kesimin değişik grup ve fraksiyonlarından çok değerli aydınlar yazılar yayınlamışlardır. Sadun Aren, Çetin Altan, Mihri Belli, Mümtaz Soysal, Şevket Süreyya Aydemir, Ahmet Taner Kışlalı, İlhan Selçuk, Hasan Cemal ve Abdi İpekçi bu isimler arasındadır. Değişik görüşlerde olmalarına karşın tüm bu isimler “Türk sosyalizmi” adı altında birleşmiş ve Yön Dergisi'nde yer almışlardır. Yön Grubu 1960'larda çok etkili olmuş ve Sosyalist Kültür Derneği'ni de kurmuştur. Sosyalist Kültür Derneği'nin kurulması Türk solunda bölünme yaratacağı için Behice Boran ve Erdoğan Başar gibi dönemin TİP liderleri tarafından eleştirilmiştir.
Yön Hareketi'nin bazı yazarları mesela Şevket Süreyya Aydemir sosyalizmi komünizmin pan zehri olarak görmüş ve bu yönde yayınlar yapmışlardır (İgor Lipovsky, “The Socialist Movement in Turkey”, sayfa 88). Hareketin merkezi ideologu Doğan Avcıoğlu hareketin temel amaçlarını şu şekilde açıklamıştır;
- Emperyalizm Türkiye'nin sosyal ve ekonomik gelişmesinin önündeki en büyük engeldir.
- 1960'lara kadar uygulanan yabancı sermaye ve yerli burjuvaziye dayalı ekonomik gelişme modeli başarısız olmuş ve yeni bir ekonomik politika gereksinimi doğmuştur.
- Türkiye'nin tarihsel-yapısal koşullarına bakıldığında kapitalist bir gelişmenin başarısız olduğu ve olmaya devam edeceği aşikârdır.
- Türkiye gelirinin üçte birine sahip yerli burjuvazi sanayileşmeye gereken önemi vermemekte ve yabancı sermayeyle iş birliği yaparak komprador burjuvazi görevi görmektedir.
- Sosyoekonomik çelişkiler ve çatışmalar azalmadığı gibi gitgide artmaktadır.
- Türk burjuvazisi sosyoekonomik gelişmenin önünde engel teşkil etmektedir. Aynı şekilde tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye ideali için Türk burjuvazisinin yararlıdan çok zararlı olduğu görülmektedir. (İgor Lipovsky, “The Socialist Movement in Turkey”, sayfa 91).
Avcıoğlu'na göre devletlerin benimseyebileceği 3 temel tip kalkınma modeli vardır. Bunlardan birincisi tarihsel koşulların uygun olduğu ve sermaye birikimi sonrası burjuva devrimlerinin gerçekleşebildiği Amerikan tipi kapitalist kalkınma modelidir. İkinci model, Sovyetler Birliği'nin benimsediği sınıf esasına ve proletarya diktatörlüğüne dayalı sosyalist modeldir. Üçüncü model ise, tarihsel olarak modernleşme yarışında geride kalmış ülkelerin uygulaması gereken ve Bulgaristan, Romanya gibi ülkelerde başarıyla uygulanan devletçi ancak proletarya diktatoryasına dayanmayan ulusal sosyalist bir modeldir. Doğan Avcıoğlu ve Mümtaz Soysal parlamenter demokrasinin burjuvazinin çıkarına gelen bir yönetim biçimi olduğunu iddia etmiş ve gerçek demokrasiye bu şekilde ulaşılamayacağını iddia etmişlerdir. Yön Hareketi yazarları TİP'in aksine hedeflerine ulaşmak için demokratik metotları değil, askeriye-bürokrasi-gençlik ve işçi-köylülerden oluşacak birleşik bir grubun, askeriyenin sol kesimlerinin yapacağı bir darbe sonrası başa geçecek olan partilerine güvenmişlerdir. Yön Grubu'na göre ülkenin sosyoekonomik geriliği demokratik yollarla bu ilerici hareketin gerçekleşmesine izin vermeyecektir. Bu nedenle Avcıoğlu'nun “zinde güçler” adını verdiği askeri-bürokratik elit önderliğinde yapılacak bir darbe, gençlik ve çeşitli sosyal sınıflar tarafından desteklenmeli ve ortak bir parti kurulmalı, devlet yönetimi bu tek partiye bırakılmalıdır. “Burada, herhangi bir sınıf ayrımı gözetmeksizin, aydınlardan ve yöneticilerden söz edilmektedir. Bu doğrudan doğruya, Yön çevresinin devrim anlayışına bağlıdır” (“Türkiye Solu'nun Eleştirel Tarihi-1”, sayfa 232). Yön Hareketi aynı Kadro Hareketi gibi henüz tam kapitalistleşmemiş bir Doğu toplumu olan Türkiye'de sınıf çatışmalarının henüz tam anlamıyla oluşmadan önlenebileceğini ve bunun için devletçi bir ekonomik anlayışın var olması gerektiğini savunmuşlardır. Avcıoğlu anti-emperyalist ve halk çocuklarından oluşan Türk Silahlı Kuvvetleri'ni diğer burjuvazi koruyucusu olan ordulardan ayırmış ve TSK önderliğinde devletçi, ulusal bir devrimin gerçekleşebileceğini savunmuştur. Yine bu anlayışa paralel olarak “Türkiye'deki ara tabakaların yani asker-sivil-aydın zümrenin ya da zinde güçlerin tarihten gelen bir devrimci geleneği” (Tekeli & İlkin, “Kadrocuları ve Kadro'yu Anlamak”, sayfa 469) olduğu iddia edilmiştir. Yön'ün yaydığı fikirler o dönemde inanılmaz popüler ve olmuş