Daha çok -kısmen Çehov tarzında- durum öyküleri yazan Osman Akyol, öykülerini anlatım olanakları daha geniş olan üçüncü tekil şahsın ağzından anlatıyor. Konularını soyut konulardan çok gerçek hayattan seçerek insanların gündelik dertlerini, sınıfsal çelişkileri; alt tabakadan ya da alt kültürden gelen karakterlerin hikayelerini toplumcu gerçekçi bir bakış açısıyla kaleme alıyor. Sanat anlayışını, "Öyküde benim için önemli olan; serim-düğüm-çözüm planından çok, yarattığım karakterin canlılığıdır.
Yazılarımda daha çok ironik bir üslubun hakim olduğunu söyleyebilirim" diye açıklıyor. Bu özelliğini bütün öykülerinde görmek mümkün. Etkilendiği yabancı öykücüler arasında Charles Bukowski, Anton Çehov ve Julio Cortazar'ı sayan Akyol öykülerinde; Muzaffer İzgü, Aziz Nesin, Haldun Taner, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Sabahattin Ali, Sait FAik Abasıyanık, Füruzan ve Yusuf Atılgan gibi yerli yazarlardan da izler taşıyor.