#smrgSAHAF Yürümek -

Stok Kodu:
1199071780
Boyut:
12x20
Sayfa Sayısı:
176 s
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
1970
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199071780
457681
Yürümek -
Yürümek - #smrgSAHAF
0.00
Samanpazarı eşrafı, esnaf, demirci ve bakırcı tayfası, züccaciyeciler, tuhafiyeciler, "envai çeşit" yağ, zeytin, pastırma, peynir, un, şeker, pirinç, tarhana, leblebi, sakız, çiroz, galeta satan bakkallar. Toptancılar, perakendeciler. Bu dükkânları babadan oğula devredenler. Terziler, yorgancılar. Tefeciler. Güneydoğu'dan getirttikleri ipeklileri, dokumaları, metre metre pazenleri, amerikan bezlerini, basmaları, tezgâhın üstüne tok tok seslerle yayanlar. Altın bilezik, mavi taşlı yüzük, yıldız biçimi telkâri altın küpeler yapan kuyumcular. Beşibirlikler. Çankaya, Kavaklıdere, Etlik, Keçiören tepelerinde yazlık bağları olanlar. Bağbozumunda ev kadınlarının yaptıkları şarapları toprak testilerde sıra sıra kilere dizenler. Eşeklere yatak yorgan, mutfak eşyası, un, pirinç, şeker yükleyip bağ evlerine yazlığa çıkanlar. Kışın büyük tahta kapıların, kara demir parmaklıkları taktaklanarak açılan tahta kapıların ardında ansızın sevindiriveren avlularıyla gizli evler, gizli ev içleri. Dar, arnavut kaldırımlı, çamurlu sokaklardan gizli yanan sobalar. Sokaktan ayrı kızaran kestaneler, giren çıkan ev halkı için demlenen çaylar. Sofalar, duvar saatleri, idare lambaları, çocukların saklambaç oyunları için düşünülmüş yerli dolaplar, merdiven altları, yüklükler. "Mazbut" insanlar; dut ağaçlarının, kiraz, vişne, kaysı ağaçlarının, kavakların gölgesinde dinlenen. Gölgede çay içilen, dolma sarılan, erişte kesilen, salça ekşitilen, pestil kurutulan bahçelerde. İkindi namazları, iftar sofraları, tek bir kadeh rakı bazen, camiler, hocalar, cuma namazları, bayram namazları, ramazanlar. Bir daha olmayacak, bir daha asla... Şimdi nerede o eski Çankaya, Kavaklıdere bağları? Samanpazarı eşrafı, eski Ankaralılar, bağlarını, o kutsal çocukluk anılarına boş vererek parselleyip parselleyip sattılar. Kim bilir nice eşekli, bağ evli, yer yataklı, yerli dolaplı çocukluk, Amerikalı ve başka yabancı kiracılarla iç içe yaşayan apartman hayatında unutuldu çoktan. Şimdi şunun bunun, işini uyduramamışların semti Samapazarı'na kim bakar? İşte bu asla geri gelmeyecek eskiyle "To let"li yeni zaman arasında; kasıntılı, bir bildiği olan, vatan millet demeyi bilen, "birimiz hepimiz için"ci, Yerli Malları Haftasını kutlayan Ankara'da, Samanpazarı'yla, Çankaya arasındaki batak, sevimsiz, sivrisinekli bozkırda asfaltlarla, beton yapılar, bahçeli tek katlı, iki katlı evlerle "Yenişehir" gelişti. Yenişehir: "City of Magic!" Amansız yaz sıcağında eriyen asfaltları serinletecek akasya, kestane ağaçları büyüdü. Heykeller, parklar, mağazalar, hiç işleri bitmeyen, hiç yorulmayan yapı işçileri.
Samanpazarı eşrafı, esnaf, demirci ve bakırcı tayfası, züccaciyeciler, tuhafiyeciler, "envai çeşit" yağ, zeytin, pastırma, peynir, un, şeker, pirinç, tarhana, leblebi, sakız, çiroz, galeta satan bakkallar. Toptancılar, perakendeciler. Bu dükkânları babadan oğula devredenler. Terziler, yorgancılar. Tefeciler. Güneydoğu'dan getirttikleri ipeklileri, dokumaları, metre metre pazenleri, amerikan bezlerini, basmaları, tezgâhın üstüne tok tok seslerle yayanlar. Altın bilezik, mavi taşlı yüzük, yıldız biçimi telkâri altın küpeler yapan kuyumcular. Beşibirlikler. Çankaya, Kavaklıdere, Etlik, Keçiören tepelerinde yazlık bağları olanlar. Bağbozumunda ev kadınlarının yaptıkları şarapları toprak testilerde sıra sıra kilere dizenler. Eşeklere yatak yorgan, mutfak eşyası, un, pirinç, şeker yükleyip bağ evlerine yazlığa çıkanlar. Kışın büyük tahta kapıların, kara demir parmaklıkları taktaklanarak açılan tahta kapıların ardında ansızın sevindiriveren avlularıyla gizli evler, gizli ev içleri. Dar, arnavut kaldırımlı, çamurlu sokaklardan gizli yanan sobalar. Sokaktan ayrı kızaran kestaneler, giren çıkan ev halkı için demlenen çaylar. Sofalar, duvar saatleri, idare lambaları, çocukların saklambaç oyunları için düşünülmüş yerli dolaplar, merdiven altları, yüklükler. "Mazbut" insanlar; dut ağaçlarının, kiraz, vişne, kaysı ağaçlarının, kavakların gölgesinde dinlenen. Gölgede çay içilen, dolma sarılan, erişte kesilen, salça ekşitilen, pestil kurutulan bahçelerde. İkindi namazları, iftar sofraları, tek bir kadeh rakı bazen, camiler, hocalar, cuma namazları, bayram namazları, ramazanlar. Bir daha olmayacak, bir daha asla... Şimdi nerede o eski Çankaya, Kavaklıdere bağları? Samanpazarı eşrafı, eski Ankaralılar, bağlarını, o kutsal çocukluk anılarına boş vererek parselleyip parselleyip sattılar. Kim bilir nice eşekli, bağ evli, yer yataklı, yerli dolaplı çocukluk, Amerikalı ve başka yabancı kiracılarla iç içe yaşayan apartman hayatında unutuldu çoktan. Şimdi şunun bunun, işini uyduramamışların semti Samapazarı'na kim bakar? İşte bu asla geri gelmeyecek eskiyle "To let"li yeni zaman arasında; kasıntılı, bir bildiği olan, vatan millet demeyi bilen, "birimiz hepimiz için"ci, Yerli Malları Haftasını kutlayan Ankara'da, Samanpazarı'yla, Çankaya arasındaki batak, sevimsiz, sivrisinekli bozkırda asfaltlarla, beton yapılar, bahçeli tek katlı, iki katlı evlerle "Yenişehir" gelişti. Yenişehir: "City of Magic!" Amansız yaz sıcağında eriyen asfaltları serinletecek akasya, kestane ağaçları büyüdü. Heykeller, parklar, mağazalar, hiç işleri bitmeyen, hiç yorulmayan yapı işçileri.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat