Yıl 1932: Türkiye'nin Uluslararası Milletler Topluluğuna katılması için başvuruda bulunması yönündeki öneri karşısında Mustafa Kemal şöyle der:
"Başvurmayı düşünmüyoruz, fakat davet ederlerse katılırız!"
Neticede 43 üyeden oluşan topluluk, tarihinde ilk kez başvuru zorunluluğu kuralını uygulamaktan vazgeçerek, Türkiye'nin topluluğa davet edilmesine oy birliği ile karar verir ve topluluğun bu daveti üzerine de Türkiye 18 Temmuz 1932 tarihinde, o zamanki adıyla Milletler Cemiyetine üye olarak katılır.
Şimdilerde, ülke olarak karşılaştığımız çifte standartlı malum olaylar ve Türkiye'yi kurdukları birliğe alma konusunda milli onur sınılarımızı zorlayan; sözcülerinin sarf ettikleri ifade ve sergiledikleri davranışlarla her şahsiyet sahibi Türk'ü kızdıran AB ülkelerinin tutumları karşısında aynı devletlerin yıllar önce, bir milleti yeniden doğuran Atatürk için söylediklerini hatırlayınca, doğrusu nereden nereye geldiğimiz konusunda hayıflanmamak elde değil.
İşte bu araştırma, onur zorlaması neticesinde ortaya çıkan bu hayıflanma duygusu ile ve bir milletin yeniden doğuşu yolundaki onurlu mücadele, savaş ve devrim günlerini anımsama amacıyla yaptığım küçük araştırma sırasında; geçmişin unutulmuş ve/veya unutturulmuş yönlerinin hatırlanması ve gözardı edilmemesi için kaleme alınmıştır.
Yaptığım sadece ve sadece, bir milletin yeniden doğuşu ile cephede başlayan ve toplumsal/ekonomik devrimler ile noktalanan bir devri hatırlatmak ve yorumu sizlere bırakmak oldu...
Yıl 1932: Türkiye'nin Uluslararası Milletler Topluluğuna katılması için başvuruda bulunması yönündeki öneri karşısında Mustafa Kemal şöyle der:
"Başvurmayı düşünmüyoruz, fakat davet ederlerse katılırız!"
Neticede 43 üyeden oluşan topluluk, tarihinde ilk kez başvuru zorunluluğu kuralını uygulamaktan vazgeçerek, Türkiye'nin topluluğa davet edilmesine oy birliği ile karar verir ve topluluğun bu daveti üzerine de Türkiye 18 Temmuz 1932 tarihinde, o zamanki adıyla Milletler Cemiyetine üye olarak katılır.
Şimdilerde, ülke olarak karşılaştığımız çifte standartlı malum olaylar ve Türkiye'yi kurdukları birliğe alma konusunda milli onur sınılarımızı zorlayan; sözcülerinin sarf ettikleri ifade ve sergiledikleri davranışlarla her şahsiyet sahibi Türk'ü kızdıran AB ülkelerinin tutumları karşısında aynı devletlerin yıllar önce, bir milleti yeniden doğuran Atatürk için söylediklerini hatırlayınca, doğrusu nereden nereye geldiğimiz konusunda hayıflanmamak elde değil.
İşte bu araştırma, onur zorlaması neticesinde ortaya çıkan bu hayıflanma duygusu ile ve bir milletin yeniden doğuşu yolundaki onurlu mücadele, savaş ve devrim günlerini anımsama amacıyla yaptığım küçük araştırma sırasında; geçmişin unutulmuş ve/veya unutturulmuş yönlerinin hatırlanması ve gözardı edilmemesi için kaleme alınmıştır.
Yaptığım sadece ve sadece, bir milletin yeniden doğuşu ile cephede başlayan ve toplumsal/ekonomik devrimler ile noktalanan bir devri hatırlatmak ve yorumu sizlere bırakmak oldu...