Soruyu karşılayabilmek için elimi heybeme attım; baktım, en dipteki öykünün yayımlandığı tarih 1958.
Şimdi, sevmediğim biri çıkıp da "Bu adam aşağı yukarı kırk yıldır öykü yazacağım diye debelenip duruyor; konuşturmadan yakasını koyvermeyin!" deyiverse patavatsızı yalancı çıkarmak için bu zanaata emek vermediğimi söyleyebilecek miyim?
Peki, ustaların gölgelerine basmadan arkalarından yürüyebilmek için gereken belgelerîmi camlatıp asmışım da, yetmemiş, ayrıca arkamdan itilmekteymişim gibi şöyle boyun büküp gülümseyerek, sözümü, "İşte, biz de bu öykü işini zanaat edindik." diye bağlayacak olsam, bir inanan çıkar m'ola, yoksa, kupkuru,y özüme zot vermiş mi sayılırım?
Hele durun! Unutmayalım! "Öykü nedir?" sorusu ortada kaldı. Sanki ben sordum da karşılık beklemekteyim.
Ya soluk soluğa kovaladığımız bir adım önümüzdeki, bir türlü tırmanamadığımız bir basamak üstümüzdeki kimdir ne yapmaktadır?
Nereden bilebilirim?
İyi bir öykü çıkardığımı sanarak büyüklenmeye. durduğumda. gözümün önüne hep, hani atkısı çözgüsü sayıya vurulabilen kumaşlar üzerine bata çıka yapılan iğne işleri gelir.
Kumaşı, dünya görüşü olarak almak gerekir derim kendi kendime.
İşle.meler öykünün ayrıntılarıdır.
İğnenin yanlış batışlarını da dil, kalem sürçmesi sayabiliriz. Ortaya serileni beğenen de olur beğenmeyen de.
Bir çıdamlı okuyucunun bulunacağı umudu kesilmemişse eğer. bir yenisine girişilir.
Öykü, bambaşka bir zanaattır belki de; nereden bilebilirim? - AFFAN MUHLİS BAHADIROĞLU (Arka kapaktan)
Soruyu karşılayabilmek için elimi heybeme attım; baktım, en dipteki öykünün yayımlandığı tarih 1958.
Şimdi, sevmediğim biri çıkıp da "Bu adam aşağı yukarı kırk yıldır öykü yazacağım diye debelenip duruyor; konuşturmadan yakasını koyvermeyin!" deyiverse patavatsızı yalancı çıkarmak için bu zanaata emek vermediğimi söyleyebilecek miyim?
Peki, ustaların gölgelerine basmadan arkalarından yürüyebilmek için gereken belgelerîmi camlatıp asmışım da, yetmemiş, ayrıca arkamdan itilmekteymişim gibi şöyle boyun büküp gülümseyerek, sözümü, "İşte, biz de bu öykü işini zanaat edindik." diye bağlayacak olsam, bir inanan çıkar m'ola, yoksa, kupkuru,y özüme zot vermiş mi sayılırım?
Hele durun! Unutmayalım! "Öykü nedir?" sorusu ortada kaldı. Sanki ben sordum da karşılık beklemekteyim.
Ya soluk soluğa kovaladığımız bir adım önümüzdeki, bir türlü tırmanamadığımız bir basamak üstümüzdeki kimdir ne yapmaktadır?
Nereden bilebilirim?
İyi bir öykü çıkardığımı sanarak büyüklenmeye. durduğumda. gözümün önüne hep, hani atkısı çözgüsü sayıya vurulabilen kumaşlar üzerine bata çıka yapılan iğne işleri gelir.
Kumaşı, dünya görüşü olarak almak gerekir derim kendi kendime.
İşle.meler öykünün ayrıntılarıdır.
İğnenin yanlış batışlarını da dil, kalem sürçmesi sayabiliriz. Ortaya serileni beğenen de olur beğenmeyen de.
Bir çıdamlı okuyucunun bulunacağı umudu kesilmemişse eğer. bir yenisine girişilir.
Öykü, bambaşka bir zanaattır belki de; nereden bilebilirim? - AFFAN MUHLİS BAHADIROĞLU (Arka kapaktan)