ve Albay Talat Aydemir'in 1962 ve 1963'te iki defa darbe yapmaya çalışmasında büyük rol oynamıştır. Nitekim 1963'teki 2. darbe sonrası Yön Dergisi bir kaç aylığına kapatılmıştır. “Büyük bir olasılıkla bu kapatma olayında Yön'ün doğrudan ilişkili olmasa bile, savunduğu fikirlerle Albay Talat Aydemir'in önderlik ettiği askeri darbe girişimlerindeki rolü etkili olmuştur” (Hikmet Özdemir, “Kalkınmada Bir Strateji Arayışı Yön Hareketi”, sayfa 57). Ayrıca Avcıoğlu ve ekibinin örgütlediği bir grup albay ve subay 9 Mart 1971 tarihinde bağımsızlıkçı bir darbe yapacakken son anda durdurulmuş ve 12 Mart'ta özgürlükleri kısıtlayıcı ve sol karşıtı bir askeri müdahale gerçekleşmiştir. Yön grubu Türkiye'nin siyasal bağımsızlığını Atatürk sayesinde kazandığını ancak daha sonra uygulanan yanlış ekonomik politikalar ve dış siyaset sonrası bunun giderek azaldığını ve bu nedenle Türkiye'nin milli demokratik devrimini gerçekleştirmesi gerektiğini vurguladılar. Aynı TİP gibi toprak reformunun gerekliliğini ve Kemalist Devrim'in bu konudaki başarısızlığını işaret ettiler. Avcıoğlu'na göre Demokrat Parti'nin 1950'lerdeki başarısının sırrı da buydu. “Toprak reformu aleyhtarlığı, Demokrat Parti'nin doğuşuna yol açan nedenlerden biri olmuştur” (Doğan Avcıoğlu, “Türkiye'nin Düzeni”, sayfa 493). CHP'nin Atatürk sonrası giderek devrimci kimliğinden uzaklaşması ve toprak reformu yerine toprak ağalarıyla ittifak yapması Avcıoğlu'nun en önemli eleştiri noktalarından birisi olmuştur. Ayrıca 1930'larda uygulanan devletçiliğin yetersizliğine dikkat çeken Avcıoğlu bu konuda şunları söylemiştir; “Devlet, bu dönemde tek başına işletmeler kurmuş ve işletmiştir. İlk Beş Yıllık Kalkınma Planı (1933-1937) yürürlüğe konmuş ve uygulanmıştır. Bu plan, bugün anladığımız biçimde bir plan değildir. Yalnızca devletin, dar anlamda sınai yatırımlarını ihtiva etmektedir” (Doğan Avcıoğlu, “Türkiye'nin Düzeni”, sayfa 449). Avcıoğlu o dönemdeki sosyalist gruplara da oldukça şüpheyle ve eleştirel bir gözle bakmış ve Türkiye için kısa zaman sonra sosyalist kalkınma modelinin faydalı olacağını iddia etmesine karşın, milli demokratik devrim yapılmadan sosyalist sloganların atılmasının yersiz olduğunu ifade etmiştir. Yön Hareketi işçi sınıfı kadar nüfusun o dönem Türkiye'sinde yüzde 75'ini oluşturan köylülere önem vermiş ve köylülerin katılımı olmadan birleşik cephenin kurulamayacağını ve milli demokratik devrimin yapılamayacağını iddia etmiştir. Yön yazarları Atatürk'e de her zaman ilerici kurucuları ve siyasal bağımsızlığın mimarı olarak saygıyla yaklaşmış ve suçu Kemalist Devrim'den çok Atatürk sonrası başa geçen yetersiz devlet adamlarına yüklemişlerdir.
Yön Hareketi ile 1930'ların Kadro Hareketi arasında da birçok paralellikler bulmak mümkündür. Aynı Kadro Hareketi gibi Sosyalizm'le Kemalizm'i harmanlamaya çalışan Yöncüler, Kemalizm ile Sosyalizm'in devletçilik gibi çok önemli bir ortak noktaları olduğuna dikkat çekmişler ve Baas rejimlerine benzer bir model önermişlerdir. Şevket Süreyya'nın her iki harekette de varlığı ve Yön Dergisi'nde Kadro Hareketi'ni öven yazıların çıkması bu iki hareket arasındaki ortaklıkları göstermek açısından önemli kanıtlardır. Her iki hareket de, Kemalizm'i Sosyalizm'le harmanlamaya çalışmış ve Kemalizm içerisinde bulunan devletçilik, laiklik, halkçılık gibi prensiplere dikkat çekmişlerdir. Kadro Hareketi dönemi itibariyle sınıfsal çözümlemelerden uzak durmaya çalışmış ancak Yön, 27 Mayıs ve 1961 anayasasının getirdiği özgürlük ortamının da etkisiyle sınıfsal analizler konusunda daha açık davranmıştır. Ancak her iki hareket de Kemalizm'in sınıfsal kökenlerini aramaya çalışmamış ve askeri-bürokratik eliti sosyal sınıflar üzerinde bir güç olarak düşünmüştür. Yine Türkiye'nin Batı'dan farklı ve geri kalmış gelişme tarihinde devletçi ekonominin sınıfsal çatışmaları önleyebileceği tezi bu iki hareketi de Kemalizm'in solidarizm anlayışına yaklaştırmıştır. Yön'ün eklektik ideolojisinde sosyal demokrasi, sosyalizm, Kemalizm ve Maoizm öğelerini bulmak mümkündür. Her iki hareket de, yerli burjuvaziyi ağır eleştirmiş ve komprador burjuvazi olmakla suçlamıştır. Yön açıkça TSK'yı gerçek Kemalist bir devrim için sivil siyasete müdahale yapmaya davet etmiş, Kadrocular ise CHP için parti dışından bir ideoloji oluşturmaya çalışmışlardır.